Danıştay Kararı 4. Daire 2019/8351 E. 2022/8745 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/8351 E.  ,  2022/8745 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8351
Karar No : 2022/8745

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, adına düzenlenen vergi tekniği raporu ile tespit edilen matrah farkı nedeniyle 2008/12 döneminden devreden katma değer vergisinin 66.507.189,64 TL’den 66.307.520,19 TL’ye tenzil edilmesi işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; usul yönünden, davacının sonraki döneme devreden katma değer vergisini etkileyen dava konusu raporun kesin ve icrai niteliğinin bulunduğu ve davacının raporu idareden elden tebliğ aldığı tarih dikkate alındığında davanın süresinde açıldığı kanaatine varıldığı; husumet itirazının yerinde görülmediği; esas yönünden, olayda davacının 2008 yılı işlemleri hakkındaki gerekli araştırma ve incelemenin en geç 31/12/2013 tarihinde bitirilmesi, ödenecek verginin çıkması durumunda söz konusu verginin bu tarihe kadar tarh ve tebliği, ödenecek verginin çıkmaması durumunda ise devreden katma değer vergisinin tenziline ilişkin işlemin davacıya tebliğ edilmesi gerekirken, davacı hakkındaki incelemenin süresinde bitirilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, zamanaşımını durdurmak için mükellefin takdir komisyonuna sevk edildiği, yapılan inceleme sonucunda düzenlenen vergi tekniği raporuna istinaden davacının sonraki döneme devreden katma değer vergisinin tenzil edildiği; bu durumda, davacının, sırf yazılacak rapor için zaman kazanmak amacıyla takdir komisyonuna sevk edildiği ve bu durumun da zamanaşımını durdurmayacağı, 31/12/2013 tarihine kadar davacının takdir komisyonuna sevki için hukuken geçerli, somut bir takdire sevk sebebinin bulunmadığı, dolayısıyla vergi incelemesine konu amme borcunun zamanaşımına uğraması sebebiyle devam edilmemesi gerekirken, vergi incelemesine devam edilmesi suretiyle davacının 2008/12 döneminden devreden katma değer vergisinin tenzil edilmesi işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde, “Zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır. Zamanaşımı, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade eder.”, 114. maddesinde ise, “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.” denilmek suretiyle takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan re’sen tarhiyatlarda zamanaşımı hususunun olup olmadığının tespiti için takdir komisyonuna sevk tarihi, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi, ihbarnamenin tebliğ tarihi ve takdir komisyonunda geçen süreye (takdir komisyonuna sevk tarihi ile takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi arasındaki süre) bakılarak karar verilmelidir.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde sayılan re’sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde vergi inceleme elemanlarınca ilgili dönem matrahı re’sen tarh edilebileceği gibi takdir komisyonuna sevk edilerek de söz konusu işlem yapılabilmektedir. Kanunun 74. maddesinde ise, takdir komisyonlarının görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği, hatalı gördüğü işlemlerde ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır. Bu itibarla, takdir komisyonu takdir nedenleri ile ilgili herhangi bir belirleme yapma veya değiştirme hakkına sahip değildir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, takdir komisyonu kararına istinaden yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde, genel ilke olarak takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla, yalnızca takdire sevk tarihine bakılarak takdir komisyonuna sevkin, zamanaşımını durdurmak amacıyla yapıldığının bu çerçevede kabulüne imkan bulunmamaktadır. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu kapsamda yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve verilerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği tabiidir.
Olayda, davacının 2008 yılı işlemlerinin 23/12/2013 tarihinde incelemeye alındığı, 24/12/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 16/12/2014 tarihinde davacı hakkında vergi tekniği ve vergi inceleme raporu düzenlendiği, 24/12/2014 tarihinde takdir komisyonu kararlarının alındığı, 30/12/2014 tarihinde 24/12/2014 tarihli ihbarnamelerin ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu’nun tebliğ edildiği, 12/03/2018 tarihinde de davaya konu raporun dairede rızaen elden tebliğ edildiği görülmüştür.
Bununla birlikte, davacı tarafından, 2009/1 ila 12 dönemlerinde ödenecek katma değer vergisinin çıkmaması nedeniyle 2009/Aralık döneminden devreden vergi tutarının 29.318.718,66 TL olarak dikkate alınması ve takip eden dönemlerin buna göre düzeltilmesi gerektiğine dair … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile bu rapora istinaden devreden katma değer vergisinin düzeltilmesi yönünde tesis edilen … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle … Vergi Mahkemesi nezdinde açılan davada, Danıştay bozma kararı üzerine, anılan Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, söz konusu kararın Danıştay Dördüncü Dairesinin 14/02/2019 tarih ve E:2018/7660, K:2019/1187 sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği; belirtilen davaya konu vergi inceleme raporunda, 2009/Ocak dönemi önceki dönemden devreden katma değer vergisinin, bakılan davaya konu rapora göre 2008/12 döneminden devreden katma değer vergisinin tenzil edilmesi işlemine göre belirlendiği ve takip eden dönemlerin de buna göre düzeltildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 2008 dönemine ilişkin olarak 31/12/2013 tarihinde dolacak olan tarh zamanaşımı süresinin dolmasından önce yapılan takdire sevk işlemi ile, 213 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca işlemeye devam eden tarh zamanaşımı süresinin durmuş olduğu, davaya konu tenzil işleminin sebep olduğu uyuşmazlığın … Vergi Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında esası incelenerek karara bağlandığı dikkate alındığında, bakılan davada da işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, dava konusu amme borcunun zamanaşımına uğradığı ve davacının 2008/12 döneminden devreden katma değer vergisinin tenzil edilmesi işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle verilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinde, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması gerektiği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1/a bendinde, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış olup, aynı Kanunun 14/3-d maddesinde; idari davaya konu olacak işlemlerin kesin ve yürütülmesi gereken işlemler olması gerektiği kurala bağlanmıştır.
Dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu adına düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, yukarıda alıntısı yapılan 213 sayılı Kanun’un 378. madde hükmü uyarınca, vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi ve cezanın kesilmesi gerekmekte olup, ön (hazırlayıcı) işlem niteliğinde bulunan ve tek başına hukuksal sonuç doğurmayan vergi tekniği raporunun iptali isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.