Danıştay Kararı 4. Daire 2020/2240 E. 2023/661 K. 13.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/2240 E.  ,  2023/661 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2240
Karar No : 2023/661

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullanıldığı ileri sürülerek hakkında düzenlenen inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2016/ 1 ila 12 dönemleri üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dosyanın incelenmesinden davacının fatura aldığı mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarındaki tespitlerden hareketle anılan mükelleflerin düzenledikleri faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu görüldüğünden cezalı tarhiyatlar bakımından hukuka aykırılık, kesilen özel usulsüzlük cezasında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davalı istinaf başvurusuna konu özel usulsüzlük cezası ile davacı istinaf başvurusuna konu … Pazarlama Tic. Ltd. Şti. dışında diğer mükellefler tarafından düzenlenmiş faturalara isabet eden cezalı tarhiyatların kaldırılmasına ilişkin ileri sürülen iddiaların kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte olmadığı, kararın … Tic. Ltd. Şti.’den alınan faturalara isabet eden cezalı tarhiyatlara ilişkin kısmında ise uyuşmazlık konusu dönemde anılan mükellefin hiçbir ticari faaliyeti bulunmadığı somut olarak ortaya konulmadığından hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle Mahkeme kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın aleyhe ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar kararın özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin diğer temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu; 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış; 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak açıklanmış; 229. maddesinde de, fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika şeklinde tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef, üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımakta, bu bağlamda, Kanunda ve Kanunla verilen yetkiye dayanılarak çıkarılan yasa altı düzenleyici işlemlerde öngörülen şekil şartları ile kayıt ve belge nizamına sıkı sıkıya bağlılık sözkonusu olmaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve hizmet ifasına ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Davacıya fatura düzenleyen … Vergi Dairesi mükellefi … Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporunda özetle; mükellefin ikamet amaçlı inşaat işi ile iştigal etmek üzere 24/11/2015 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/01/2017 tarihinde işi bırakma nedeniyle terkin edildiği, sahte belge düzenleme tespiti nedeniyle özel esaslara tabi olduğu, 02/12/2015 tarihli işe başlama yoklamasında işyerinin 40m2 ve kiralık olduğu, demirbaş olarak ofis takımı bulunduğunun şirket yetkilisi nezdinde tespit edildiği, …’nın şirketin %100 ortağı ve müdürü olduğu, anılan şahsın mernis adresine gönderilen defter ve belge isteme yazısının adresin kapalı ve şahsın anılan adreste ikamet etmemesi nedeniyle tebliğ edilemediği, 2016 yılı muhtasar beyannamelerinde belirtilen işçi sayısının 2016/10 dönemine kadar 0, 2016/10 döneminde 1, 2016/11-12 döneminde 3 olduğu, bu işçilerden biri olan …’nın farklı bir inşaat demir çelik şirketinin tek ortak ve yöneticisi olduğu, 2016 yılındaki KDV matrahı 29.761.969 TL olmasına rağmen ödenmesi gereken KDV’nin 11.944 TL olduğu ve bu borcun da ödenmediği, 2016 yılında Ba formuyla 8.096.658 TL alış bildirilmesine rağmen karşı mükelleflerce bildirimde bulunulmadığı, Bs formuyla 24.911.547 TL satış bildirilmesine rağmen karşı mükelleflerce 44.178.720 TL alış bildirildiği, alım yaptığı dört firmanın biri hakkında sahte belge düzenleme yönünden rapor bulunduğu, ikisinin incelemesinin devam ettiği, bu firmalardan yaptığı alışların toplam alışlara oranının %76 olduğu, muhasebecisi tarafından verilen ifadede bildiği kadarıyla mükellefin şube veya deposunun bulunmadığı, yüksek ciroların kendisine şüpheli geldiği, şirket yetkilisini uyarmasına rağmen yetkilinin defter ve belgeleri ibraz etmediği, sözleşmenin 28/02/2017 tarihinde tek taraflı olarak feshedildiğinin beyan edildiği, satış bildirilen iki firma nezdindeki karşıt incelemelerde nakliyenin mükellef kurum tarafından gerçekleştirildiği ve ödemelerin nakit olarak yapıldığının beyan edildiği, adına kayıtlı bir motorlu taşıt bulunmadığının tespit edildiği, ödenmesi gereken 27.398 TL vergi borcu bulunmasına rağmen hiçbir ödeme yapılmadığı tespitlerine yer verilerek kuruluş tarihi olan 24/11/2015 tarihinden itibaren düzenlediği bütün faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile raporda belirtilen tespitler birlikte değerlendirildiğinde söz konusu mükellefin kurulmasından kısa süre sonra yüksek miktarlı fatura düzenlemesinin olağan olmadığı, belirtilen cirolara ulaşabilecek ticari organizasyon ve kapasiteye (araç, depo, emtia, işçi vs.) sahip olmadığı, hakkında olumsuz tespit bulunan mükelleflerden yapılan alışların bulunduğu, Ba bildirimine rağmen karşı mükelleflerce bildirimde bulunulmadığı, Bs bildiriminin uyumsuz olduğu, muhasebecinin ifadeleri ve vergi borcunun ödenmediği hususları dikkate alındığında davacıya düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet karşılığında düzenlenmediği ve davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından Vergi Dava Dairesi kararının buna ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının … Tic. Ltd. Şti. ‘den alınan faturalara isabet eden cezalı tarhiyata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.