Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1224 E. 2023/1265 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1224 E.  ,  2023/1265 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1224
Karar No : 2023/1265

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, komisyon karşılığı sahte fatura düzenleyerek elde ettiği komisyon gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığının tespit edildiğinden bahisle vergi inceleme raporuna istinaden 2016/1-3,4-6,7-9,10-12 dönemleri için re’sen tarh edilen üç kat vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporundaki tespitler, davacının komisyon karşılığında sahte fatura düzenlediğini ortaya koyacak nitelik ve yeterlilikte olduğundan, sahte fatura karşılığında komisyon geliri elde ettiğinden hareketle re’sen tarh edilen kurumlar vergisinde ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesi uyarınca vergi üzerinden üç kat kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık, davanın kurum geçici vergisinin aslına ilişkin kısmında ise hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacı istinaf başvurusu istemine ilişkin; davacı adına cezalı vergilendirmeye gidilmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığından hareketle hükme varılmasında usul ve hukuka aykırılık görülmeyerek ve davacının istinaf başvurusunda ileri sürdüğü sebepler ile dosyada mevcut bilgi-belgeler kapsamında, ortada, kararın, bu sebeple, kaldırılmasını gerektiren nitelikte bir neden bulunmadığı sonucuna varılmakla birlikte, dava dosyasının incelenmesinden,dava konusu cezalı tarhiyata dayanak … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu ile davacı mükellefin 2016 yılı içerisinde düzenlediği sahte fatura tutarlarının belirlendiği ve buna istinaden hazırlanan vergi inceleme raporuna göre komisyon geliri nedeniyle dava konusu vergi ziyaı cezalı kurumlar geçici vergisinin tarh edildiği, ancak, davacı tarafından 2016 yılı için verilen kurumlar geçici vergi beyanname bilgileri tetkik edildiğinde, 2016/1-3, 4-6, 7-9, 10-12 dönemlerine ilişkin olarak sırasıyla 27.557,97 TL, 208.544,70 TL, 260.958,23 TL, 178.353,50 TL tutarında kurumlar geçici vergisi tahakkuku yapıldığı, davacı tarafından beyan ve tahakkuk ettirilen kurumlar geçici vergilerinin terkin edildiği yönünde herhangi bir iddia ve dosyada bilgi-belge bulunmadığı da dikkate alındığında, davacı adına komisyon geliri nedeniyle kurumlar geçici vergisi tarhiyatı yapılırken, davacı tarafından beyan edilen kurumlar geçici vergisinin dikkate alınması ve bu suretle cezalı vergilendirmeye gidilmesi gerekirken, davalı idarece bu hususun gözardı edildiği anlaşılmakla, beyan ve tahakkuk ettirilen geçici vergilerin vergi inceleme raporu ile tarhı önerilen vergilerden fazla olması nedeniyle 2016 yılı için yapılan kurumlar geçici vergisi tarhiyatlarının mükerrer olduğu, davacı tarafından beyan edilen kurumlar geçici vergilerinin vergi inceleme raporu ile tarhı önerilen vergilerden fazla olması nedeniyle uyuşmazlık konusu vergilerde mükerrerlik bulunduğu anlaşıldığından, dava konusu cezalı tarhiyatlarda bu sebeple yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Davalı istinaf başvurusunda ise; Dairelerinin iş bu kararıyla dava konusu cezalı tarhiyatlarda yasal isabet görülmediğinden, davalı istinaf başvurusunun da bu gerekçeyle reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davacı istinaf başvurusunun kabulüne, davalının geçici vergi aslına yönelik istinaf başvurusunun belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekili tarafından davacının gerçek bir faaliyetinin bulunmayıp düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu sonucuna varıldığından matrah ve vergi olarak beyan ettiği tutarların kurmaca bir değer olduğu ve bu değerin gerçek bir faaliyetten kaynaklanmayıp vergiyi doğuran olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğmadığından dolayısıyla mahsubu gibi bir zorunlulukta bulunmadığı, bu nedenle kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin, kararın geçici vergi aslına yönelik olarak ileri sürdüğü iddialar kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın 2016/1-3,4-6,7-9,10-12 dönemine ilişkin beyan ve tahakkuk ettirilen geçici vergiye isabet eden kısmına ilişkin hüküm fıkrasına yönelik temyiz istemine gelince;
Bilindiği üzere, bir işletmenin, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirdiği mal teslimi ve hizmet ifası bedelleri üzerinden hesaplanan tutardan, aynı işletme tarafından alınan emtia veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisi tutarı indirilerek, o işletmenin devreden veya ödemesi gereken KDV’si hesaplanmaktadır.
Olayda, davacı şirket hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporundaki tespitlerden; davacı şirketin gerçek bir mal teslimine dayalı ticari bir faaliyetinin bulunmadığı, komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaptığının Bölge İdare Mahkemesince de kabul edildiği, bu durumda bu faaliyeti gizlemek için düzenlenen faturaların ve beyanların gerçeği yansıtmadığı, sadece bu beyanlar üzerine ödenen bir tutarın bulunması halinde tarh edilen vergi ve cezalardan mahsubunun söz konusu olabileceği, bu hususa uyulmamasının bu davada irdelenemeyeceği ancak ayrı bir dava açılması durumunda değerlendirilebileceği göz önüne alındığında; KDV beyannameleri ile beyan edilen sahte faturalar üzerinden %2 nispetinde hesaplanan komisyon gelirinin, beyan edilen matrahtan mahsup edilmemesinde hukuka aykırı bir durumun olmadığı sonucuna varıldığından, Vergi Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, geçici vergi aslına ilişkin hüküm fıkrasının üye … ve üye …’in karşı oyu ve oyçokluğu ile ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının 2016/1-3,4-6,7-9,10-12 ilişkin beyan ve tahakkuk ettirilen geçici vergiye isabet eden kısmının oybirliğiyle BOZULMASINA,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 07/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanun’un 120/4. maddesinde, yapılan incelemeler sonucunda geçmiş döneme ait geçici verginin %10’unu aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici verginin tarh olunacağı, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği ancak, gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, dava konusu ihbarnamelerde geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezası tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde, aslı aranmayacağı hem kanunun ilgili maddesi gereği olması ve hem de idarece tanzim olunan ihbarnamelerde geçici verginin aslının aranmayacağının açıkça belirtilmesi nedeniyle, kararın geçici vergilerin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, ihtilafın “geçici vergi asıllarına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile aksi yöndeki Mahkeme kararının geçici vergi asıllarının kaldırılması yönündeki hüküm fıkrasının belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının buna ilişkin kısmına katılmıyoruz.