Danıştay Kararı 4. Daire 2019/8270 E. 2023/2238 K. 24.04.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/8270 E.  ,  2023/2238 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/8270
Karar No : 2023/2238

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının hesaplarının incelenmesi neticesinde düzenlenen rapor doğrultusunda, 2013/12 döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisinin azaltılarak güncellenmesi işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkında düzenlenen raporlar ve davacının devreden KDV’sinin azaltılmasına dayanak alınan rapor birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu edilen devreden KDV’nin azaltılması işleminin; davacı tarafından satışı gerçekleştirilen gayrimenkullerle ilgili olarak, satışa konu taşınmazların eksik tutarlı fatura düzenlenerek kayıtlara intikal ettirilmemesi ve işyeri olarak satışı yapılan taşınmazların % 18 yerine % 1 KDV oranı uygulanarak işyeri teslimi yerine konut teslimi gibi gösterilerek eksik tutarlı fatura düzenlenmesinden kaynaklandığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3/B maddesinde, “vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa ait olduğu hususu göz önüne alındığında davacının eksik tutarlı fatura düzenlediği iddiasını çürütebilecek herhangi bir argümanı ortaya koyamadığı, eksik tutarlı fatura düzenlenmesi ile ilgili olarak herhangi bir itirazı olmadığı, davacının itirazının işyeri olan yerlerin konut olarak satılması noktasında olduğu, imar mevzuatında konut olarak kullanılan bir yerin işyeri olarak kullanılamayacağı, satılan konutların alıcılar tarafından kime kiraya verildiğinin bağlantısının nasıl kurulduğunun anlaşılmadığı, isteyenin istediği şekilde kiraya verebileceği yönünde itirazda bulunulduğu, ancak davacı şirket tarafından bahse konu dairelere ilişkin bağımsız bölümlerin müşterilerine satışının işyeri (ofis) olarak yapıldığı; bu husus dikkate alındığında söz konusu gayrimenkullerin yalnızca konut (mesken) olarak inşa edilmediği, müşterilerin gayrimenkulleri her zaman daire yada ofis olarak kullanabilmesinin mümkün bulunduğu; ayrıca bu gayrimenkulleri satın alan şahıs yada firmalar tarafından, Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 24. maddesinin 2. fıkrasında yer alan kat malikleri kurulunun oybirliğine ihtiyaç duyulmadan söz konusu gayrimenkullerin her zaman ofis olarak kullanılabileceği; yani söz konusu gayrimenkullerin mesken olarak kullanılmasından sonra kat malikleri kurulunun oybirliğine gerek kalmadan ofise çevrilmesi suretiyle ofis olarak kullanılabilmesinin mümkün bulunduğu; nitekim inceleme elemanı tarafından yapılan araştırmada 20 adet dairenin işyeri olarak kiralandığına yönelik kira sözleşmelerinin inceleme ekinde yer aldığı, öte yandan “ofis” olarak satışı ve teslimi yapılan bahse konu gayrimenkullerin daha sonra alıcısı tarafından mesken olarak kullanılıyor olmasının, dairelerin teslimi sırasında ‘daire ofis’ yönünden ödenecek KDV oranını etkilemeyeceği; tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, bu gayrimenkullerin her zaman daire yada ofis olarak kullanıma elverişli olması nedeniyle, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendi kapsamında yer alan ‘konut teslimleri’ kapsamında değerlendirilemeyeceği sonucuna varıldığı; bu nedenle, eksik düzenlenen faturalarda yer alan KDV’nin yeniden düzenlenmesi suretiyle davacının 2013/12 döneminden sonraki döneme devreden KDV’sinin azaltılması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, tarhiyatın eksik incelemeye dayandığı, kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
Bir gayrimenkulün konut olup olmadığı hususunun, satın alan üçüncü kişilerin bu gayrimenkulü hangi amaçla kullandığına göre değil, inşaat ruhsatı, yapı kullanım izni gibi resmi belgelerin yanı sıra satıcı tarafından bu gayrimenkullerin tanıtımı ve pazarlamasının ne şekilde yapıldığı gibi unsurlar bir arada değerlendirilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Söz konusu gayrimenkullere ait inşaat ruhsatı ve yapı kullanım izinlerinde gayrimenkullerin konut olarak belirtilmiş olduğu, davacı tarafından bu gayrimenkullerin farklı bir nitelikte (işyeri, ofis vb.) tanıtıldığı veya pazarlandığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmadığı görülmüştür.
Buna göre; davacının eksik matrah bildirimine ilişkin idarece yapılan tespitler hukuka aykırı bulunmamakla beraber, yukarıda belirtilen araştırmalar yapılmaksızın, dava konusu teslimler üzerinden, %18 oranında katma değer vergisi hesaplanması gerektiğinden bahisle yapılan işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 24/04/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.