Danıştay Kararı 4. Daire 2019/9579 E. 2020/3335 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/9579 E.  ,  2020/3335 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/9579
Karar No : 2020/3335

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Temizlik Hizmetleri İşletmecilik Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen 2010/1, 2, 3 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve istinaf başvurusunda ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın aleyhe olan hüküm fıkralarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen 2010/1, 2, 3 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada Danıştay bozma kararı üzerine verilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, “İspat vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır. Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz. İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.” düzenlemesine yer verildiği, aynı Kanunun 30. maddesinde, re’sen vergi tarhının, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandığı, Kanunun 72. maddesinde, takdir komisyonunun illerde defterdarın, ilçelerde mal müdürünün veya bunların vekil olarak atayacağı memurların başkanlığı altında, ilgili vergi dairesinin yetkili iki memuru ile seçilmiş iki üyeden kurulacağı, 73. maddesinde, üyelerin, tüccarlar için ticaret odasınca, diğer sanat ve meslek erbabı için bunların mensup oldukları mesleki teşekküllerce kendi üyeleri arasından veya hariçten seçileceği, komisyon toplantılarına mükellefin sanat veya meslek bakımından bağlı veya ilgili olduğu teşekkülden, servet takdiri işlerinde ise yalnız Ticaret Odasından seçilen üyelerin iştirak edeceği, ticaret odası ve mesleki teşekkül bulunmayan yerlerde bunlar tarafından seçilecek üyelerin, yukarıdaki esaslara göre belediyeler tarafından seçileceği, 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının yetkili makamlar tarafından istenilen matrah ve servet takdirlerini yapmak konusunda görevli oldukları hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dosyaların İncelenmesi” başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasında da, Danıştay ile İdare ve Vergi Mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları, Mahkemelerin belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket adına, sahte ve muteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği tespit edilen … (… Sosyal Hizm. Org. Hizmetleri)’den olan alımları nedeniyle, takdir komisyonunca takdir edilen matrah farkları üzerinden 2010/1, 2, 3 dönemleri için vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatları yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 20. maddesi gereğince yukarıda yer verilen mükellef hakkında tanzim edilen ve sahte fatura düzenlediğine dair vergi tekniği raporu getirtilerek, öncelikle bu mükellefin düzenlediği belgelerin sahte olup olmadığının irdelenmesi, düzenlenen belgelerin sahte oldukları tespiti durumunda işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 30/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
Davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen 2010/1, 2, 3 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada Danıştay bozma kararı üzerine verilen istinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı adına sahte belge kullandığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden vergi ziyaı cezalı olarak tarhiyatların yapıldığı, bu tarhiyatların kaldırılması istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile “…katma değer vergisi matrahının tespiti açısından yapılan incelemenin eksik olduğu sonucuna varıldığından takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık görülmemiştir.” gerekçesine dayanılarak kabul kararı verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ise “…katma değer vergisi indirim reddi yetkisi bulunmayan takdir komisyonunca alınan karara istinaden davacı adına yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda, bu gerekçeyle hukuka uyarlık bulunmadığı…” gerekçesiyle reddedildiği, söz konusu istinaf kararının da; Danıştay 4. Dairesinin 07/02/2019 tarih ve E:2018/2108, K:2019/966 sayılı kararı ile “… takdir komisyonunun katma değer vergisinin indirimlerini kabul etmeyerek matrah belirleme yetkisi bulunduğu açık olup, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen gerekçeyle davanın kabulüne ilişkin temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.” gerekçesine dayanılarak bozulması üzerine temyize konu “istinaf başvurusunun reddine” yönelik olduğu görülmektedir.
Bu durumda, işin esasının incelenmesi gerekçesiyle verilen bozma kararına rağmen istinafça herhangi bir inceleme yapılmaksızın doğrudan “istinaf başvurusunun reddine” kararı verildiği anlaşılmakta olup, kararın istinaf dairesince işin esası hakkında bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.