Danıştay Kararı 4. Daire 2019/9785 E. 2022/8768 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/9785 E.  ,  2022/8768 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/9785
Karar No : 2022/8768

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 2014/12 döneminde 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesi kapsamında yapmış olduğu mal ve hizmet teslimlerinden ihracat istisnası kapsamında doğan 549.916,21 TL KDV iade alacağının mahsuben iade edilmesi istemiyle internet vergi dairesi üzerinden 2A dilekçesiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve mahsuben iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde, bu Kanunun 11. maddesi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceğinin ve vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin ise Maliye Bakanlığı’nca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı, bu hüküm uyarınca yürürlüğe konulan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde, mal ihracından kaynaklanan mahsuben iadenin miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranılmadan yerine getirileceğinin belirtilmiş olması karşısında, davacı şirketin mahsuben iade talebi, hakkında sahte belge düzenlediğine dair tespit bulunması nedeniyle reddedilmiş ise de, davalı idarece sunulan işlem dosyası ekinde, davacı şirketin sahte belge düzenlediğine yönelik olarak yapılmış tespit, bilgi, belge bulunmadığı da dikkate alındığında, yüklenilen katma değer vergisinin mahsuben iadesi talebiyle yapılan başvurunun; dava konusu olayda yasal koşulları oluştuğu halde reddedilmesinde yasaya ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava dilekçesi ve ekleri incelendiğinde, davalı idarenin cevabı yazısına ilişkin dava konusu … tarih ve … sayılı işlemin davacıya tebliğ edildiği tutanağın dosyada görülemediği, Vergi Dava Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, anılan belgelerin asılları ya da onaylı örneklerinin getirtilmesi, bu belgelerle davalı idarece tutulan kayıtların karşılaştırılması ve davacıya tebliğ tarihinin araştırılarak davanın yasal süresi içinde açılıp açılmadığının incelenerek bunun sonucuna göre yeniden bir hüküm tesis edilmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiş, 134. maddesinde de, vergi incelemesinden maksadın ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 30. maddesinde ise, re’sen vergi tarhıyla, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun gerçek veya gerçeğe en yakın haliyle saptanması, bu yolla vergi kayıp ve kaçağı önlenerek vergide adaletin sağlanmaya çalışılması amaçlanmış olup, tarhiyata ilişkin maddi olaylar ve deliller somut olarak ortaya konulmadan kanaate ve varsayıma dayalı vergilendirmeye olanak bulunmamaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Mal ve hizmet ihracatı” başlıklı 11. maddesi 1. fıkrasının (a) bendinde, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin, yurt dışındaki müşteriler için yapılan hizmetlerin, serbest bölgelerdeki müşteriler için yapılan fason hizmetlerin ve karşılıklı olmak şartıyla uluslararası roaming anlaşmaları çerçevesinde yurt dışındaki müşteriler için Türkiye’de verilen roaming hizmetlerinin vergiden müstesna olduğu, (c) bendinde, ihraç edilmek şartıyla imalatçılar tarafından kendilerine teslim edilen mallara ait katma değer vergisinin ihracatçılar tarafından ödenmeyeceği, mükelleflerce tahsil edilmeyen ancak ilgili dönem beyannamesinde beyan edilecek olan verginin vergi dairesince tarh ve tahakkuk ettirilerek tecil olunacağı, 12. maddesinin 1. fıkrasında da, bir teslimin ihracat sayılabilmesi için; a) Teslimin yurt dışındaki bir müşteriye veya bir serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılması veya malların yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmesi b) Teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olması ya da yetkili gümrük antreposuna konulması şartlarının yerine getirilmiş olması gerektiği hükmü yer almıştır.
Aynı Kanunun “İstisna edilmiş işlemlere indirim” başlıklı 32. maddesinde ise; “Bu Kanunun 11,13,14 ve 15. maddeleri ile 17. maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak Katma Değer Vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen Katma Değer Vergisi, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur.” hükmüne yer verilmiştir.
3065 sayılı Kanunun ilgili maddeleri ve 6111 sayılı Kanunun geçici 16. maddesi ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 120. maddelerinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiler çerçevesinde çıkarılan, 26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yayım tarihini izleyen aybaşından itibaren yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin “II. İSTİSNALAR” başlıklı bölümünün “A. İHRACAT İSTİSNASI” başlıklı alt bölümünün “1.1.4. İade” başlıklı kısmında; mal ihracatından kaynaklanan iade taleplerinde standart iade talep dilekçesi, satış faturaları listesi, gümrük beyannamesi veya listesi (serbest bölgeye yapılan ihracatta serbest bölge işlem formu, posta veya kargo yoluyla gerçekleştirilen ihracatta elektronik ticaret gümrük beyannamesi), ihracatın beyan edildiği döneme ait indirilecek KDV listesi, yüklenilen KDV listesi, iadesi talep edilen KDV hesaplama tablosu belgelerinin aranacağı, “1.2.4.1. Mahsuben İade” başlıklı kısmında ise; mükelleflerin Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satışlardan kaynaklanan mahsuben iade talepleri yukarıdaki belgelerin ibraz edilmiş olması halinde miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirileceği, “1.1.4.2. Nakden İade” başlıklı kısmında ise; mükelleflerin mal ihracından kaynaklanan ve 5.000 TL’yi aşmayan nakden iade taleplerinin vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirileceği, iade talebinin 5.000 TL’yi aşması halinde, aşan kısmın iadesinin vergi inceleme raporuna veya YMM tasdik raporuna göre yerine getirileceği, teminat verilmesi halinde, mükellefin iade talebinin yerine getirileceği ve teminatın, vergi inceleme raporu veya YMM raporu sonucuna göre çözüleceği hüküm altına alınmıştır.
Aynı Tebliğin “IV. KDV İADESİNDE ORTAK HUSUSLAR” başlıklı bölümünün “A. İADE TUTARININ HESABI VE İADEYE DAYANAK İŞLEM VE BELGELER” başlıklı alt bölümünde; “Bu Tebliğ kapsamına giren işlemler nedeniyle KDV iadesi talep edilebilecek tutar, iadeye ilişkin işlem ve belgeler, mahsuben ve nakden iade, bu bölümde yer alan açıklamalar dikkate alınarak iade hakkı doğuran her bir işlem bakımından Tebliğin ilgili bölümlerindeki düzenlemelere göre hesaplanarak yerine getirilir. Ancak, özel esaslara tabi mükelleflerin iade talepleri Tebliğin (IV/E) bölümünde belirlenen esaslara göre sonuçlandırılır.” hükmüne, anılan bölümün “E. ÖZEL ESASLAR” başlıklı alt bölümünün “1.Ortak Hükümler” başlıklı kısmının “1.3. Özel Esaslara Tabi Mükellefler” başlıklı alt kısmında; “Haklarında, düzenledikleri veya kullandıkları belgelerin gerçek duruma aykırı olduğuna ilişkin delil ve karineleri içeren rapor veya tespit bulunan aşağıdaki mükellefler iade taleplerinin yerine getirilmesi bakımından özel esaslara tabidir.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı maddenin devamında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme fiiline iştirak eden mükellefler de dâhil olmak üzere sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme ya da kullanma konusunda haklarında ‘olumsuz rapor’ veya ‘olumsuz tespit’ bulunan mükelleflerin iade taleplerinin yerine getirilmesi bakımından özel esaslara tabi olduğu belirtilmiş ve yine aynı maddenin devamında da “…’özel esaslara tabi mükellefler’ ile kendileri hakkında herhangi bir olumsuzluk bulunmasa dahi bunlardan mal ve/veya hizmet satın alanların iade taleplerinde özel esasların uygulanacağı düzenlenmiştir.
Anılan Tebliğin “IV. KDV İADESİNDE ORTAK HUSUSLAR” başlıklı bölümününün “E. ÖZEL ESASLAR” başlıklı alt bölümünün “7. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Düzenleme veya Kullanma Tespiti Bulunan Mükelleflerin İade Talepleri” başlıklı kısmının “7.2. Haklarında Sahte Belge veya Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı Belge Kullandığı Konusunda Tespit Bulunanlar” başlıklı alt kısmının “7.2.1. İade Taleplerinin Yerine Getirilmesi” başlıklı kısmında; “Haklarında sahte belge veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespiti bulunan mükelleflerin iade talepleri, kendilerine yazılı olarak verilen 15 günlük süre içerisinde belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu Tebliğin (IV/E/5) bölümündeki açıklamalara göre ispat etmeleri kaydıyla genel esaslara göre yerine getirileceği, belgenin gerçekliğini ve doğruluğunu ispat etmemekle birlikte, söz konusu belgelerde yer alan KDV tutarlarını indirim ve iade hesabından çıkaran veya bu kısma sahte belge kullanma tespitlerinde üç kat, muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma tespitlerinde iki kat teminat gösteren mükelleflerin geri kalan iade talepleri genel esaslara göre sonuçlandırılacağı, teminat gösterilmemesi veya bu alışlara isabet eden kısmın indirim ve iade talebinden çıkarılmaması durumunda ise, iade talepleri vergi inceleme raporuna göre yapılacağı
” hüküm altına alınmıştır.
Katma değer vergisi sisteminde iadelerin yapılması için mükellefler tarafından beyan edilmesi tek başına yeterli değildir. İade taleplerinin yerine getirilebilmesi, düzenlenen ve kullanılan belgelerin geçerliliğine ve gerçeği yansıtmalarına bağlıdır. Beyanın ve iadesi istenen tutarın doğruluğunun vergi idaresince saptanması halinde iadeler yapılabilmektedir. Ancak, Maliye Bakanlığına verilen genel yetki çerçevesinde; iade sisteminde, mükelleflerin taşıdığı riskler de dikkate alınarak mükellefler yararına Kanunda açıkça belirtilmeyen bazı esneklikler öngörülmüştür. Bu kapsamda; bahsi geçen genel tebliğin ilgili bölümlerinde bir kısım iade talepleriyle ilgili olarak, mahsup yoluyla iade talepleri, Maliye Bakanlığınca belirlenen sınırı aşmayan nakden iade talepleri, yeminli mali müşavir tasdik raporuna dayalı nakden iade talepleri ve kamuya ait kuruluşların iade talepleri gibi bazı durumlarda, iade isteminin, inceleme raporu ve teminat aranılmaksızın yerine getirilmesi kabul edilmiştir. Bunların dışında, mükelleflerin, belirlenen sınırı aşan ve YMM tasdik raporu ibraz edilmeyen nakden iade talepleri gibi bazı iade talepleriyle ilgili olarak da, iadenin belli şartlar dahilinde yapılabilmesi mümkün kılınmıştır. Bu türden esnekliklerden ancak bahsi geçen esneklik için getirilen özel koşullara uygunluk halinde yararlanılabileceği sonucuna varılmakta, başka bir deyişle, mükellefin iadeye ilişkin tutarı, sadece beyan etmiş olması nedeniyle, iadenin, hiçbir koşul aranmadan yapılması gerektiğinin kabulü mümkün bulunmamaktadır.
Dosyasının incelenmesinden, davacı tarafından 2014/12 dönemleri için 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesi kapsamında yapmış oldukları ihracat teslimlerinden dolayı doğan mahsup/iade alacakları istemiyle internet vergi dairesi üzerinden 2A dilekçesiyle davalı idareye başvurusu üzerine … tarih ve … sayılı işlemin tesis edildiği ve söz konusu işlemde davacı şirketin katma değer vergisi iadesi talebine yönelik olarak 2014 yılı hesaplarının KDV yönünden incelenmesi sonrasında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporunda; 2014 yılı KDV beyanlarının vergi müfettişi tarafından re’sen düzenlenmiş olduğundan 2014/12 döneminde iade edilmesi gereken bir tutarın bulunmadığı belirtilerek bu nedenle mahsuben iadesi talep edilen tutara yönelik herhangi bir işlem tesis edilemeyeceğine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile iadenin mahsuben yapılması istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davacının iade talebinin 2014 yılı hesaplarının KDV yönünden incelenmesi sonrasında 2014 yılı KDV beyanlarının vergi müfettişi tarafından re’sen düzenlenerek 2014/12 döneminde iade edilmesi gereken bir tutarın bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiğinden, davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporunun davalı idareden temin edilerek incelemesi sonucunda yeniden düzenlenen beyan tablosu üzerine 2014/12 döneminde iade edilmesi gereken bir tutarın bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Bu durumda, yukarıda belirtilen tespitler ve mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, haksız iade alınmasının önüne geçilmesi açısından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca, davalı idarenin yazısında belirtilen inceleme raporu hakkında yapılan tespitler sorularak, ara kararla düzenlenen vergi inceleme raporlarının getirtilmesi ve davacıdan da iddialarını ispat edici bilgi belgelerin temin edilmesi suretiyle maddi olay hakkında hukuki bir değerlendirme yapılıp uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.