Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1473 E. 2023/2092 K. 10.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1473 E.  ,  2023/2092 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1473
Karar No : 2023/2092

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, komisyon karşılığı sahte belge düzenlediğinden bahisle, takdir komisyonu kararına istinaden re’sen tarh edilen 2011 yılı kurumlar vergisi ve tekerrür hükümleri uygulanarak vergi aslı üzerinden 4,5 kat olarak kesilen vergi ziyaı cezası ile 2011/4-6, 7-9, 10-12 dönemleri geçici vergileri ve 3 kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında hazırlanan vergi tekniği raporunda yer alan tüm hususların birlikte değerlendirilmesinden, davacının sahte ve taklit belge düzenleyerek komisyon geliri elde ettiği kanaatine varılmış olup, davacı adına resen tarh edilen kurumlar vergisi tarhiyatında ve geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık, mahsup dönemi geçen geçici vergi asılları yönünden ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek davalı istinaf başvurusunun reddine, davacı istinaf başvurusunun ise; davacı şirket hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda, 2011 yılı için beyan edildiği tespit edilen 18.017.512,13 TL KDV matrahının, hesaplamalara esas alındığı, ancak davacının aynı dönem için bu matrah üzerinden beyan ettiği hesaplanan katma değer vergisinin toplamının 1.945.463,10 TL olmasına rağmen, davacı şirketin bu beyanının dikkate alınmadığı, % 18 genel katma değer vergisi oranı esas alınarak, beyan edilen KDV matrahı üzerinden tekrar 3.243.152,18 TL katma değer vergisi hesaplanarak, (18.017.512,13 +3.243.152,18) = 21.260.664,31 TL’nin dönem matrahı olarak dikkate alındığı, uyuşmazlık konusu dönemde sahte belge düzenlemek suretiyle komisyon geliri elde etmek dışında bir faaliyeti olmadığı kabul edildiğine göre, ilgili dönemde düzenlendiği somut olarak tespit edilen belge tutarı olan, katma değer vergisi beyanlarında yer alan ve hesaplanan katma değer vergisi tutarlarını da içeren toplam hasılat tutarının (18.017.512,13 + 1.945.463,10 = 19.962.975,23 TL) komisyon geliri hesaplamalarına esas alınması gerekirken, davalı idare tarafından kurumlar vergisi tarhiyatına esas komisyon gelirinin hesabında, aylar itibarıyla beyan edilen katma değer matrahı üzerinden, ayrıca % 18 oranında katma değer vergisi hesaplanarak, ulaşılan 3.243.152,18 TL hesaplanan katma değer vergisi tutarının dikkate alınmasında hukuka uygunluk bulunmadığı, kurumlar vergisi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmına gelince; tekerrür uygulamasına esas alınan cezanın 28/04/012 tarihinde kesinleştiği dolayısı ile dava konusu dönem olan 2011 yılında uygulanamayacağından vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısmı yönünden dava konusu işlemde hukuki uyarlık bulunmadığından kaldırılması gerektiği, geçici vergiler üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezası yönünden ise; yıllık vergiye mahsuben peşin alınan geçici vergi nedeniyle yol açılan vergi kaybından dolayı bir kat ceza kesilmesi gerektiğinden, geçici vergiler üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının vergi tutarının bir katına isabet eden kısmı yönünden davanın reddinde hukuka aykırılık, iki katına isabet eden kısmı yönünden davanın reddinde ise hukuka uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davacı istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın kısmen kaldırılmasına, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde temyiz konusu kararın vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan kısmı ile geçici vergi asılları yönünden kabule ilişkin kısmı ile geçici vergi aslı üzerinden 3 kat kesilen vergi ziyaı cezasının tek kata ilişkin kısmının reddi ile aşan kısmın kabulüne ilişkin ileri sürdüğü nedenler, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bu kısımlarının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Davalı idarenin kararın komisyon gelirine ilişkin matrah hesabına yönelik temyiz istemine gelince;
Uyuşmazlıkta, davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu ile davacının 2011 ve 2012 takvim yılları hesap ve işlemlerinin sahte belge düzenleme yönünden incelenmesi neticesinde düzenlediği belgelerin komisyon karşılığı düzenlenen sahte belgeler olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti üzerine komisyon gelirinin hesaplanması için takdir komisyonuna sevk edildiği anlaşılmaktadır.
Olayda ilgili rapor ve takdir komisyonu kararlarının değerlendirilmesinden; davacının 2011 yılına ilişkin beyan ettiği toplam KDV matrahına (18.017.512,13 TL) hesaplanan KDV’nin (3.243.152,18 TL) eklenmesi suretiyle ulaşılan toplam tutar (21.260.664,31 TL) üzerinden Danıştay İçtihatlarına uygun olarak %2 komisyon geliri hesaplanması ile matrahın tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacı tarafından beyan edilen toplam KDV matrahı üzerinden hesaplanan, takdir komisyonunca %2 oranı uygulanarak tarh edilen vergi tutarının belirlendiği görüldüğünden bu kısım yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan kısmı ile geçici vergi asılları yönünden kabule ilişkin kısmı ile geçici vergi aslı üzerinden 3 kat kesilen vergi ziyaı cezasının tek kata ilişkin kısmının reddi ile aşan kısmın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının komisyon gelirine yönelik matrah hesabına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 10/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120/4. maddesinde; yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş döneme ait geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici verginin tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği, ancak gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, dava konusu ihbarnamede geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezasının tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde, aslı aranmayacağı kanunun ilgili maddesi gereği olması nedeniyle, kararın geçici verginin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının da hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, ihtilafın “geçici vergi aslına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken aksi yöndeki mahkeme kararının geçici vergi aslına ilişkin kısmının belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle, Dairemiz kararına kısmen katılmıyoruz.