Danıştay Kararı 4. Daire 2019/7162 E. 2023/645 K. 13.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/7162 E.  ,  2023/645 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7162
Karar No : 2023/645

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ile … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; dava konusu … sayılı ödeme emrinin dayanağı asıl borçlu şirket adına düzenlenen … sayılı ödeme emrinin 16/02/2016 tarihinde şirketin daimi çalışanı sıfatıyla …’e usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, dava konusu … sayılı ödeme emrinin dayanağı asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinden … sayılı ödeme emrinin … tarihinde, … sayılı ödeme emrinin … tarihinde, … sayılı ödeme emrinin ise 26/10/2016 tarihinde elektronik tebligat yoluyla şirkete tebliğ edildiği, anılan ödeme emirlerine karşı herhangi bir dava açılmadığı, vadesinde ödenmeyen borçların tahsili amacıyla şirket hakkında mal varlığı araştırması yapıldığı, yapılan araştırmalar sonucunda herhangi bir mal varlığına rastlanmadığı, böylece amme alacağının şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemediği ve tahsil edilemeyeceğinin anlaşıldığı, ayrıca, davacı tarafından ileri sürülen itiraz sebeplerinin 6183 sayılı Kanun’un 58. maddesinde geçen itiraz sebepleri arasında yer almadığı görüldüğünden, şirketin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ve tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği hususunun net bir şekilde ortaya konulmadığı, şirket hakkındaki mal varlığı araştırmasının dava konusu ödeme emirlerinin tebliğinden sonra yapılmasının bu hususu doğrular nitelikte olduğu, tarhiyat aşamasında tarafına yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığı, ödeme emirlerinde kanuni dayanak olarak 213 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile kapsamları ve nitelikleri farklı olan 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesine de yer verilmesinin şekil yönünden hukuka aykırı olduğu, dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idare tarafından, … sayılı ödeme emrinin 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli amme alacakları dışında kalan kısmı ile … sayılı ödeme emrine ilişkin olarak temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın buna ilişkin kısımlarının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın 2017/9 sayılı ödeme emri içeriği 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli amme alacaklarına ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasında, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği açıklanmış; 2. fıkrasında, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen ve kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan mevzuat hükmüne göre, kanuni temsilcinin şirket borçlarından dolayı sorumluluğuna gidilebilmesi için amme alacağının usulüne uygun olarak takip edilmesine rağmen şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememiş olması ve kanuni temsilcinin vergisel ödevlerini yerine getirmemesinin kusurundan kaynaklandığının ortaya konulması gerekmektedir.
Dava dosyası ve UYAP kayıtlarının birlikte incelenmesinden; davacının kanuni temsilcisi olduğu asıl borçlu şirket tarafından … sayılı ödeme emri içeriği 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli vergi ve fer’ilerinin kaldırılması istemiyle açılan davalarda, şirketin 24/11/2016 tarihli dilekçesiyle 6736 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanarak vergi borçlarını yapılandırması ve açmış olduğu davalardan vazgeçmesi üzerine, uyuşmazlıkların karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, yapılandırma başvurusu dikkate alındığında, yapılandırılarak yeniden vadelendirilen borçların, artık hukuk aleminde yeni bir hukuksal kimliğe büründüğü açık olup, asıl borçlu şirket hakkında yeniden takip yapılarak, amme alacağının şirketten tahsilinin mümkün olmaması halinde ikinci dereceden sorumlu olan davacı adına takip yapılması gerektiğinden, davacının yapılandırma ve varsa ihlal tarihinde kanuni temsilci sıfatını haiz olup olmadığı, yapılandırma sonrası şirket hakkında takip yapılıp yapılmadığı ve diğer hususlar da araştırılarak sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere Vergi Dava Dairesi kararının anılan kısmının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, … sayılı ödeme emrinin 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli amme alacakları dışında kalan kısmı ile 2017/8 sayılı ödeme emrine ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının, … sayılı ödeme emri içeriği 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli amme alacaklarına ilişkin kısmının Üye … ve Üye …’in karşı oyu ve oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 13/02/2023 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, 2017/9 sayılı ödeme emri içeriği 16/01/2016 ve 20/05/2016 vade tarihli amme alacaklarına ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen kısmının da onanması gerektiği görüşüyle, Daire kararının buna ilişkin kısmına katılmıyoruz.