Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1987 E. 2023/505 K. 02.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1987 E.  ,  2023/505 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1987
Karar No : 2023/505

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av…

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av…

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … adlı mükellefin komisyon karşılığında sahte belge düzenleme fiiline iştirak ettiğinden bahisle 2016 yılı ve 2016/1-3, 4-6, 7-9, 10-12. dönemleri için kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun incelenmesinden; mükellefin 2016 ve 2017 yıllarında herhangi bir ticari faaliyetinin olmadığı, söz konusu dönemde düzenlediği faturaların tamamının gerçek bir mal ve hizmet teslimi olmaksızın komisyon karşılığı düzenlenen sahte faturalar olarak kabul edilmesi gerektiği, davacının bu eyleme iştirak ettiğinden bahisle hakkında Vergi Usul Kanunu’nun 344. maddesi gereğince 1 kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiğinin belirtildiği, ancak sahte belge düzenleme organizasyonuna hangi eylemleri ile iştirak ettiğine dair yeterli tespit bulunmadığı, sahte belge düzenleme eylemi ile davacı arasında somut bir illiyet bağı kurulmadığı anlaşıldığından, kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; dava konusu olayda, … tarihli ve … sayılı raporda; aralarında ‘ın da bulunduğu bazı mükelleflerin, sahte belge düzenleme organizasyonu oluşturdukları, değişik pozisyonlarda, bu organizasyona katkı sağladıkları, bir kısmının doğrudan sahte belge düzenlediği, diğer bir kısmının ise bu yöndeki faaliyetleri dolayısıyla sahte belge düzenleyen kişi ve firmalara alt yapı sağladıkları, tümünün tek bir üst yönetim tarafından idare edilmeseler bile, bunların bir kısmının doğrudan, bir kısmının ise organizasyona sahte fatura temin etmek suretiyle katkıda bulunduğu, sonuç itibarıyla gerçekleştirilen kaçakçılık suçunun tamamından sorumlu oldukları, bu mükelleflerin bir kaç mali müşavir etrafında toplandıkları, yükümlülerin 2016 yılında toplam 3.941.335.224 TL’ye ulaşan alışlarının, 3.527.043.275 TL’sinin grup içindeki kişi ve firmalardan, toplam 5.025.227.205 TL’ye ulaşan satışlarının ise, 3.527.043.275 TL’sinin organizasyon içindeki kişi ve firmalara yapıldığı, yaklaşık % 261 kar marjı olduğu, metal sektöründe böyle bir kar marjının gerçekçi olmadığı, oluşturulan tabloda yer alan yükümlülerin ilgili dönemde organize bir şekilde sahte fatura düzenleme/kullanma yönünde kuvvetli emarelerin bulunduğu hususlarına yer verildiği ve bu mükellefler yönünden ayrı ayrı vergi tekniği raporlarının düzenlenmesinin önerildiği; ayrıca düzenlenen görüş ve öneri raporunda ise, 14 yükümlünün organizasyonda aktif bir şekilde yer aldıkları, 104 mükellefin 2016 yılında sahte belge düzenleme organizasyonu içerisinde yer aldığı sonucuna ulaşıldığı, 2017 yılında, fatura akışları, Ba-Bs formlarının analizinden, 104 mükellefin organizasyon kapsamında sahte fatura düzenleme eylemini gerçekleştirdikleri, bunların tek bir üst yönetim tarafından idare edilmemekle birlikte, bir kısmının doğrudan, bir kısmının ise bu organizasyona sahte fatura temin etmek suretiyle katkıda bulundukları ve kaçakçılık suçunun tamamından sorumlu oldukları, 2017 yılında da organizasyon içerisindeki mükelleflerin, 688.504.673 TL’lik fatura girişine karşılık 3.291.445.690 TL’lik satış yapıldığı, bunun da metal sektöründe gerçekçi olmayan yaklaşık % 380 kar marjına denk geldiği, grup içerisindeki kişi ve firmaların, birbirlerini besledikleri ve neredeyse tamamının bir kaç muhasebeci etrafında toplandığı, sahte belge düzenleme organizasyonu kapsamında işlem tesis ettikleri sonucuna varıldığı hususlarına yer verildiği, dava dosyasında yer alan bu tespitlerin dairelerinde bulunan aynı maddi olaydan kaynaklanan diğer dosyalarla birlikte incelenmesinden, muhtelif kişi ve firmalar tarafından sahte fatura düzenleme eyleminin gerçekleştirilmesi amacıyla bir organizasyon oluşturulduğu sonucuna ulaşıldığı, gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmadan sahte belge düzenlediği tespit edilen hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, adı geçenin de bu organizasyon içerisinde yer aldığı, davacının bu kişinin eylemine iştirak ettiği kanaatine yer verildiği, bu raporda yer alan davacının ifadesinden,… ‘ın da aralarında olduğu belli sayıda kişi ve şirket adına mükellefiyet kurulduğu, bu mükelleflere ait işyerlerinin muhasebeci …’un tanıdıkları olduğunu belirttiği vergi dairelerinin yetki alanları içerisinde bulunan bögelerden seçilerek kiralandığı, organizasyon alt yapısının nasıl oluşturulduğu, bu amaçla hangi adreste bir araya geldikleri konusunda ayrıntılı bilgiler verdiği, bununla birlikte, ‘un ifadesinde de davacı …’ın … ve ‘ı iş yerine getirdiği, …’a iş yeri açılacağının … tarafından söylendiği, büroyu …’ün kurduğu, ‘a ait iş yerini dışardan kurduğu, iş yerine kendisini …’ın getirdiği, şirkete ait çalışan giriş çıkışlarına ait bilgilerin … tarafından getirildiği konusunda ayrıntılı bilgiler verdiğinin görüldüğü, ayrıca, Dairelerinin ara kararına cevaben davalı İdare tarafından gönderilen yazıda, adına dava konusu dönem için yapılan cezalı tarhiyatların, ilgiliye tebliğ edildiği, ancak dava açılmadığının bildirildiği, bütün bu tespitler dikkate alındığında, davacının, sahte belge düzenleme organizasyonu içerisinde yer aldığı somut tespitlerle ortaya konulduğu anlaşıldığından kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davalı idarenin istinaf isteminin kabulüne, davanın reddine, karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından kararın hukuka aykırı olduğu belirtilerek bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 02/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.