Danıştay Kararı 4. Daire 2019/3289 E. 2023/795 K. 16.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/3289 E.  ,  2023/795 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3289
Karar No : 2023/795

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat Yapı Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11/1-a maddesi uyarınca ihracat teslimleri nedeniyle indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin, haksız olarak iade alındığından bahisle davacı şirket adına 2014/10 dönemine ilişkin re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 213 sayılı Kanun’un 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; ihtilaflı dönemde davacının yüklenim listesinde yer alan ve eleştiri getirilen faturalarda adı geçen … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkındaki tespitlerden, davacı adına düzenlenen faturaların sahte olarak değerlendirilemeyeceğinden yapılan tarhiyatta ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Dava konusu edilen işlemin usul ve hukuka uygun olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının ihracat istisnası nedeniyle indirim yoluyla gideremediği 2014/10 dönemine ilişkin katma değer vergisini … tarih ve … sayılı Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne hitaben internet başvuru dilekçesi üzerine vadesi geçmiş borçlarına mahsuben iadesi yapıldığı, davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi İnceleme Raporu ile 2014/10 dönemindeki yüklenim listesinde yer alan … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu ile anılan firmanın düzenlendiği tüm faturaların sahte belge mahiyetinde olduğunun kabul edildiği, anılan firma tarafından davacı adına düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmadığı hususlarının tespit edildiğinden bahisle davacının katma değer vergisi iadesi talebinin reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacıya ihtilaflı dönemde fatura düzenleyen Kocamustafapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; inşaat malzemeleri alım ve satımı alanında faaliyet göstermek üzere mükellefiyet tesis ettirmişken, mükellefiyetinin 18/05/2016 tarihinde re’sen terkin edildiği, 29/07/2010 tarihli yoklamada, iş yerini takriben 3 ay önce terk ettiği, bu adreste 25/07/2010 tarihinde başka bir mükellefin diş muayenehanesi açtığı, 07/10/2010 tarihinde yapılan yoklamada, iş yerinin 90m2 bir oda ve 16m2 bir ofisten oluştuğu, aynı adreste … Tekstil İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi unvanlı mükellefin de faaliyet gösterdiği, her iki şirketin ortaklarının aynı kişiler olduğu, iş yerinde işçi bulunmadığı, 6 sigortalı işçinin dışarıda çalışmakta olduğu, muhtelif ofis eşyalarının bulunduğu, 20/04/2012 tarihli yoklamada, faaliyetine devam ettiği, konut yapımı ve satımı işi ile iştigal ettiği, şube ve deposunun bulunmadığı, 15 sigortalı çalışanının bulunduğunun ifade edildiği, iş yerinin 80m2 büyüklüğünde olduğu, muhtelif ofis eşyalarının bulunduğu, 25/03/2013 tarihli yoklamada, faaliyetinde devam ettiği, inşaat taahhüt işleri yanında inşaat malzemeleri alım satımı ile iştigal ettiği, Çerkezköy/Tekirdağ’da şubesinin bulunduğu, 11 sigortalı çalışanın olduğu, iş yerinin 80m2 büyüklüğünde olduğu, 04/10/2013 tarihli yoklamada, mükellefin aynı adreste 5 yıldır faaliyette olduğu, muhtelif ofis malzemelerinin bulunduğu, motorlu nakil vasıtasının, şubesinin veya deposunun bulunmadığı, 8 sigortalı çalışanının bulunduğu, 15/02/2016 tarihli yoklamada, iş yeri adresinin kilitli olduğu, adreste tanınmadığı, muhtasar beyannamelerinde her dönemde sigortalı çalışanları olduğunu beyan ettiği, 743.353,70 TL vergi borcu bulunduğu, kısmen dahi ödeme yapmadığı, 2014 yılında bir adet gayrimenkul edindiği, aynı yıl içinde gayrimenkulünü uhdesinden çıkardığı, bankalar nezdinde yapılan incelemede işçilerine ücret ödediğine dair bir bilgiye rastlanılmadığı, mükellef kurum ve kanuni temsilcisi …’ın banka hesaplarının incelenmesinde, 2012, 2013 ve 2014 yıllarında bankalar aracılığıyla çek ve senet karşılığı yapılan bir ödemeye rastlanılmadığı, 2012 hesap döneminde katma değer vergisi matrahı 2.744.393,76 TL iken, Bs formları ile 30 belge karşılığı 2.669.160,00 TL tutarında satış bildirdiği, karşılık Ba formları ile mükelleften 23 belge karşılığı 671.660,00 TL tutarında alım yapıldığının bildirildiği, Ba formları ile 1 belge karşılığı 24.823,00 TL tutarında alım bildirmişken, karşılık Bs formları ile mükellefe 1 belge karşılığı 24.823,00 TL tutarında satış bildirildiği, 2013 hesap döneminde katma değer vergisi matrahı 3.863.207,55 TL iken, Bs formları ile 90 belge karşılığı 2.978.977,00 TL tutarında satış bildirdiği, karşılık Ba formları ile mükelleften 91 belge karşılığı 3.758.327,00 TL tutarında alım yapıldığının bildirildiği, Ba formları ile 21 belge karşılığı 2.380776,00 TL tutarında alım bildirmişken, karşılık Bs formları ile mükellefe 3 belge karşılığı 64.747,00 TL tutarında satış bildirildiği, 2014 hesap döneminde katma değer vergisi matrahı 2.015.180,76 TL iken, Bs formları ile 30 belge karşılığı 2.015.179,00 TL tutarında satış bildirdiği, karşılık Ba formları ile mükelleften 30 belge karşılığı 2.015.179,00 TL tutarında alım yapıldığının bildirildiği, Ba formları ile 13 belge karşılığı 1.912.371,00 TL tutarında alım bildirmişken, karşılık Bs formları ile mükellefe 10 belge karşılığı 1.756.412 TL tutarında satış bildirildiği tespitlerine yer verilmiştir.
Bu durumda, düzenlediği faturalarda belirtilen hacimde ticaret yapacak sermaye, işyeri, makine ve ekipman vb. gibi bir organizasyona sahip olmaması, şirketin ve kanuni temsilcisinin banka hesapları üzerinde yapılan inceleme sonucunda fatura aldığı ve verdiği şirketler adına bankalar aracılığıyla yapılmış herhangi bir ödemeye ve tahsilata rastlanmaması, Ba-Bs bildirimlerinde tutarsızlıkların bulunması, şirketin 10’dan fazla işçi çalıştırdığı muhtasar beyanname ile bildirilmesine rağmen, davacı şirketin bankalar aracılığıyla yapmış olduğu işçi ücret ödemelerinin bulunmaması, şirketin aktifinde kayıtlı herhangi bir aracının olmamasına rağmen, satın aldığı ve sattığı malların nakliyesi ile ilgili nakliye faturasının bulunmaması ve vergi tekniği raporundaki diğer tespitler karşısında anılan mükellefin gerçek ticari muamele gerçekleştirmeyip münhasıran sahte fatura ticareti ile iştigal ettiğinin kabulü gerektiği sonucuna varılmış olup, anılan mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek ticari muameleye dayanmayıp sahte oldukları anlaşılmış olduğundan aksi yöndeki Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan verilecek kararda 213 sayılı Kanun’un 353/1 maddesi gereğince kesilen özel usulsüzlük cezasına ilişkin olarak da yeniden bir karar verileceği de tabiidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 16/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.