Danıştay Kararı 4. Daire 2019/8919 E. 2023/411 K. 31.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/8919 E.  ,  2023/411 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8919
Karar No : 2023/411

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Hırdavat İnşaat Nakliyat Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2016/2,5,6,7,8,9,12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması ve 2016/12 döneminden devreden katma değer vergisinin düzeltilmesi gerektiğine dair vergi inceleme raporunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı adına fatura düzenleyen Avcılar Vergi Dairesi mükellefi … hakkında bir kısım olumsuz tespitte bulunulmuş ise de, yapılan tespitlerin mükellef tarafından davacı adına düzenlenen faturaların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğunu kanıtlamaya yeterli olmadığı anlaşıldığından davacı adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı; vergi inceleme raporunun iptali istemine gelince, söz konusu rapor hazırlık işlemi niteliğinde olduğundan, başka bir deyişle kesin ve yürütülebilir bir işlem mahiyeti taşımadığından, davanın bu kısmının incelenmeksizin reddi gerektiği; öte yandan, davalı idarece 2016/12 döneminden devreden katma değer vergisi tutarının tespitinde Mahkeme kararı doğrultusunda hareket edileceğinin tabii olduğu sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, adına düzenlenen vergi inceleme raporunun kesin ve yürütülebilir işlem niteliğinde olduğu ve iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI: Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve kararın aleyhe kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü; davacının temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, kararın, vergi inceleme raporunun iptali isteminin incelenmeksizin reddi yönündeki hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın …’den alınan faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyata ilişkin kısmına dair temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacının 2016/2, 3, 5, 6, 7, 8 dönemlerinde fatura aldığı Avcılar Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; çimento, alçı, harç, kireç, mozaik vb. inşaat malzemeleri toptan ticareti faaliyetinde bulunmak üzere 14/08/2015 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 30/04/2016 tarihinde mükellefiyetinin re’sen terkin ettirildiği, defter belge isteme yazısının tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği, 17/08/2015 tarihli işe başlama yoklamasında, mükellefin faaliyet konusunun inşaat malzemeleri toptan ve perakende satışı olduğu ve faaliyete başladığı; 22/08/2015 tarihinde ikamet adresinde yapılan yoklamada, mükellefin iş yeri adresinde reklam tabelaları atölyesi olarak faaliyetine devam ettiği; 01/08/2016 tarihli yoklamada ise mükellefin iş yeri adresinin boş ve kapalı olduğu, yapılan çevre araştırmasında mükellefin tanınmadığının belirtildiği hususlarının tespit edildiği, mükellefin katma değer vergisi beyanlarına göre 2016 yılında 3.278.291,74 TL tutarında satış yaptığı, işletme esasına göre faaliyet göstermesi sebebiyle Ba-Bs bildiriminin bulunmadığı, diğer mükelleflerce, 2016 yılında mükellefe KDV hariç 120.244,00 TL tutarında mal satıldığının bildirildiği, Ba bildirimi ile de mükelleften 18.227.238,00 TL tutarında fatura alındığının bildirildiği, mükellefin faaliyetinin 2016/4 döneminde re’sen terk ettirilmiş olmasına ve katma değer vergisi beyannamelerinin de aynı döneme kadar verilmiş olmasına rağmen Ba-Bs analiz sorgulamasında 2016/5, 6, 7, 8, 9 dönemleri itibariyle mükelleften mal/hizmet aldığını beyan eden mükelleflerin bulunduğunun görüldüğü, vadesi geçmiş ve bugün ödenmesi gereken vergi aslı borcunun 387,87 TL olduğu, hiç vergi borcu ödenmediği, muhtasar beyannamelerine göre işçi çalıştırmadığı ve mükellefin 2016/Ocak döneminden itibaren düzenlediği faturaların gerçek bir ticari faaliyete dayanmayan sahte belgeler olarak değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin bir bütün halinde değerlendirilmesinden, söz konusu mükellef tarafından yüksek tutarda ciro elde edilmesine rağmen, yoklamalarda faaliyet gösterdiğine dair herhangi bir tespit yapılamadığı, muhtasar beyannamelerine göre çalışan işçisinin bulunmadığı, mükellefiyetinin 2016/4 döneminde re’sen terk ettirilmiş ve katma değer vergisi beyannamelerinin de aynı döneme kadar verilmiş olmasına rağmen 2016/5,6,7,8 dönemlerinde de davacı adına fatura düzenlendiği, katma değer vergisi matrahları ile diğer mükelleflerin Ba bildirimleri arasında uyumsuzluklar olduğu, ödenecek vergi beyan edilmediği ve düşük tutarda bile olsa vergi ödemesi yapılmadığı hususları dikkate alındığında, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemde davacıya düzenlediği faturaların gerçek bir mal veya hizmet karşılığında düzenlenmediği sonucuna varıldığından, dava konusu cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık; temyize konu kararın buna ilişkin kısmında ise hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, vergi inceleme raporunun iptali isteminin incelenmeksizin reddi yönündeki hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının, …’den alınan faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyata ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 31/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının bu kısmına katılmıyorum.