Danıştay Kararı 4. Daire 2020/1004 E. 2023/342 K. 30.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2020/1004 E.  ,  2023/342 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1004
Karar No : 2023/342

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Tarım Ürünleri İnşaat ve Turizm Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2011 yılına ait defter ve belgelerini ibraz etmediğinden bahisle re’sen tarh edilen 2013/10,11,12 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin defter ve belgelerinin istenilmesine ilişkin defter ve belge isteme yazısının öncelikle asıl borçlu şirketin adresinde tebliğe çıkılarak asıl borçlu şirketin adresinde bulunamadığı hususu posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilmek suretiyle tespit edildikten sonra kanuni temsilciye tebligat yapılması gerekirken, 22/03/2018 tarihli adres tespit tutanağının defter ve belge isteme yazısıyla ilişkilendirilmediği, bu sebeple defter ve belge isteme yazısının tebliğiyle ilgili şirket adresine gidilip gidilmediğinin davalı idarece ispatlanamadığının görüldüğü, öte yandan, kanuni temsilci …’un kapısına yapıştırılan pusulada, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir ibare yer almamakta olup, söz konusu ibarenin olmaması, muhataplarının dava açma sürelerini kaçırmasına sebep olacağından, tebligat işleminin usulüne dair esaslı bir hata olduğundan, tebligatın hukuken geçerli olmasını sakatladığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare vekili tarafından yapılan işlemin hukuka uygun olduğu aksi yönde verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 08/02/2019 tarih ve E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararıyla; davacılar tarafından, mücbir sebep olmaksızın inceleme elemanına ibraz edilmeyen yasal defterler ve belgelerin mahkemeye sunulabileceğinin ileri sürülmesi halinde, bu defter ve belgeler davacıdan istenilip, defterlerdeki kayıtlar incelenip, bu kayıt ve belgeler hakkında davanın diğer tarafı olan vergi dairesinin görüşü ve saptamaları da esas alınarak yapılacak hukuki değerlendirmeye göre karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından, oluşan içtihat aykırılığının bu doğrultuda birleştirilmesine karar verilmiştir.
Bu durumda, davacının ilk derece mahkemesince yapılan yargılama aşamasında ibraz edebileceğini belirttiği defter ve belgeler istenilerek, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun anılan kararında belirtilen inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğinden Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 30/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava, davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2011 yılına ait defter ve belgelerini ibraz etmediğinden bahisle re’sen tarh edilen 2013/10,11,12 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinde, kararlarda bulunacak hususlar sayılarak, kararlarda kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesinin yer almasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; aynı Kanun’un “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştayın, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması halinde kararı bozacağı hüküm altına alınmıştır.
Danıştay’ın kimi kararlarında belirtildiği gibi, yargılama hukukunda, yargı (hüküm), uyuşmazlığı çözmekle görevli ve yetkili yargı yerinin, yargılama sürecinin sonunda ulaştığı sonuçtur. Yargı yerinin bu sonuca ulaşırken bir gerekçeye dayanması, hem Anayasa’nın, hem de yargılama hukukunun ilkelerinden olup, adil yargılanma hakkının bir gereği olan gerekçeli karar hakkının da güvencesini oluşturmaktadır. Gerekçe, hakimin, önüne gelen uyuşmazlıkla ilgili olarak saptadığı maddi olaylar ile verdiği hüküm arasındaki hukuki değerlendirmedir. Başka bir deyişle gerekçe, maddi olaylar ile hüküm fıkrası arasındaki köprüdür. Gerekçe, aynı zamanda kararın hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine de olanak tanır. Yargı kararlarının mutlaka gerekçeli olması gerektiği yolundaki ilkenin amacı da budur. Bunun yanında kararda, hakimi uyuşmazlığın çözümünde tek başına yargıya götürmeye yeterli bir gerekçe gösterilmiş iken, farklı ikinci bir gerekçeye daha dayanılması, yargı yerinin ilk gerekçeye ve bu gerekçenin sonucu olan yargıya güvensizliğini gösterdiği gibi tarafların aralarındaki uyuşmazlığın adilane bir çözüme kavuşturulduğu konusundaki inançlarını da zedeleyecektir. Ayrıca bu durum hukuki belirlilik ilkesine de aykırılık teşkil edecektir. Öte yandan, birden fazla ve farklı gerekçeyle karar verilmesi, temyiz merciince, kararın ve dayanağı gerekçenin hukuka uygunluğunun denetiminin yapılmasını güçleştirecektir (Danıştay Yedinci Daire, 30/03/2006 tarih ve E.2004/282, K.2006/1032; Vergi Dava Daireleri Kurulu, 13/10/2021 tarih ve E.2020/68, K.2021/1308 sayılı kararları).
Bakılmakta olan davada Mahkemece, “davacı şirketin defter ve belgelerinin istenilmesine ilişkin defter ve belge isteme yazısının öncelikle asıl borçlu şirketin adresinde tebliğe çıkılarak asıl borçlu şirketin adresinde bulunamadığı hususu posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilmek suretiyle tespit edildikten sonra kanuni temsilciye tebligat yapılması gerekirken, 22/03/2018 tarihli adres tespit tutanağının defter ve belge isteme yazısıyla ilişkilendirilmediği, bu sebeple defter ve belge isteme yazısının tebliğiyle ilgili şirket adresine gidilip gidilmediğinin davalı idarece ispatlanamadığının görüldüğü” tespitinden sonra ayrıca,” kanuni temsilci …’un kapısına yapıştırılan pusulada, tebliğ evrakının gönderildiği idareden alınabileceği şerhini içeren bir ibare yer almamakta olup, söz konusu ibarenin olmaması, muhataplarının dava açma sürelerini kaçırmasına sebep olacağından, tebligat işleminin usulüne dair esaslı bir hata olduğundan, tebligatın hukuken geçerli olmasını sakatladığı” sonucuna varılarak hüküm tesis edilmiştir. Bu anlamda, birbirinden iki farklı gerekçeye dayanılarak dava konusu cezalı tarhiyatın kaldırılması yargılama hukuku kurallarına aykırılık teşkil etmektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine atıf yapılarak ve bir gerekçeye yer verilmek suretiyle verilen karara katılmıyoruz.

(XX) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen iddialar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.