Danıştay Kararı 4. Daire 2019/5670 E. 2022/8749 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/5670 E.  ,  2022/8749 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5670
Karar No : 2022/8749

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle takdir komisyonu kararına istinaden tarh edilen 2012 yılı vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı adına tanzim edilen vergi tekniği raporunun davacının sahte fatura düzenleyicisi olduğunu ortaya koyabilecek nitelikte yeterli ve somut tespitler içermediği anlaşıldığından, söz konusu rapor esas alınarak takdir komisyonu kararına istinaden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3. maddesinin (B) bendinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu öngürülmüş, 30. maddesinin 1. fıkrasında, re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra, aynı maddenin 6. bendinde, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hali re’sen tarh nedeni olarak belirtilmiş, 134. maddesinin 1. fıkrasında ise, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmıştır.
Davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; değerli metallerden takı ve mücevherlerin imalatı işiyle iştigal etmek üzere 22/02/2012 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/12/2012 tarihinde mükellefiyetini terk ettiği, 07/03/2012 tarihli açılış yoklamasında işyerinin 22 m2 olduğu, iş yerinde 1 çalışanın bulunduğu, demirbaş olarak büro malzemelerinin olduğu, 1 adet freeze motoru, 1 adet cila motoru, 1 çalışma tezgahı olduğu hususlarının tespit edildiği; 23/07/2012 tarihli yoklamada, söz konusu adresin kapısının kilitli olduğu, çevre soruşturmasında ödevlinin iş yerine yaklaşık bir aydır uğramadığı bilgisine ulaşıldığı; mükellefin 2012 yılı vergi beyannamelerinin verildiği, ancak tahakkuk eden vergi borçlarının ödenmediği, muhtasar beyannamelerinde ortalama 5 işçi çalıştırdığının beyan edildiği, defter belge isteme yazısının mükellefe ulaşılamaması nedeniyle tebliğ edilemediği, işletme hesabı esasına göre defter tutması nedeniyle mükellefin Ba ve Bs bildirim zorunluluğunun bulunmadığı, diğer mükelleflerin Ba-Bs bildirimlerinde de mükellefe mal satıldığına veya mükelleften mal alındığına ilişkin herhangi bir beyanda bulunulmadığının görüldüğü, mükellefin 2012/5 ila 9 döneminde … adına katma değer vergisi hariç 7.213.806,15 TL tutarında 14 ayar altın işçiliği muhteviyatlı fatura düzenlediği, … hakkında ticari faaliyetinin gerçek olmadığı, sahte fatura ticareti yaptığı yönünde düzenlenmiş vergi tekniği raporu bulunduğu, bu kişiye düzenlenen fatularda yer alan işçilik fiyatlarının piyasa fiyatlarından çok yüksek olduğu, mükellefin en son düzenlediği faturanın 26/06/2012 tarihli olduğu, mükellefin 2012 yılı gelir vergisi beyannamesinde beyan ettiği gayrisafi hasılatın 12.279.406,17 TL tutarında olduğu, dönem içinde satın aldığını bildirdiği emtianın ise 12.268.291,79 TL tutarında olduğu, 9.625,98 TL kar beyan ettiği, mükellefin banka hesabına ilgili yılda havale gelen tutarın sadece 2.800,00 TL olduğu, 2012/3 ila 9 döneminde 11.718.687,20 TL tutarında katma değer vergisi matrahı beyan ettiği, mükellefin 22/02/2012 tarihinden itibaren komisyon karşılığı sahte fatura ticareti yaptığı sonucuna varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, söz konusu mükellefin çok kısa süre faaliyet göstermesine rağmen yüksek tutarlı katma değer vergisi matrahları beyan ettiği, yapılan yoklamalarda anılan hasılatları yapabilecek fiziki kapasiteye, emtiaya ve ticari organizasyona sahip olmadığının tespit edildiği, diğer mükelleflerin Ba-Bs bildirimleri incelendiğinde, bu mükelleften mal alındığına ya da mükellefe mal satıldığına dair herhangi bir bildirimde bulunulmadığının görüldüğü, mükellefin yüksek tutarlı fatura düzenlediği kişi hakkında sahte fatura düzenlediği yönünde rapor tanzim edildiği, elde edilen yüksek cirolara rağmen tahakkuk eden vergilerinin ödenmediği hususları göz önünde bulundurulduğunda, mükellefin uyuşmazlık konusu dönemde düzenlediği faturaların sahte belge niteliğinde olduğu ve olayda re’sen tarh sebebinin oluştuğu sonucuna varıldığından, aksi yönde verilen mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, takdir komisyonunca mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporuna dayanılarak matrah takdir edildiği anlaşıldığından, matrahın bulunuş biçimi bakımından bir değerlendirme yapılarak hangi tutarların ve oranların esas alındığının araştırılması suretiyle yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.