Danıştay Kararı 4. Daire 2020/2183 E. 2020/3476 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/2183 E.  ,  2020/3476 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2183
Karar No : 2020/3476

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Mimarlık İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… Temyiz No:… sayılı kararın kaldırılması ve … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından; matrah artırımı sırasında beyan edilen matrahın %15’i yerine, sehven 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının tekrar yazıldığından bahisle, yapılan bu hatanın düzeltilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 19/09/2018 tarih ve E.839525 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
Uyuşmazlıkta verilen kararların özeti:
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesince; olayda, davacı şirket tarafından verilen beyannamede 2017 kurumlar vergisi matrahının %15’inin beyan edilmesi gerekirken, sehven tamamının beyan edildiğinden bahisle, hatanın düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmekte ise de;yukarıda ayrıntısına yer verilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere mükelleflerin vermiş oldukları beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını 2017 takvim yılı için %15 oranından az olmamak üzere artıracaklarının belirtilerek kanun koyucu tarafından alt limitin belirlendiği,mükelleflerin bu oran ve üzerinden matrah arttımı yapabileceklerinin açık olduğu,dolayısıyla davacının ilgili kanun hükümleri uyarınca %100 oranında matrah arttırımında bulunduğu ve buna kanunen bir engel olmadığı gibi idarenin de bir zorlaması olmadığı görüldüğünden, yapılan matrah artırım oranının sehven yazıldığından bahisle bu hatanın düzeltilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun kabulü ile Vergi Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin temyize konu kararıyla, işbu davanın konusunu oluşturan beyan edilen matrahın %15’i yerine, sehven 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının tekrar yazıldığından bahisle, yapılan bu hatanın düzeltilmesi talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve E…. sayılı işleme karşı açılan davanın temyiz edilebilecek kararlar arasında yer almadığı, bu haliyle de Dairelerince istinaf başvurusu sonuçlandırılarak kesin olarak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağından temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, usul yönünden; 7143 sayılı Yasa kapsamında matrah artırımın sırasında sehven %15 yerine %100 oranında matrah artırımında bulunulması nedeniyle yapılan bu hatalı işlemin düzeltilmesi ve fazladan tahakkuk eden 339.327,27 TL verginin terkini talebiyle yapılan başvurunun reddine yönelik olumsuz işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, 2577 sayılı Kanun’un 46. maddesinde, konusu yüz bin Türk lirasını aşan vergi davalarında, tam yargı davalarında ve idari işlemler hakkında açılan davalarda, Danıştayda temyiz yolunun açık olduğu hükmüne yer verildiği, davanın konusunun hesaplanabilir ve yasal sınır üzerinde olduğu, bölge idare mahkemesi kararının kesin olarak nitelendirilmesinin kanunun getiriliş amacına aykırı olduğu, kanuni düzenleme ile tanınan kanun yolu hakkının, yorum yoluyla kısıtlanmasının; hukuka, AİHM içtihatlarına ve AİHS’e aykırılık teşkil ettiği, diğer bir ifadeyle temyiz yolunun hatalı bir şekilde kapatılmış olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ve adil yargılama hakkının ihlâl edildiği, esas yönünden ise; 7143 sayılı Kanun gereği, %15 matrah artırımında bulunmak yeterli iken, bu tutarın çok üzerinde ve hatalı şekilde %100 matrah artırımında bulunmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 7143 sayılı Kanun ile, 2017 yılı için %15 matrah artırımında bulunmanın yeterli koşul olarak belirlendiği, hal böyle iken, %15 yerine %100 matrah artırımında bulunarak, 339.327,27 TL ödemek zorunda kalınmasına sebebiyet veren matrah artırım işleminin hataen yapıldığının son derece açık olduğu, çok daha az bir artırımda (%15) bulunma imkanı varken, firmayı batmaya kadar götürebilecek şekilde yapılan artırım (%100) işleminin hatalı olduğunun aşikar olduğu, aksini düşünmenin ise ticari hayatın olağan akışına uyumlu bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafından dava konusu edilen işlemin konusunun para ile ölçülebildiği açık olduğundan öncelikle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesinin temyize konu kararının kaldırılarak uyuşmazlığın esas yönünden incelenmesi gerektiği, esas yönünden ise, davacının, matrah artırımı için asgari tutarı beyan etmek istediğinin açık olduğu, aksinin ticari ve teknik icaplara uymadığı, vergiyi doğuran olayda matrahta açıkça hata yapılmış olduğunun kabulü gerektiği sonucuna varılmakla, aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre; mahkemeye erişme hakkı sadece ilk derece mahkemesinde dava açma hakkını değil, eğer iç hukukta itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına başvurma imkânı tanınmış ise üst mahkemelere başvurma hakkını da içerir (AİHM Kararı, Bayar ve Gürbüz/Türkiye, B. No: 37569/06, 27/11/2012, § 42).
Mahkemeye erişme hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da, mahkemelerin, usûl kurallarını, uyuşmazlığın esasında mündemiç hakkı ihlâl edecek kadar katı ve bu kuralları ortadan kaldıracak kadar da geniş yorumlamaktan kaçınmaları gerekir (AİHM Kararı, Walchli/Fransa, B. No. 35787/03, § 29).
Usûl kurallarının, hukukî güvenliğin sağlanması ve yargılamanın düzgün bir şekilde yürütülmesi sonucunda adaletin tecellî etmesine hizmet etmek yerine, bir çeşit engel hâline gelmeleri durumunda mahkemeye erişim hakkı ihlâl edilmiş olur (AİHM Kararı, Efstathiou ve Diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02, § 24).
Bu itibarla, mahkemeye erişme hakkı, temyiz yoluna başvurma hakkını da kapsadığından, 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu’nun temyize tâbi davaları düzenleyen 46. maddesinin temyiz yoluna başvuru haklarını daraltan şekilde katı yorumlanmaması gerekir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (6545 sayılı Kanunla değişik) 45. maddesinin altıncı fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu düzenlenmiştir.
Aynı Kanunun 46. maddesinin birinci fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin maddede sayılan davalar hakkında verdikleri kararların, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği belirtilmiş; aynı fıkranın (b) bendinde ise, konusu yüz bin Türk Lirasını (anılan Kanunun Ek 1. maddesine göre 2019 yılı için 144.000,00 TL) aşan vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan davalar hakkında bölge idare mahkemelerinin istinaf yoluyla yapılan başvurular üzerine verdikleri kararlar, temyiz edilebilecek olan kararlar arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından; 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 5. maddesi uyarınca 2017 hesap dönemi için kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulmak üzere beyanname doldurulurken “beyan edilen matrah” bölümüne 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının yazılmasına karşın, beyana göre artırılan matrah bölümüne, beyan edilen matrahın %15’i yerine, sehven 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının tekrar yazıldığı, bu haliyle ödenmesi gereken 399.208,55 TL tutarında kurumlar vergisinin tahakkuk ettirildiği, beyana göre artırılan matrahın doğru yazılmış olması durumunda ise 59.881,28 TL tutarında ödenecek kurumlar vergisinin hesaplanacağı, söz konusu hususun düzeltilmesi talebiyle yapılan başvurunun ise reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından yapılan başvurunun kabul edilmesi durumunda, ihtilaflı yılda ödenmesi gereken kurumlar vergisinin 339.327,27 TL tutarında azalacağı, diğer bir ifadeyle dava konusu işlemin para ile ölçülebilir bir karşılığının bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… Temyiz No:… sayılı kararı kaldırılarak oybirliğiyle esasın incelenmesine geçildi.
Esas Yönünden:
7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 5. maddesinin 1. fıkrasında; mükelleflerin, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde gelir ve kurumlar vergisi matrahlarını artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmayacağı, anılan fıkranın (a) bendinde ise, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde (ihtirazi kayıtla verilenler dâhil) vergiye esas alınan matrahlarını, bu Kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar, 2013 takvim yılı için %35, 2014 takvim yılı için %30, 2015 takvim yılı için %25, 2016 takvim yılı için %20, 2017 takvim yılı için %15 oranından az olmamak üzere artıracakları hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirket tarafından, 7143 sayılı Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 5. maddesi uyarınca 2017 hesap dönemi için kurumlar vergisi matrah artırımında bulunulduktan sonra, söz konusu beyanname doldurulurken “beyan edilen matrah” bölümüne 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının doğru olarak yazılmasına karşın, beyana göre artırılan matrah bölümüne, beyan edilen matrahın %15’i yerine sehven 2017 hesap dönemi kurumlar vergisi matrahının tekrar yazılması suretiyle (%100 oranında) matrah artırımında bulunulduğu ileri sürülerek, yapılan bu hatanın düzeltilmesi istemiyle idareye yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacı şirket tarafından verilen beyannamede 2017 kurumlar vergisi matrahının %15’inin beyan edilmesi gerekirken, sehven, tamamının beyan edildiğinden bahisle, hata yapıldığı açıklanarak düzeltilmeye çalışılması hususu dikkate alındığında, davacı şirketin 7143 sayılı Kanunun 5/1-a bendinde yer alan asgari matrah oranını beyan etmek istediği, ilgili Kanun hükmü gereği dava konusu dönemde ticari hayatın olağan akışına uygun olarak davacının 2017 kurumlar vergisi matrahının %15’ini beyan etme olanağı varken, %100 oranında matrah artırımında bulunmasının da ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu haliyle de yapılan matrah artırım oranının sehven yazıldığının kabulü gerekmekte olup, davalı idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmakla, aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 06/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlıkta, usul yönünden Daire kararına katılmakla birlikte, davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına esas yönünden katılmıyorum.