Danıştay Kararı 4. Daire 2019/319 E. 2023/1725 K. 28.03.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/319 E.  ,  2023/1725 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/319
Karar No : 2023/1725

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Müh. Müşavirlik İnş. Tur. Oto. Nak. Elektr. Mobilya Metal San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve …, …, …, … ve … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı adına düzenlenen ödeme emirleri içeriği vergi borçlarının davacının şirketteki ortaklığının devam ettiği 2004 ila 2011 yıllarına ilişkin olsa da, borcun nitelik değiştirerek, asıl borçlu şirketin temsilcisi … tarafından … tarih ve … numaralı dilekçesiyle 11/09/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Yasa uyarınca yapılandırma sonucu taksitlendirilip ödenmeyen borca dönüştüğü anlaşıldığından, 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılandırılan vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu … Müh. Müş. İnş. Tur. Otom. Nak. Elekt. Mob. Met. San. ve Tic. Ltd. Şti’nden tahsili gerektiği, asıl borçlu şirket adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun malvarlığı araştırması yapılıp malvarlığına rastlanılamaması durumunda taksitlendirme tarihindeki şirket kanuni temsilcisi adına takip yapılması gerekirken bu işlemler yapılmadan davacı adına şirket ortağı sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği görüldüğünden ayrıca vergi borcunun asıl amme borçlusu şirketten tahsilinin olanaksız hale geldiği belirtilerek, usulüne uygun olarak kanuni temsilciden aranması ve kanuni temsilciden tahsilinin olanaksız hale geldiğinin anlaşılması halinde şirket ortağından hissesi oranında aranılması gerekirken bu yol izlenmeden davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; 06/02/2015 tarih ve 8753 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan ilanla ticaret sicilinden kaydının silinmesi sebebiyle tüzel kişiliği ortadan kalkan asıl borçlu şirketin 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılandırma başvurusunun bulunduğu, dava konusu ödeme emirleri içeriği vergi borçlarının, davacının ortak olduğu döneme ilişkin olduğu görülse de, borcun nitelik değiştirerek, 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılandırma sonucu taksitlendirilip ödenmeyen borca dönüştüğü ve bu Kanun uyarınca vergi borçlarının yapılandırılmasından önce 30/03/2011 tarihinde hisselerini devrederek şirket ortaklığından ayrılan davacının takibine olanak bulunmadığı, şirketin ticaret sicilinden silinmeden önceki dönemlere ilişkin ve 6552 sayılı Kanun uyarınca yapılandırılan vergi borçlarının şirketten tahsili de hukuken mümkün olmadığından, taksitlendirme tarihindeki şirket kanuni temsilcisi adına takip yapılması gerektiği dolayısıyla dava konusu ödeme emirlerinde bu gerekçeyle hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, istinaf isteminin belirtilen gerekçeyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idarece yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, aksi yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 54. maddesinde, ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağının tahsil dairesince cebren tahsil olunacağı; 55. maddesinde, amme alacağını vâdesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ edilen şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde itirazda bulunabileceği (dava açabileceği) hükümlerine yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35. maddesinin 1. fıkrasında, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tâbi tutulacakları düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; kamu alacaklarının tahsili için, asıl borçlu şirket adına takip yollarının tüketilerek kamu alacağının kesinleşmesinin ardından, limited şirketin vergi borcunun öncelikle şirketin mal varlığından tahsiline çalışılması, yapılacak malvarlığı araştırması sonucunda şirketten kısmen veya tamamen tahsil olanağı kalmadığının somut bir şekilde ortaya konulması hâlinde ise şirketin kanuni temsilci ve ortaklarından tahsili yoluna gidilmesi, adına ödeme emri düzenlenecek kişinin borcun ilişkin olduğu dönemde şirket ortağı olması gerektiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, ödeme emirleri içeriği borcun gerçekleştiği dönemi de kapsayacak şekilde şirket ortağı olduğu anlaşılan davacının, asıl borçlu şirket tarafından yapılandırılan ve borcun ödenmemesi üzerine yapılandırma işleminin iptaliyle şirketten tahsil edilemeyen, ilgili döneme ilişkin amme alacağının şirket ortağı sıfatıyla tahsili için adına düzenlenen, dava konusu ödeme emri içeriği borçtan sorumlu olması gerektiğinden, aksi gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 28/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamakla beraber, temyize konu kararın Mahkeme kararında belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesine 06/06/2008 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5766 sayılı Kanun’la eklenen fıkra hükmü ile limited şirket ortağının şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahısların devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacaklarının öngörüldüğü, buna göre, limited şirket ortakları şirketteki hisselerini devretmiş olsalar dahi şirketin ödenmemiş vergi borçlarından dolayı 06/06/2008 tarihinden sonraki dönemler için şirket hisselerini devralan ortakla birlikte müteselsilen sorumlu olacaklarından, davacının 06/06/2008 tarihinden önceki vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı, bu nedenle dava konusu ödeme emirleri içeriğinde bulunan, belirtilen tarihten önceki amme alacaklarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; söz konusu tarihten önceye rastlayan amme alacakları yönünden, temyize konu kararın belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği görüşüyle daire kararının bu kısmına katılmıyorum.