Danıştay Kararı 4. Daire 2019/5027 E. 2023/1812 K. 30.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/5027 E.  ,  2023/1812 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5027
Karar No : 2023/1812

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … İnşaat Elekt. Metal Nak. Tic. Ltd. Şti.’ne ait vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı sıfatı ile düzenlenen … tarih ve … , …, …., …., … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Bakırköy 29. Noterliği’nin … tarih ve … ve … sayılı hisse devir sözleşmeleri ile davacının hisselerinin tamamını devrettiği, şirketin 2008 yılının ilk beşinci ayı dahil kesinleşen ve şirketten tahsil olanağı kalmayan 06/06/2008 tarihinden önceki dönemlere ait muhtelif vergi borçlarından dolayı davacı adına düzenlenen dava konusu … sayıl ödeme emrinde yer alan 2008/1,3,4,5 dönemi vergi ziyaı cezası, katma değer vergisi, gecikme faizi, 2008/1-12 dönemi özel usulsüzlük cezası borçlarından davacının sorumlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu … sayılı ödeme emrinin 2012/3 dönemi damga vergileri, katma değer vergisi, … sayılı ödeme emrinin 2012/4-6 dönemi özel usulsüzlük cezası içerikli amme alacaklarına ilişkin kısımlarına gelince; 24/04/2012 tarih ve 8054 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre … tarih ve … , … sayılı Bakırköy … Noterliğinin hisse devir sözleşmesi ile hisselerini devrettiği anlaşılan davacının hisse devir sözleşmesi tarihi itibariyle söz konusu borçlardan sorumlu tutulamayacağından ödeme emirlerinin bu kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu … sayılı ödeme emri ile … sayılı ödeme emrinin 2012/3 dönemi damga vergileri ile katma değer vergisi ve 2011/10-12 dönemleri damga vergileri, 2012/2 katma değer vergisi, 2012/2 damga vergisi dışında kalan diğer tüm dönemlere ait vergilerinin, … sayılı ödeme emrinin 2012/4-6 dönemi özel usulsüzlük cezası ile 2008/1,3,4,5 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi haricinde kalan diğer tüm dönemlere ait vergi borçları ile … ve … sayılı ödeme emrine ilişkin kısımlarına gelince; şirket müdürünün ikamet adresinde, şirket müdürü dışındaki ikamette bulunan kimselere yapılan tebliğ ancak asıl borçlu tüzel kişiliğin adresinde tebliğin neden yapılamadığının ortaya konulmasına bağlı olduğundan, dava konusu olayda bu durumu ortaya koyan herhangi bir tespitin bulunmadığının anlaşılmış olması karşısında usulsüz tebliğ nedeniyle amme alacağının kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden dava konusu ödeme emrinin söz konusu kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu … sayılı ödeme emrinin 2011/10-12 dönemi damga vergileri, 2012/2 katma değer vergisi, 2012/2 damga vergisi içerikli vergi borçlarına ilişkin kısmına gelince; davacı ortağın payı dikkate alınmak suretiyle istenilen vergi borcu tutarının (5,83-TL, 10,29-TL, 128,97-TL 11,34-TL) haciz konulan asıl borçlu şirketin aracının değerinin altında kalmış olduğunun ve aracın satışı ile bu borcun karşılanacak olduğunun anlaşılmış olması karşısında, kesinleşmeyen alacağın davacıdan tahsili mümkün olmayacağı, dolayısıyla dava konusu ödeme emrinin bu kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, temyiz konusu kararın dava konusu ödeme emirlerinden … tarih ve … sayılı ödeme emrinde yer alan 2008/1,3,4,5 dönemi vergi ziyaı cezası, katma değer vergisi, gecikme faizi, 2008/1-12 dönemi özel usulsüzlük cezası dışında kalan borçlara ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Kararın … tarih ve … sayılı ödeme emrinde yer alan 2008/1,3,4,5 dönemi vergi ziyaı cezası, katma değer vergisi, gecikme faizi, 2008/1-12 dönemi özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmına ilişkin temyiz istemi yönünden;
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un -29/07/1998 tarihli ve 23417 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik- 35. maddesinde yer alan “Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar” hükmü, 06/06/2008 tarihli ve 26898 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3. maddesi ile değiştirilerek mezkûr maddeye, “limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları” ibareleri ve “Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. ‘Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.” fıkraları eklenmiştir.
Yine 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde, “Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları hakkında da uygulanır” hükmü ile, belirtilen değişiklikler ve getirilen yeni hükümlerin, yürürlük tarihinden sonra doğacak amme alacakları için uygulanacağı gibi kanunun yürürlülük tarihinden önce doğmuş olup, halen ödenmemiş amme alacakları için de uygulanacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Ancak 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 28/04/2011 tarih ve E.2009/39, K.2011/68 sayılı kararı ile 5766 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararına göre, 5766 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunda yapılan ve vergi borcundan sorumlu tutulan şahıslar hakkında önceden varolmayan bir takım yeni sorumluluk yolları ve yeni sorumluluk kriterleri getiren değişikliklerin, henüz tahsil edilmeyen amme alacakları için de geriye yürütülerek söz konusu alacakların tahsiline ilişkin olarak yapılacak işlemlere uygulanması hukuka aykırılık oluşturacaktır. Bu durumda, uyuşmazlığın, davacının sorumlu tutulduğu kamu alacağının ait olduğu yıllarda yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun’un -29/07/1998 yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değişik- 35. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları ifade edilmiştir.
Bu düzenlemenin değerlendirilmesinden, şirket ortaklığı sona ermiş olsa da, ödeme emri ile takip edilen kamu alacaklarının doğduğu dönemde şirket ortağı olan kişilerin bu borcun ödenmemesinden sadece ortak olduğu dönemlerle ve hissesi oranıyla sınırlı olarak sorumlu olacağı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, bir önceki aşama olan asıl borçlu şirketin borçlarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edilerek kesinleştirilip kesinleştirilmediği dikkate alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekeceğinden, Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, diğer kısımlarının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının … tarih ve … sayılı ödeme emrinde yer alan 2008/1,3,4,5 dönemi vergi ziyaı cezası, katma değer vergisi, gecikme faizi, 2008/1-12 dönemi özel usulsüzlük cezasına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 30/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının gerekçesini değiştirecek nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.