Danıştay Kararı 4. Daire 2019/5668 E. 2023/353 K. 30.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/5668 E.  ,  2023/353 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5668
Karar No : 2023/353

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Tekstil Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının 2012/1,2,3 ve 6 dönemlerine ilişkin katma değer vergisi iade alacaklarının aynı dönem vergi borçlarına mahsubu sırasında gecikme zammı hesaplanmaması gerektiğinden bahisle yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının vergi alacağı ile borcunun aynı döneme ait olduğu, standart iade talep dilekçesinin geç gönderilmesi belge eksikliği kabul edilerek davacının vergi borcuna gecikme zammı hesap edildiği halde aynı döneme ait vergi iade alacağına faiz hesap edilmediğinden yapılan mahsup işlemi hakkaniyete ve eşitlik ilkesine aykırı olduğundan dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı tarafından, hukuka aykırı olarak verilen kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun olay tarihinde yürürlükte bulunan 29/2. maddesinde, “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tâbi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 inci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup (…) (3) teslim ve hizmetin gerçekleştirildiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin % 51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. (Ek cümle: 18/1/2017-6770/16 md.) Ancak mahsuben iade edilmeyen vergi, Maliye Bakanlığınca belirlenen sektörler, mal ve hizmet grupları ve dönemler itibarıyla yılı içinde nakden iade edilebilir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi izleyen yıl içinde talep edilmesi şartıyla nakden veya mükellefin yukarıda sayılan borçlarına mahsuben iade edilir. Maliye Bakanlığı, bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 51.maddesinde, “Amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 4 oranında gecikme zammı tatbik olunur. Ay kesirlerine isabet eden gecikme zammı günlük olarak hesap edilir. Gecikme zammı birmilyon liradan az olamaz. Gecikme zammı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’na göre uygulanan vergi ziyaı cezalarında bu madde uyarınca belirlenen oranda, mahkemeler tarafından verilen ve ceza mahiyetinde olan amme alacaklarında ise bu oranın yarısı ölçüsünde uygulanır. Bunların dışındaki ceza mahiyetinde olan amme alacaklarına gecikme zammı tatbik edilmez. Cumhurbaşkanı, gecikme zammı oranlarını aylar itibarıyla topluca veya her ay için ayrı ayrı, yüzde onuna kadar indirmeye, gecikme zammı oranı ile gecikme zammı asgari tutarını iki katına kadar artırmaya, ayrıca gecikme zammı oranını aylar itibarıyla farklı olarak belirlemeye ve gecikme zammını bileşik faiz usulüyle aylık, üç aylık, altı aylık veya yıllık olarak hesaplatmaya yetkilidir.”, 52. maddesinde, “Gecikme zammının tatbik müddeti, amme alacağının tecilinde tecilin yapıldığı, iflas halinde iflasın açıldığı, aciz halinde bu durumun sabit olduğu güne kadar olan müddettir. Gecikme zammının önceden borçluya bildirilmesi gerekmez. Aslın ödenmiş olması gecikme zammının takip ve tahsiline mani değildir.” hükmü yer almıştır.
Yukarıda yer verilen 3065 sayılı Kanunun 29/2. maddesi ve 32. maddesinde yapılan düzenleme ile, kanun koyucu tarafından Maliye Bakanlığı’na verilen düzenleme yapma yetkisinin (usul ve esaslar açısından) ilke olarak ilgili Kanunun temeline dayanarak ve Kanunun öngördüğü bir düzenleyici işlemle kullanılması zorunlu hale getirilmiştir. Kaldı ki, bu türden genel bir yetkinin özel durumlarda kullanılması da beklenemeyeceğinden, söz konusu yetkinin genel tebliğ düzeyinde bir düzenleyici işlemle kullanılmasını gerektirmiştir.
Gecikme zammı, ödeme tarihleri kendi kanunlarında veya 6183 sayılı Kanunun 37. maddesi uyarınca ödeme günü belirtilerek yapılan tebligat tarihinden itibaren başlayan ancak, ödenmesi gereken tarihte ödenmeyen amme alacağına, ödenmeyen süre dikkate alınarak Yasama veya Yürütme organlarınca belirlenen oran uygulanmasıyla, vergi borcunun vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan miktardır.
Gecikme zammı devlete ait alacağın vadesinde ödenmemesi sebebiyle oluşacak gelir kaybı ile enflasyondan dolayı oluşan reel azalmanın karşılığı olmaktadır. Mahsup bir ödeme şekli olduğundan kamu alacağı, mahsup istemine konu iade hakkı doğuran işlemlerin tekemmülü ile ödenmiş sayılacağından, sadece ödenmiş sayıldığı tarihten sonraki süre için gecikme zammı hesaplanmayacaktır.
3065 sayılı Kanunun 29/2. maddesi ve 32. maddesi ile kanun koyucunun, mükelleflerin indirilecek katma değer vergisinden kaynaklanan vergi alacaklarının hangi borçlarına mahsuben ödenebileceği, mahsuben iade edilemeyen verginin nasıl nakden iade edileceğinin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olduğu düzenlenmiştir.
Davacı tarafından 2012 yılına ait katma değer vergisi iade alacağının aynı döneme ait vergi borçlarına mahsuben iadesi talebiyle 19/10/2017 tarihli standart iade talep dilekçesinin verildiği olayda, dilekçenin verildiği tarih itibarıyla mahsup işleminin gerçekleştirildiği, vadesinde ödenmemesi nedeniyle katma değer vergisine 2012 yılı muhtelif vade tarihlerinden mahsup tarihi olan 19/10/2017 tarihine kadar gecikme zammı hesaplandığı anlaşılmış olup; mahsup işlemiyle vergi alacağı ödenmiş sayılacağından vadesinde ödenmediği sabit olan kamu alacağına vade tarihinden mahsup tarihine kadar gecikme zammı hesaplanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından temyize konu kararda isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 30/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.