Danıştay Kararı 4. Daire 2019/4063 E. 2022/8584 K. 20.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/4063 E.  ,  2022/8584 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4063
Karar No : 2022/8584

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Gıda Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, 2010 yılına ilişkin indirimli orana tabi işlemleri dolayısıyla 2011/11 dönemi için talep edilen 3.711.642,00 TL iade alacağının, hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile 2.902.472,92 TL’sinin kabul, kalanının reddedilmesi işleminin; 2011/11 döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisi tutarının düzeltilmesi işleminin; röyalti yansıtma bedeli içerikli faturalara indirim ve yüklenim listesinde yer verilmemesi hususunun katma değer vergisi iade talebinde dikkate alınmasına ilişkin işlemin ve … tarih ve … sayılı devreden katma değer vergisi konulu işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile davacı tarafından 2010 yılında yüklendiği ve indirimle gideremediği 3.711.642,00 TL KDV iade talebi ile ilgili olarak iade edilmesi gereken KDV’nin 2.902.472,92 TL olarak tespit edilerek kalan kısmının reededilmesi, 2011/11 döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisinin 15.128.149,29 TL olarak dikkate alınması ve izleyen dönem beyanlarının buna göre düzeltilmesi gerektiği, … Gıda Sanayi A.Ş. tarafından mükellef kuruma düzenlenen röyalti yansıtma bedeli içerikli faturalara indirim ve yüklenim listelerinde yer verilmemesi hususunun ilgili vergi dairesi müdürlüğü tarafından mükellef kurumun gelecek dönemlere ilişkin indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iade taleplerinde de dikkate alınması gerektiği ve Boğaziçi Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 2017/04 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesinin verilmesi sırasında önceki dönemden devreden katma değer vergisi tutarının 9.515.440,87 TL olarak dikkate alınması gerektiği yönündeki … tarih ve … sayılı işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Vergi Mahkemesi kararının gerekçesiz olduğu, dava konusu vergi incelmesinin süresinde yapılmadığı, zamanaşımına uğradığı, raporda iddia edildiğinin aksine yurt dışı hizmet faturalarına ilişkin giderlere 2010 yılında katlanılmış olduğu, eleştiri konusu yapılan röyalti faturalarına ilişkin … TR ile aralarında sözleşme olduğu ve bu sözleşme uyarınca, çeşitli giderlerin kendilerine faturalandırıldığı, “…” markasının Türkiye’deki kullanım hakkının … TR’ye ait olduğu ve adın kullanılması karşılığı olan röyalti bedellerinin kendilerine fatura edildiği, yurt dışından %8 KDV ödeyerek ithal ettiği kahvaltılık gevrek ürünlerini %8 oranında KDV uygulamak suretiyle sattığı, bu ürünleri satarken satın aldığı hizmet faturaların %18 KDV’li olarak düzenlendiği, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : T.C. Anayasası’nın 141/3 maddesinde de hüküm altına alındığı üzere, mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekmektedir. Vergi Mahkemesi kararında ise uyuşmazlık konusu Vergi İnceleme Raporu’nda yer alan tespitlerin haklı bulunduğu belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, dosyadaki somut verilerin ve bunun karşısında davacının iddialarının hukuki değerlendirilmesi yapılmadığından kararın gerekçesiz olarak yazılmış olduğu anlaşılmakla, Vergi Mahkemesinin işbu kararına ilişkin istinaf istemini reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
4.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
T.C. Anayasa’sının “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” hükmü ile mahkeme kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekliliği anayasal olarak düzenlenmiş olmaktadır.
Buna göre anayasal teminat altındaki gerekçeli karar hakkının, Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı bakımından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi kararları ile oluşturulan genel ilkelere bakıldığında, “adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerektiği” (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75); gerekçeli karar hakkının, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olduğu (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34); Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamayacağı, ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğunun gerekçeli karardan anlaşılması gerektiği (Salih Savran, B. No: 2018/12600, 28/1/2021, § 33) ilkelerine yer verildiği görülmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 24. maddesinin (e) bendinde de, kararlarda; “…e) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm:tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı,…” nın belirtilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Mahkeme kararının gerekçeli olması, gerek kanun yoluna başvurmak gerekse hakkaniyete uygun bir görüntü sunmak açısından davanın taraflarının menfaatini ilgilendirdiği gibi, demokratik bir toplumda kamunun menfaatini de ilgilendirmekte, mahkemelere olan güveni pekiştirmektedir.
Gerekçeli karar ilkesi, özellikle kanun yollarının açık olduğu durumlarda, hakkaniyete uygun yargılanma kavramının önemli bir unsurudur. Mahkemenin kararlarını gerekçeli verme yükümlülüğü, hakkaniyete uygun yargılama ilkesi çerçevesinde olmalıdır. Gerekçenin öğrenilememesi, gerekçede tarafların savlarına cevap verilmemesi ve yetersiz, yasaya dayanmayan gerekçe kurulması hakkaniyetle ve adaletin sağlıklı tesis edilmesi ile bağdaşmaz.
Buna göre; Vergi Mahkemesi kararına ilişkin istinaf istemini reddeden Vergi Dava Dairesince, ”re’sen araştırma ilkesi” çerçevesinde, uyuşmazlığın tüm yönleriyle aydınlatılması ve kararın “neden, niçin, nasıl” sorularına karşılık verecek nitelikte olması, adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının gereği olduğundan, temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.