Danıştay Kararı 4. Daire 2020/111 E. 2023/881 K. 21.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/111 E.  ,  2023/881 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/111
Karar No : 2023/881

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … İnş. Taah. Mak. Dök. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu ödeme emri içeriği vergi borçlarının asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla düzenlenen … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin asıl borçlu şirkete tebliğ edilememesi üzerine ilanen tebliğ yoluna gidilmesi uygun olsa da, 05/03/2019 tarihli ara kararıyla davalı idareden ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen en son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilip gönderilmediğinin sorulmasına ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine karar verildiği, ara karara verilen cevap ve eklerinin incelenmesinden, “ilan yazısının bir örneğinin mükellefin bilinen en son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderildiğine ilişkin belgenin takip dosyasından temin edilemediği” yanıtının verildiği görüldüğünden, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 104. maddesinin 2. bendinde yer alan açık hüküm karşısında, kanunun aradığı anlamda usulüne uygun şekilde tebliğ hükümleri yerine getirilmeden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının 01/03/2006 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi ilanına göre 10 yıl süreyle şirket temsilcisi seçildiği, şirketin mal varlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili için davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ve tesis edilen tüm işlemlerin yerinde olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yazılı olanlarca bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı düzenlenmiştir. Aynı “Tebliğ esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği, “Tebliğ Yapılacak Kimseler” başlıklı 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine yapılacağı, tebliğin kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur yada müstahdemlerinden birine yapılacağı, aynı Kanunun bilinen adresleri düzenleyen 101. maddesinin uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan halinde; 1. Mükellef tarafından işe başlamada bildirilen adresler, 2. Adres değişikliğinde bildirilen adresler, 3. İşi bırakmada bildirilen adresler, 4. Vergi beyannamelerinde bildirilen adresler, 5. Yoklama fişinde tespit edilen adresler, 6. Vergi mahkemesinde dava açma dilekçelerinde ve cevaplarında gösterilen adresler, 7. Yetkili memurlar tarafından bir tutanakla tespit edilen adresler (İlgilinin tutanakta imzası bulunmak şartıyla), 8. Bina ve arazi vergilerinde komisyonlarca tahrir varakalarında tespit edilen adresleri, bilinen adresler olarak sayılmış olup, mektupların gönderilmesinde bu adreslerden tarih itibariyle tebligat yapacak makama en son olarak bildirilmiş veya bu makamca tespit edilmiş olanın nazara alınacağı, “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halinde, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıdaki fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, aynı Kanunun 103. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan halinde, muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı, “İlanın şekli” başlıklı 104. maddesinde, ilan yazısının tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılacağı ve (3) numaralı bende göre ilana çıkarılacağı, ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderileceği, ilanın yapılan tebliğin konusuna göre ilgili vergi dairesinin bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede ya da Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde yapılacağı, “Hatalı Tebliğler” başlıklı 108. maddesinde ise, tebliğ olunan vesikaların, esasa müessir olmayan şekil hatalarından dolayı hukuki kıymetlerini kaybetmeyecekleri, yalnız vergi ihbarı ile ilgili vesikalarda mükellefin adının, verginin nevi veya miktarının, vergi mahkemesinde dava açma süresinin hiç yazılmamış olması veyahut bu vesikaların görevli bir makam tarafından tanzim edilmemiş bulunmasının vesikayı hükümsüz kılacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; asıl borçlu … İnş. Taah. Mak. Dök. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla … tarih ve … sayılı ile … tarih ve … sayılı ödeme emirlerinin şirket adresinde tebliğ edilememesi ve adreste tanınmadığı hususunun muhtar ve dağıtıcı imzasıyla şerh düşülerek iade edilmesi üzerine ilanen tebliğ yoluna gidildiği ve akabinde asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan söz konusu borçların tahsili için davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu … tarih ve … sayılı ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Vergi Mahkemesince her ne kadar, davalı idare tarafından ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen en son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderildiğine ilişkin belgenin takip dosyasından temin edilemediği belirtildiğinden usulüne uygun şekilde tebliğ hükümlerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle karar verilmişse de, özellikle 213 sayılı Kanunun 104. ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sadece ilan yazısının bir suretinin mükellefin bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderilmemesinin esasa müessir bir eksiklik olmadığı, asıl olanın ilan yazısının tebliğ yapan vergi dairesinin ilan koymaya mahsus mahalline asılması ve vergi borcunun miktarına göre gazetede ilan edilmesi olduğu anlaşıldığından, belirtilen gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu nedenle, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin diğer yönlerden hukuka uygun olup olmadığı incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.