Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1845 E. 2023/880 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1845 E.  ,  2023/880 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1845
Karar No : 2023/880

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Demir Çelik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, sahte fatura düzenleyerek komisyon geliri elde ettiğinden bahisle re’sen tarh edilen 2015 ve 2016 yılları kurumlar vergisi, 2016/1-3, 4-6, 7-9, 10-12, 2017/1-3, 4-6, 7-9 dönemleri geçici vergiler, 2016/1 ila 12 ve 2017/1 ila 10 dönemleri katma değer vergileri ile tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu incelendiğinde her ne kadar davacı şirketin bir takım vergisel yükümlülüklerini yerine getirmediği, alışları hakkında bir takım olumsuzlukların bulunduğu, 04/10/2016 ve 20/11/2017 tarihli yoklamalarda adresin kapalı olduğu tespitlerinden hareketle davacının münhasıran sahte fatura düzenleyicisi olduğu gerekçesiyle 2015, 2016, 2017 yıllarında düzenlediği tüm faturaların gerçek alım-satıma dayanmayan sahte faturalar olduğu ileri sürülmüşse de, 25/11/2015, 17/02/2016 ve 25/04/2016 tarihlerinde yapılan yoklamalarda davacı şirketin iş yerinde bulunduğu, iş yerinde muhtelif malzemelerin ve emtiasının bulunduğu, çok sayıda çalışanının olduğu, beyannamelerini verdiği, 04/10/2016 ve 20/11/2017 tarihli yoklama tutanaklarında davacı şirketin faaliyette olmadığına ilişkin tespitlerin, “çevredekilerce” şeklinde kimliği belli olmayan kişilerin beyanlarına dayanılarak yapıldığı, davacının faaliyette olmadığına ilişkin başkaca bir tespitin bulunmadığı ve rapordaki diğer tüm tespitler değerlendirildiğinde, davacının münhasıran sahte belge düzenleme faaliyetinde bulunduğunun somut olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu ve yapılan tespitler incelendiğinde; 17/02/2016 tarihli yoklamada şirket yetkililerinin yoklama esnasında işyerinde bulunmadığı ve bazı belgelerin ibraz edilemediğinin tespit edildiği, 04/10/2016 tarihli yoklamada, adresin kapalı olduğu, çevredekilerce mükellefin faaliyetini sonlandırdığının beyan edildiği 20/11/2017 tarihli yoklamada ise, adresin kapalı olduğu, çevredekilerce işyerinin genelde kapalı olduğu, arada sırada kısa süreliğine açıp kapatıldığının beyan edildiğinin tespit edildiği, vadesi geçmiş ve bugün ödenmesi gereken 196.594,65 TL vergi aslı borcunun bulunduğu, ödenen vergi aslı tutarının ise 5.796,53 TL olduğu, mükellef kurumun SGK’ya 83.947,78 TL tutarında borcunun bulunduğu, 2015 hesap döneminde Bs formu ile KDV hariç 20.048.260,00 TL mal/hizmet satışında bulunduğunu bildirdiği, karşılığında diğer mükelleflerin ise KDV hariç 19.090.444,00 TL mal/hizmet alışında bulunduklarını bildirdikleri, 2016 hesap döneminde Bs formu ile KDV hariç 22.926.006,00 TL mal/hizmet satışında bulunduğunu bildirdiği, karşılığında diğer mükelleflerin ise KDV hariç 22.437.120,00 TL mal/hizmet alışında bulunduklarını bildirdikleri, 2017 hesap döneminde ise (31/10/2017 tarihine kadar) Bs formu ile KDV hariç 13.811.289,00 TL mal/hizmet satışında bulunduğunu bildirdiği, karşılığında diğer mükelleflerin ise KDV hariç 13.678.450,00 TL mal/hizmet alışında bulunduklarını bildirdikleri, bildirilen cirolara ulaşılabilecek işçi sayısının ve ticari organizasyonun bulunmadığı, mükelleften alım yapan firma yetkililerinin beyanlarından anlaşıldığı üzere bir kısım ödemelerin nakit yoluyla yapıldığının ileri sürüldüğü, alım yapan firma yetkililerinin mal/hizmet nakliyesini mükellef kurumun üstlendiğini beyan ettikleri, oysa mükellefin nakliyeyi gerçekleştirebilecek araçlara sahip olmadığı, mükellef kurumun 2015, 2016 ve 2017 yıllarında Ba formu ile mal/hizmet alımında bulunduğunu beyan ettiği çoğu firma hakkında sahte belge düzenleme tespiti nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu veya sahte belge düzenleme incelemesinin devam ettiği, 2016 yılına ilişkin tasdik edilmemiş ticari defterlerinin bulunduğu, defterlerde kayıtlı olmasına rağmen müfettişliğe ibraz edilmeyen KDV hariç 3.518.558,09 TL tutarında alıma ilişkin fatura olduğu, banka hesap hareketleriyle mükellefin beyan ettiği tutarlar kıyaslandığında büyük uyumsuzlukların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının düzenlediği faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan faturalar olduğu sonucuna varıldığından, davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık, aksi yöndeki kararda ise hukuka uygunluk bulunmadığı ve Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.