Danıştay Kararı 4. Daire 2019/9739 E. 2023/312 K. 19.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/9739 E.  ,  2023/312 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/9739
Karar No : 2023/312

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …İnşaat Turizm Madencilik Enerji Üretim Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 2017 yılına ilişkin ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden 7.623.732,37 TL’nin iptali ve iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; 2017 takvim yılına ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden ve ödenen kurumlar vergisinin döviz cinsi mevduat hesapların değerlemesinden kaynaklan 6.623.732,37 TL’lık kısmı bakımından, dava konusu dönem sonu itibarıyla öz sermaye içerisinde görülmesi gereken davacıya ait banka hesaplarında yer alan varlıkların, değerlemeye tabi tutulmasından kaynaklanan tutarın dönem matrahına dahil edilmesinde ve bu matrah üzerinden vergi tahakkuk ettirilmesinde hukuka aykırılık; uyuşmazlık konusu 1.000.000,00 TL tutarında tahakkukun iptali ve ödenen tutarın iadesi istemine gelince, dava konusu döneme ilişkin beyannamesini süresinde verdiği görülen davacı hakkında 193 sayılı Kanun’un mükerrer 121. maddesinde öngörüldüğü üzere bu dönemden önceki dönemlere ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmediği veya ilgili dönemlere ilişkin tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmediği ya da bu dönemlere dair beyana tabi vergi türleri için ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunduğu hususlarına yönelik herhangi bir iddia ileri sürülmediği görüldüğünden ve davacı tarafından davalı idarenin …gün ve E…sayılı yazısına istinaden verilen 2015 yılına ilişkin kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi ile iadesi gereken kurumlar vergisinin azaltılması söz konusu düzenlemede yazılı şartın ihlali sayılmacağından, yasal düzenlemede öngörülen şartları taşıdığı açık olan davacının uyumlu mükelleflere sağlanan %5 tutarındaki vergi indiriminden yararlanması için ayrıca bir başvuruda bulunması gerekmemekte olup, ilgili yıl için hesaplanan kurumlar vergisinin, bu orana tekabül eden tutarın kanuni haddi aşması nedeniyle anılan madde gereği belirlenen kanuni had tutarına isabet eden 1.000.000,00 TL tutarında vergi indiriminden yararlandırılması gerektiği; şu halde, 193 sayılı Kanun’un mükerrer 121. maddesi gereği 2017 takvim yılına ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden ve ödenen kurumlar vergisinin 1.000.000,00 TL tutarındaki kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 2018/17 Seri No’lu Uygulama İç Genelgesi’ne göre mükerrer 121. madde kapsamında mahsuben iade işleminin yapılabilmesi için Gelir/Kurumlar İade Talebi Girişi (GEKSİS) ekranları ve GEKSİS Kontrol Raporunda davacının dahil olduğu adi ortaklıklara ilişkin eksiklikler tespit edildiği, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 19/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde (23.02.2017, 6824/4.md ile yeniden düzenlenen) ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere), bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’inin, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirileceği, şu kadar ki hesaplanan indirim tutarının, her hâl ve takdirde 1 milyon Türk lirasından fazla olamayacağı, indirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması durumunda kalan tutarın, yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihi izleyen bir tam yıl içinde mükellefin beyanı üzerine tahakkuk eden diğer vergilerinden mahsup edilebileceği, bu süre içinde mahsup edilemeyen tutarların red ve iade edilmeyeceği, gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarının, ticari, zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan gelir vergisi esas alınarak tespit edileceği açıklandıktan sonra söz konusu indirimden faydalanabilmek için; “1. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması (Her bir beyanname itibarıyla 10 Türk lirasına kadar yapılan eksik ödemeler bu şartın ihlali sayılmaz.), 2. (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış bir tarhiyat bulunmaması (Yapılan tarhiyatların kesinleşmiş yargı kararlarıyla veya 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun uzlaşma ya da düzeltme hükümlerine göre tamamen ortadan kaldırılmış olması durumunda bu şart ihlal edilmiş sayılmaz.), 3. İndirimin hesaplanacağı beyannamenin verildiği tarih itibarıyla vergi aslı (vergi cezaları dâhil) 1.000 Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması şarttır” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından 2017 takvim yılına ilişkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden ve mahsup suretiyle ödenen kurumlar vergisinin, 193 sayılı Kanun’un mükerrer 121. maddesi gereği vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan %5 tutarındaki vergi indiriminden yararlanması gerektiğinden bahisle ilgili yıl için hesaplanan kurumlar vergisinin, bu orana tekabül eden tutarı 1.483.146,52 TL olmakla birlikte, anılan madde gereği söz konusu indirim tutarı için belirlenen kanuni had 1.000.000,00 TL olduğundan bu tutarın tahakkuk ve tahsilatının iptal edilerek iadesine karar verilmesi istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Davalı idare tarafından ibraz edilen temyiz dilekçesinde, söz konusu indirim uyarınca gerçekleşecek mahsup işlemlerinin Seri No:2018/7 Uygulama İç Genelgesi uyarınca Gelir/Kurumlar İade Talebi Girişi (GEKSİS) ekranları ve GEKSİS Kontrol Raporunda davacının dahil olduğu adi ortaklıklara ilişkin eksiklikler tespit edilerek bunların listelendiği görülmektedir.
Adi ortaklığın amacı, ortakların sorumlulukları, sermayesi, borçları ve alacakları 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 620-645. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 620. maddesinde adi ortaklık, iki ya da daha fazla kişinin, bir sözleşmeye dayanarak, emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmesi olarak tanımlanmıştır. Adi ortaklıkların tüzel kişiliği olmadığı gibi gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olmaları da söz konusu değildir. Adi ortaklık olarak faaliyette bulunulması halinde, ortaklığa stopaj ve katma değer vergisi mükellefiyeti tesis ettirilmektedir. Adi ortaklıkların ortaya çıkan kâr veya zararı, adi ortaklığı oluşturan ortaklar tarafından hisseleri oranında kendi kazançlarına dahil edilerek vergilenmektedir.
Adi ortaklıkta malvarlığı bakımından elbirliği ile mülkiyet, borçlar bakımından ise müteselsil sorumluluk söz konusudur.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, davacı şirketin ortağı olması dolayısıyla vergisel yükümlülükleri ve borçları bakımından müteselsil sorumluluğu bulunan adi ortaklığın beyanname üzerine tahakkuk eden vergi borçlarının zamanında ödenmemiş olması nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde yer alan vergiye uyumlu mükelleflere sağlanan vergi indiriminden yararlanması mümkün bulunmadığı görüşü ile aksi yönde verilen temyiz konusu kararı onayan Dairemiz kararına katılmıyorum.