Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2020/2302 E. , 2023/1519 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2302
Karar No : 2023/1519
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına kayıtlı “Ankara İli, Sincan İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel” ile “… Mahallesi … Ada … ila … Parsel”lerde bulunan taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu ödeme emirlerinin tebliğ tarihlerinin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı konkordato projesinin tasdiki kararından sonrasına rastladığı, dolayısıyla mühlet süresince 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacağına yönelik takip yapılmadığı, İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin, konkordato mühleti kararından önce konulmak suretiyle henüz paraya çevrilmemiş olan hacizlere ilişkin bir düzenleme içerdiği, ancak davacı şirkete ait ödeme emirlerine istinaden konulan dava konusu hacizlerin ise 30/04/2018 tarihinde, dolayısıyla konkordato projesinin tasdiki kararından ve söz konusu kararın kesinleşme tarihi olan 25/04/2018 tarihinden sonra konulduğu, kanunda konkordato projesinin tasdiki kararından sonra şirkete ait taşınmazlar üzerine 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacağının tahsili amacıyla haciz konulamayacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği gibi ilgili kararda tahsilat ve diğer hususlara ilişkin hüküm kurulmasına rağmen haciz işleminin uygulandığı taşınmazlar ile ilgili olarak herhangi bir koruma tedbirine de yer verilmediği, taşınmazların haczedilemeyeceğine dair şerh düşülmediğinin görüldüğü, bu durumda, vadesi geldiği halde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla davacı şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve değerlendirmeler uyarınca haciz işlemi uygulanmasında herhangi bir engel bulunmaması nedeniyle söz konusu haciz işlemlerinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; 19/02/2020 tarihinde verilen ara kararı ile, şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine ilişkin e-tebliğ işlemlerine ait bilgi ve belgelerin istenildiği, davalı idare tarafından gönderilen ekli belgelerden, tebliğe ilişkin bildirimin şirketin e-posta adresine yapıldığının veya şirketin bildirdiği cep telefonuna SMS yoluyla gönderildiğinin kanıtlanamadığı, gönderilen belgelerle ilgili ödeme emirlerinin tebliğinin yapıldığı ve buna ilişkin e-posta veya SMS bilgilendirmesi yapıldığının ortaya konulamadığının anlaşıldığı, bu durumda, usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen ödeme emirleri esas alınarak haciz aşamasına geçilemeyeceğinden, haczin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemde yasal isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesinde “Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilümum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmiyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir. Şu kadar ki, ilgilinin kabul etmesi şartiyle, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir.” denilmiş, Kanunun 107/A maddesinde ise “Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93. maddede sayılan usullere bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
456 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin, ”5.2. Gelir Vergisi Mükelleflerinin Bildirimi ve Elektronik Tebligat Adresi Edinmesi ” başlıklı kısmında; elektronik tebligat sistemini kullanmak zorunda olan gelir vergisi mükelleflerinin, Tebliğ ekinde yer alan gerçek kişiler için “Elektronik Tebligat Talep Bildirimi”ni internet vergi dairesinde elektronik ortamda doldurmaları ve elektronik tebligat sistemini kullanmaya başlamaları gerektiği, internet vergi dairesini kullanarak elektronik ortamda bildirimde bulunan gelir vergisi mükelleflerine internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verilmeyeceği, bu mükellefler sisteme her girişlerinde sistem tarafından kimlik doğrulaması yapılmak suretiyle elektronik tebligat sistemini kullanabilecekleri, vergi dairesine bizzat veya vekili aracılığıyla başvuran gerçek kişi mükelleflerin başvuruları değerlendirilecek ve gerekli şartları taşıyan mükelleflere internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi verileceği, internet vergi dairesini kullanarak elektronik ortamda veya vergi dairesine bizzat başvurarak sistemi kullanacak olan gelir vergisi mükelleflerinin, elektronik tebligat adresi edinmiş olacakları, ”5.3. İsteğe Bağlı Olarak Kendilerine Elektronik Tebligat Yapılmasını Talep Edenlerin Bildirimi ve Elektronik Tebligat Adresi Edinmesi” başlıklı kısımda ise, Tebliğ ile getirilen zorunluluk kapsamına girmeyen gerçek kişi muhatapların, Tebliğin (5.2) bölümünde açıklandığı şekilde internet vergi dairesi aracılığıyla başvurarak veya ikametgahlarının bulunduğu yer vergi dairesine bizzat veya elektronik tebligat sistemi ile ilgili işlemleri yapmaya yönelik özel yetki içeren noterde verilmiş vekâletnameyle yetkili kılınan kişiler aracılığıyla başvuruda bulunarak sistemi kullanmalarının mümkün olduğu açıklamıştır.
6183 sayılı Kanunun anılan hükümleri uyarınca, kamu alacağının cebren tahsili yoluna gidilebilmesi için alacağın usulüne uygun olarak tarh, tebliğ, tahakkuk aşamalarından geçmesi, borcu vadesinde ödemeyen borçluya borcu ödemesi lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunması, kamu alacağının haciz yoluyla takip edilebilmesi için de hacizden önce ödeme emri düzenlenerek davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve bu işlemin süresinde dava konusu edilmemesi veya iptali istemiyle açılan davanın reddedilmiş olması gerekmektedir.
İstinaf mahkemesince yapılan ara kararı ile ödeme emrinin hacze dayanak alınıp alınmadığı, hacze dayanak alınan ödeme emirlerinin e-tebliğ talep formunda davacı şirket tarafından belirtilen cep telefonuna sms veya e-posta adresine e-posta olarak bildirim gönderilip gönderilmediğinin, davacının vergi dairesi bünyesinde oluşturulan ortama giriş yapıp yapmadığının sorulduğu, davalı idare tarafından da ödeme emrinin hacze dayanak alındığını, hacze dayanak alınan ödeme emirlerinin davacı şirket tarafından bildirilen e-posta adresine bildirim olarak gönderildiği ve elektronik tebligat talep bildiriminde davacının bilgilendirme tercihi bölümünde e-posta kısmını seçtiğinin görüldüğü, davacı şirketin daire tarafından oluşturulan ortama giriş yaparak tebligatları otomatik olarak okuduğunun kayıtlarından tetkik edildiği ve buna ilişkin evrakları da eklediği anlaşılmaktadır.
E-Tebligat Delil Kaydında tebligatın 22/03/2018 tarihinde saat 16:36’da gönderildiği, 27/03/2018 saat 19:23’de okunduğu, davacının elektronik tebligat talebinin olduğu dikkate alındığında dava konusu haczin dayanağı olan ödeme emrinin davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
15/03/2018 tarih ve 30361 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7101 sayılı Kanunda belirtildiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun geçici 14. maddesinde, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflâsın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlanmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (konkordato talebi döneminde yürürlükte bulunan) 51’inci maddesinin 2’nci fıkrasında, bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamayacağı; 287. maddesinin 2. fıkrasında, konkordato talebi uygun görülürse icra mahkemesinin borçluya en fazla üç aylık bir mühlet vereceği ve gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin edeceği, 4. fıkrasında komiserin borçlunun faaliyetlerine nezaret edeceği, 290 ve devamı maddelerde belirtilen görevleri yapacağı, 6. fıkrasında, işin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine mühletin, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla iki ayı geçmemek üzere uzatılabileceği, 8. fıkrasında konkordatonun tasdiki yargılaması mühlet içinde bitirilememişse asliye ticaret mahkemesinin, komiserin gerekçeli raporunu da dikkate alarak, mühletin bitiminden sonraki dönem için geçerli olmak üzere borçluya karşı evvelce başlatılmış olan takiplerin durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılmamasına karar verebileceği hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin 29/12/2016 tarihinde konkordato mühleti verilmesi istemiyle … İcra Mahkemesine müracaatta bulunduğu, 21/03/2017 tarihinde konkordato projesinin mahkemeye sunulduğu, söz konusu projede, şirketin faaliyet gösterdiği üretim tesislerinin bulunduğu gayrimenkuller ile birlikte iştirak firma … Otelcilik Turizm Ticaret Anonim Şirketi üzerinde faaliyet gösteren … Otelinin satışından elde edilecek gelirin, yapılacak ödeme planında kullanılacağının belirtildiği, ilgili mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla mühlet talebinin kabulüne, İİK’nın 287. maddesi uyarınca borçluya 3 aylık mühlet verilmesine, konkordato komiseri tayin edilmesine karar verildiği, … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda, İcra Mahkemesince verilen konkordato mühlet kararının tasdik koşulları oluştuğu anlaşıldığından … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla konkordato projesinin tasdiki kararı verildiği, söz konusu karara karşı istinaf yoluna başvuru hakkından feragat edilmesi nedeniyle 25/04/2018 tarihinde kararın kesinleştiği görülmektedir.
İcra İflas Kanunun 289. maddesinin 1’inci fıkrasında, mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı kurala bağlandığından, Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı şirket adına kayıtlı “Ankara İli, Sincan İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel” ile “… Mahallesi … Ada … ila … Parsel”lerde bulunan taşınmazlar üzerine konulan hacizlerin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen kabul kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu olayda, dava konusu ödeme emirlerinin tebliğ tarihlerinin … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı konkordato projesinin tasdiki kararından sonrasına rastladığı, dolayısıyla mühlet süresince 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacağına yönelik takip yapılmadığı, İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin, konkordato mühleti kararından önce konulmak suretiyle henüz paraya çevrilmemiş olan hacizlere ilişkin bir düzenleme içerdiği, ancak davacı şirkete ait ödeme emirlerine istinaden konulan dava konusu hacizlerin ise 30/04/2018 tarihinde, dolayısıyla konkordato projesinin tasdiki kararından ve söz konusu kararın kesinleşme tarihi olan 25/04/2018 tarihinden sonra konulduğu, kanunda konkordato projesinin tasdiki kararından sonra şirkete ait taşınmazlar üzerine 6183 sayılı Kanun kapsamında kamu alacağının tahsili amacıyla haciz konulamayacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği gibi ilgili kararda tahsilat ve diğer hususlara ilişkin hüküm kurulmasına rağmen haciz işleminin uygulandığı taşınmazlar ile ilgili olarak herhangi bir koruma tedbirine de yer verilmediği, taşınmazların haczedilemeyeceğine dair şerh düşülmediği görülmektedir.
Bu durumda, vadesi geldiği halde ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla davacı şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine haciz işlemi uygulanmasında herhangi bir engel bulunmaması nedeniyle söz konusu haciz işlemlerinin kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı görüşüyle, Dairemiz kararına katılmıyorum.