Danıştay Kararı 4. Daire 2019/5680 E. 2023/441 K. 01.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/5680 E.  ,  2023/441 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5680
Karar No : 2023/441

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat ve Tesisat Anonim Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2015 yılından devreden kurum zararının 15.885,981,45 TL olarak tespit edildiğinden bahisle davacı şirketten 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesini düzeltmesinin istenilmesine dair … gün ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirket, taraflar arasında dava safhasında bulunduğuna dair bir uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılan BOTAŞ A.Ş.’nden olan alacağı için karşılık ayrıldığı, bu hususun davalı idare tarafından eleştirildiği, ancak kamu kurumundan olması hasebiyle alacağın her halükarda teminatlı olduğundan bahisle ayrılan şüpheli alacak karşılığı kabul edilmemişse de, 213 sayılı Kanunun 323. maddesinde yazılı teminatın bu manada bir teminat olmadığı, aynı zamanda dava konusu olayda 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde sayılan bir teminatın da söz konusu olmadığı görüldüğünden söz konusu alacak için karşılık ayrılmasına yasal bir engel bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davalı idare tarafından yapılan iş ve işlemlerin yerinde olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla, dava veya icra safhasında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacakları belirtilmiş; maddenin devamında yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği, bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterileceği, teminatlı alacaklarda bu karşılığın teminattan geri kalan miktara inhisar edeceği, şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kâr-zarar hesabına intikal ettirileceği düzenlenmiştir.
Söz konusu düzenlemeden; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idâme ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 1) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar; 2) Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılacağı anlaşılmaktadır. Vergi sistemimizde şüpheli alacak ve şüpheli alacak karşılığı müesseselerinin sistemde bulunmasının nedeni ticari kazançta tahakkuk esasının geçerli olmasıdır. Zira, ticari kazanç açısından bir gelirin tahakkuk etmesi, elde etme için yeterlidir. Ancak tahsil imkanı şüpheli hale gelen bir gelir veya hasılat unsuru tahsil edilemediği zaman ekonomik ve hukuki tasarruftan söz edilemez. İşte tahakkuk edip hasılat yazıldığı halde ilgili şartlar tamamlanmış olmak kaydıyla, tahsil edilemeyen alacaklar karşılık ayrılmak suretiyle gider yazılmakta ve ekonomik ve hukuki tasarrufa konu olmayan gelirin vergi yükü nötr hale getirilmektedir. Bu nedenle de 213 sayılı VUK uyarınca karşılık ayrılacak olan alacaklarını nitelik itibariyle teminatlı alacak olması ve işletmenin kalıcı ve kat’i alacağı olması gerektiği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden Mahkemece her ne kadar taraflar arasında dava safhasında olunduğuna dair bir uyuşmazlık olmadığı belirtilerek, söz konusu alacak için karşılık ayrılmasına yasal bir engel bulunmadığı sonucuna varılmışsa da söz konusu karşılığın ayrılabilmesi için alacağın kat’i olması gerektiği bir diğer deyişle alacağın tahakkuk etmesine rağmen tahsil edilemiyor olması gereği dikkate alındığında; taraflar arasındaki davanın, yapılan mal teslimi ve hizmet ifasına rağmen bedelin alınmamasından kaynaklı bir alacak davası olup olmadığı kısaca mahiyeti yönünden araştırılarak karar verilmesi gerektiğinden, davanın kabulüne dair karara karşı yapılan istinaf istemini reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 01/02/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.