Danıştay Kararı 4. Daire 2020/2010 E. 2023/861 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/2010 E.  ,  2023/861 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2010
Karar No : 2023/861

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilci sıfatıyla takdir komisyonu kararına dayanılarak 2012/3,4,5,6,8. dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; zamanaşımı dolmasına kısa süre kala ve başkaca gerekçe olmaksızın sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla yapılan takdire sevkin 5 yıllık tarh zamanaşımını durdurmayacağı, bu haliyle 2012 yılı incelenen davacının, verginin doğduğu yılı takip eden yılın başından itibaren 5 yıllık süre içerisinde ve en son olarak 31/12/2017 tarihine kadar tarh ve tebliğin gerçekleşmesi gerekirken bu süre geçirildikten sonra 06/12/2018 tarihinde tebliği gerçekleşen dava konusu cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğradığı sonucuna varılmış olup bu haliyle cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince, şirketin sicilden resen silindiği hususunun 19/10/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığı; ithalat aşamasında şasi numaraları belli bir akım araçların noksan kıymet beyanı suretiyle özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi matrahının aşındırıldığından ve böylece eksik vergi ödendiğinden bahisle 14/12/2017 tarihinde sevki sağlanan takdir komisyonunca şirket adına 04/12/2018 tarihli takdir komisyonu kararlarının düzenlendiği, davacı adına kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkındaki takdir komisyonu kararlarının, şirketin ticaret sicilinden silinmek suretiyle tüzel kişiliği son bulduktan sonra sadır olduğu görüldüğünden davacı adına 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Tasfiye” başlıklı 17. maddesine 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile eklenen 9. fıkrasında, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı, limited şirket ortaklarının, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları; geçici 6. maddesinde ise, “Kanunun 17. maddesinin 9. fıkrası hükümleri, bu geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan her türlü vergi tarhiyatı ve kesilen cezalar hakkında uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; öncelikle kanuni temsilcilerin sorumluluğunun Vergi Usul Kanunu’nda, tasfiye memurlarının sorumluluğunun ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nda düzenlendiği; kanuni temsilciler yönünden; tüzel kişilere vergi kanunları ile yüklenen ödevlerin, kanuni temsilciler tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerin yerine getirilmemesi durumunda tüzel kişilerin varlığından alınamayan alacakların kanuni temsilcilerin varlığından alınacağı, kanuni temsilcilerin sorumluluklarının, kendilerinden beklenen ödevlerin yerine getirilmemesi çerçevesinde devam ettiği (Anayasa Mahkemesi de 19/03/2015 tarih ve E:2014/144, K:2015/29 sayılı kararında benzer bir yorumda bulunmaktadır: “213 sayılı Kanun’un 10. maddesinde, kanuni temsilciler için kabul edilen sorumluluk, kusura dayalı sorumluluktur. Buradaki kusur, vergilendirmeye dair ödevlerin ihlal edilmesidir. Buna göre, 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca kanuni temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için vergilendirme ödevlerini yerine getirmemiş olması gerekmektedir.”), dolayısıyla tasfiye edilmiş tüzel kişilerle ilgili tasfiye öncesi dönemlere ilişkin yapılacak takibatların (tarh, tahakkuk, tahsil) kanuni temsilci olarak vergi kanunlarının kendisine yüklediği ödevleri yerine getirmeyen kanuni temsilciler adına gerçekleştirileceği, tasfiye memurları yönünden; tasfiye döneminde tahakkuk eden vergilerin ödenmesi ile bu dönemde vergi kanunları gereğince ortaya çıkacak vergilerin tahakkuk ettirilip ödenmesinden ve bu ödevleri yerine getirmemesi nedeniyle yapılacak tarhiyatlardan tasfiye memurlarının sorumlu tutulduğu, ancak hem kanuni temsilcilere hem tasfiye memurlarına bu ödevleri yerine getirdiğini ispat etmeleri şartıyla sorumluluktan kurtulma fırsatı verildiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, şirketin sicilden re’sen silindiği hususunun 19/10/2015 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığı; ithalat aşamasında şasi numaraları belli bir takım araçların noksan kıymet beyanı suretiyle özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi matrahının aşındırıldığından ve böylece eksik vergi ödendiğinden bahisle 29/12/2016 tarihinde sevki sağlanan takdir komisyonunca şirket adına 11/12/2017 tarihli takdir komisyonu kararlarının düzenlendiği, münfesih … Otomotiv Turizm İthalat İhracat ve Ticaret Limited Şirketi tarafından ithal edilen araçların gerçek gümrük kıymetinin altında beyan edilerek özel tüketim vergisinin eksik ödenmesine neden olunduğundan bahisle davacı adına 2012/1,2,3,4,8 dönemi için tarh edilen vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisine karşı açılan davada, Özel Tüketim Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinin 1. fıkrası uyarınca beyan edilecek asgari ÖTV matrahı dikkate alınmak suretiyle ödenmesi gereken özel tüketim vergisinin eksik ödendiği, özel tüketim vergisi matrahının aşındırıldığı sonucuna ulaşıldığı, … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesi’nce verilen … tarih E:… K:… sayılı ret kararının ise kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, tüzel kişiliği sona eren şirketin, tüzel kişiliğinin sona ermesinden önceki dönemleriyle ilgili, kanuni temsilci adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta yukarıda açıklanan nedenlerle usul yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmış olup, bu haliyle davanın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, kanuni temsilci sıfatıyla takdir komisyonu kararına dayanılarak 2012/3,4,5,6,8. dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davada verilen kabul kararı davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
19/10/2015 tarih ve 8928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi uyarınca 09/10/2015 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindikleri belirtilen şirketler arasında yer alan … Otomotiv Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrasında yer verilen tasfiye süreci takip edilerek tasfiyesinin sonlandırılmadığı anlaşılmaktadır.
Olayda, tasfiyeye girmeksizin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7.maddesi uyarınca terk işlemi gerçekleşen … Otomotiv Turizm İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin kanuni temsilcisi hakkında 5520 sayılı Kanun’un 17. maddesinin 9. fıkrasında öngörülen tasfiye koşulunun gerçekleşmediği dikkate alındığında, kanuni temsilci adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı düşünülmektedir.