Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1685 E. 2023/1347 K. 13.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1685 E.  ,  2023/1347 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1685
Karar No : 2023/1347

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Turizm Organizasyonları …. Şirketinin vergi borçları için kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; asıl borçlu şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesine istinaden 24/02/2015 tarih ve 8765 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde sicilden terkinine karar verildiği, dolayısıyla tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, bu tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili hukuken olanaklı olmadığından asıl borçlu şirket hakkında yapılan ödeme emri tebliği, yapılandırma ve haciz gibi işlemler herhangi bir sonuç doğurmayacağı açık olup, bu durumda, dava konusu amme alacakları 2007 ve 2008 yıllarının muhtelif dönemlerine ait olup vadelerinin ise 2013 takvim yılına isabet ettiği, tahsil zamanaşımını kesen bir işlem tesis edilmemesi durumunda alacakların 31/12/2018 tarihinde zamanaşımına uğrayacağı, asıl boçlu şirket adına tüzel kişiliği sona erdikten sonra düzenlenen ödeme emri ile haciz varakası işlemlerinin usulsüz ve yok hükmünde olduğu, tüzel kişiliği sona eren şirket adına işlem tesis edilemeyeceği ve usulsüz işlemlerin zamanaşımını kesmeyeceği, dolayısıyla beş yıllık tahsil zamanaşımı süresi içerisinde zamanaşımını kesecek usulüne uygun herhangi bir işlem tesis edilmemiş olduğundan alacağın tahsil zamanaşımına uğramış bulunduğu nazara alındığında, zamanaşımına uğramış amme alacakları için davacı adına tahsil zamanaşımı süresi dolduktan sonra 29/03/2019 tarihinde düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu ödeme emrinin usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunduğu haliyle, “Ödeme Emri” başlıklı 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme Emrine İtiraz” başlıklı 58. maddesinde ise, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102. maddesinde, “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” düzenlemesine yer verilmiş; 103. maddesinde de, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, sayılan muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması durumlarında zamanaşımının kesileceği, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı, zamanaşımının bir bozma kararı ile kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcının yeni vade gününün rastladığı, amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcının, teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günü olacağı hususları düzenlenmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu ödeme emrinin dayanağı olan asıl borçlu şirket adına düzenlenmiş … tarih ve … sayılı ödeme emrinin, şirketin Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesine istinaden sicilden terkin edildiği 2015 yılından sonra kanuni temsilciye tebliğ edildiği, söz konusu ödeme emri içeriği borçların vadesinin 2013 yılı olduğu, bu anlamda tahsil zamanaşımını kesen bir durum bulunmadığı halinde … tarihinde söz konusu borçların tahsil zamanaşımına uğrayacağı ortada olup, savunma dilekçesi ekinde yollanan e-haciz bildirim listesinde davalı … Vergi Dairesi tarafından 2018 yılında yollanan e-haciz bildirimlerinin bulunduğu görülmüştür.
Uyuşmazlıkta, davalı idare tarafından savunma dilekçesi ekinde ibraz edilen belgelere göre asıl borçlu şirket hakkında 2018 yılında e-haciz işlemi uygulandığı, bu haliyle tahsil zamanaşımının kesildiği dikkate alındığında, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin usule uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, davacının kanuni temsilcilik sıfatını haiz bulunup bulunmadığı, öte yandan asıl borçlu şirket hakkında mal varlığı araştırmasının yapılıp yapılmadığı vb. hususlarının araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, amme alacaklarının tahsil zamanaşımına uğradığı gerekçesinden hareketle ödeme emrini iptal eden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin …. tarih ve E…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.