Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1409 E. 2023/1459 K. 16.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1409 E.  ,  2023/1459 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1409
Karar No : 2023/1459

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, ikmalen tarh edilen 2014/1, 2, 3 ile 7. dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ana firma olan davacının alt firmaya vermiş olduğu prim uygulamasından kaynaklanan hizmetin katma değer vergisinin konusuna girdiği, alt firmanın bu işlem karşılığında ana firmaya fatura düzenleyerek, katma değer vergisi hesaplaması gerektiği açık olup, olayda da anılan primler için fatura düzenlendiği ve katma değer vergisi hesaplandığı ihtilafsız bulunmakla birlikte; uyuşmazlığın çözümü, davacı şirketçe bayilerine sonradan yapılan ve genel olarak ciro primi (kota primi, fiyat farkı, prim vb.) olarak adlandırılan ödemeler nedeniyle indirim hakkının olup olmadığının belirlenmesini gerektirdiği; elektronik ürün üreticilerinden biri olan davacının, toptan ürün satışı yaptığı anlaşmalı bayilerine faaliyetleri nedeniyle yıllık satış bedelleri üzerinden çeşitli adlar altında ödemelerde bulunduğu, genel olarak ciro primi olarak adlandırılan bu neviden ödemelerin; ticari teamüllere de uygun olarak, sürekli alımda bulunan alt firmaların (bayilerin) belli bir ciroyu aştığı için yükümlü şirkete verilen hizmet karşılığı olduğu, faaliyette bulunulan sektörün özelliğinden ve rekabet şartlarından kaynaklandığı, pazarlama ve satış hizmeti karşılığı olduğu, bu hizmet nedeniyle sonradan gerçekleştirilen anılan ödemelerin ürün satışı faaliyetine münhasır olarak yapıldığı, ayrıca, 3065 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri de nazara alındığında, davaya konu ciro primlerinin miktar ve mahiyetinin, alt firmaların satış performansı neticesinde gerçekleştirdiğinin 2014 yılı içinde netleştiği ve kesinleşmek suretiyle tahakkuk ettiği, ayrıca ciro primlerinin de bu yıl içinde ödendiği, bu bağlamda, ciro primlerinin tahakkuk ettiği ve ödendiği 2014 yılı içinde davacı şirkete alt firmalarca düzenlenen faturalarda yer alan katma değer vergilerini yüklenen davacı şirketin indirim mekanizmasından faydalanma hakkının da doğduğu ve bu hakkın bu yıl içinde kullanılabileceği açık olduğundan, aksi düşünceyle 2013 yılı içinde ciro primlerinin tahakkuk ettiği ve bu nedenle ancak bu yıl içinde ciro primleri üzerinden hesaplanan KDV’nin indirim konusu yapılabileceğinden bahisle, bu indirimlerin reddedilmesi suretiyle yapılan davaya konu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mükellef kurumun 2014 tarihli olarak aldığı ve yasal kayıtlarına intikal ettirdiği 2013 yılındaki faaliyetlerine ilişkin ciro primi faturalarında yer alan 2.359.786,98 TL KDV tutarının 2014 yılı vergilendirme dönemlerinde indirim konusu yapmasının mümkün olmadığı, yasal mevzuatta KDV indiriminin vergiyi doğuran olayın gerçekleştiği hesap dönemi içinde (ciro primleri açısından değişikliğin vuku bulduğu dönem içerisinde) ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği dönemde yapılabileceğinin açık ve net olduğu, yapılan işlemlerin yerinde ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Ciro priminin taliki şarta bağlı sözleşme niteliğinde olduğu, kararlaştırılan şart gerçekleşmeden alıcının talep hakkının doğmayacağı, ciro primi faturalarındaki KDV tutarlarının faturanın düzenlenme tarihinde indirim konusu yapılmasının KDV Kanunu’nun 35. maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu, ciro primine karşılık ayrılan tutarlarla gelen ciro primi faturalarındaki tutarların aynı olmadığı ileri sürülerek temyiz isteminin reddi gerektiği belirtilmiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 16/03/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.