Danıştay Kararı 4. Daire 2020/2241 E. 2023/1342 K. 13.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/2241 E.  ,  2023/1342 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2241
Karar No : 2023/1342

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Satış ve Pazarlama Anonim Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu’na istinaden re’sen tarh edilen 2016/12 dönemi 1,5 kat vergi ziyaı cezalı kurum (stopaj) vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davaya konu kurum (stopaj) vergisinin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımından kaynaklı matrahı yönünden bağlı olduğu ve 2016 dönemi için tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisine karşı açılan davada; Mahkemelerinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; örtülü kazanç dağıtımı yapıldığından bahisle re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi yönünden davanın kabulüne ve tarhiyatın kaldırılmasına karar verildiğinden, aynı nedenden kaynaklanan dava konusu cezalı tarhiyatın da aynı hukuksal nedenlerle kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 13/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, 2016 yılı hesap ve işlemleri kurumlar vergisi yönünden incelenen davacı kurum tarafından, ortaklarının ortaklığı (ilişkili) bulunduğu Almanya’da mukim … firmasına, emsallere uygunluk ilkesine aykırı mal satımında bulunmak suretiyle transfer fiyatlandırması suretiyle örtülü kazanç dağıtımında bulunduğu halde, dağıtılan kazanç tutarı üzerinden tevkifat yapmadığının saptandığına dair VİR’e istinaden, adına yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davanın kabülüne yönelik mahkeme kararının, davalı idarece temyizen bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, hükme bağlanarak, vergilendirmede, işlemin şeklinin değil olayın gerçek niteliğinin asıl olduğuna vurgu yapılmıştır.
Öte yandan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13/(1). maddesinde, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunmaları halinde, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı belirtildikten sonra “emsallere uygunluk ilkesi” aynı maddenin (3). bendinde, “ilişkili kişilerle yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin bulunmaması durumunda oluşacak fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder” şeklinde tarif edilmiştir.
Şu halde, bir müteşebbisin, ilişkisiz kişiler ile olan mal alımı veya hizmet ifalarında uyguladığı bedelin (fiyatın); pazar şartları, mübayaya konu emtianın fiziksel ve teknik özelliklerine ilişkin farklılıklar, bahse konu emtianın imalatında kullanılan malzeme maliyetleri vs. ekonomik etkilerin bulunmaması koşuluyla, ilişkili kişilere özel farklı uygulamaya gitmemesi gerekir.
Zira, basiretli bir girişimciden, ilişkili müşterisi ile gerçekleştirdiği ticari bir işlemden, daha iyi ekonomik ve ticari şartlar sunarak, kendisi ile aynı işleme girmeye hazır diğer müşterinin tekliflerinden daha azına razı olması beklenemez.
Buna göre, asıl amacı pazar payını genişletmek suretiyle satışlarını yükseltmek, buna bağlı olarak karını maksimize etmek, varsa eldeki stoktan kurtulmak vs. olan bir işletme; bu amaçlarını gerçekleştirmeye çalışırken, ilişkili yada ilişkisiz kişi yada işletmeler ayrımına giderek, çıkarları farklı olanlara farklı, çıkarları aynı olanlara farklı mal ve hizmet satışı yapması durumunda, transfer fiyatlandırması yoluyla ilişkili kişilere örtülü kazanç dağıtımında bulunmuş sayılır.
İhtilaf konusu olayda, Mahkemesince, “davacının Almanya’daki pazarın kalite beklentisinin diğer satış yaptığı ülkelere nispetle yüksek olması nedeniyle, satışa konu ürünlerin (davlumbaz, mikro dalga fırın ve aspiratör) üretim maliyetlerinin de yüksek olmasına bağlı karlılığının düşük gerçekleştiği” yolundaki iddiasının, davalı idarece araştırılmadığı dolayısıyla, ilişkili kişinin/işletmenin bulunduğu Almanya bazında emsal araştırması yapılmadığı belirtilerek, transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü dağıtıldığı belirtilerek saptanan matrah üzerinden davacı adına yapılan cezalı tarhiyat kaldırılmış ise de; esasen bu iddialar doğrultusunda, davacının gerçekte kullanım amacı aynı olan ve diğer ülkelere de ( Yunanistan, Norveç, Ürdün, Fransa, Polonya, Fas ve Romanya) aynı tür olarak satışı gerçekleştirilen ürünlerin, ilişkili işletme/kişilerin bulunduğu Almanya’ya ihraç olunan ürünler özelinde, kalite artırıcı ne tür maliyetler yüklendiğinin, İYUK 20.maddesi uyarınca sorulup bilgi ve belgeleri istenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve değerlendirmeye bağlı temyize konu Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının bu kısmına katılmıyorum.