Danıştay Kararı 4. Daire 2019/2583 E. 2020/4917 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/2583 E.  ,  2020/4917 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2583
Karar No : 2020/4917

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden, defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle 2003/5 dönemi için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ve üç kat üzerinden tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacıya fatura düzenleyen … ve … Gıda ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından düzenlenen faturaların yalnızca 2003/9,11,12 dönemlerine ilişkin olduğu, işbu dava konusu dönemin ise 2003/5 dönemi olduğu, yeniden düzenlenen KDV tablosundan da … Gıda ve Temizlik Malzemeleri Ticaret Limited Şirketi’nden alınan faturalar dışında 2003/5 dönemine ait indirilecek KDV çıkmadığı, dolayısıyla … ve … Gıda ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi açısından indirimin reddini gerektiren bir hususun da bulunmadığı, bu durumda, dava konusu 2003/5 döneminde … ve … Gıda ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin davacı şirkete fatura düzenlememesi, faturaların düzenlendiği 2003/9,11,12 dönemlerinden öncesine ilişkin olması sebebiyle devreden KDV’ye herhangi bir etkisinin bulunmaması, yeniden düzenlenen KDV tablosundan da bu hususun anlaşılması nedenleriyle, bahsi geçen şirketlerin düzenledikleri faturaların sahte fatura niteliğinde olup olmadıkları açısından ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmediği, uyuşmazlıkla ilgili olarak verilen mahkeme kararları ile bozma kararları neticesinde, işbu dava konusu … ve … Gıda ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin davacı şirkete düzenledikleri faturaların da sahte fatura niteliğinde olup olmadığı hususu dışında uyuşmazlığın diğer kısımları hakkındaki mahkeme hükümlerinin kesinleştiği, işbu davada indirimin reddi suretiyle re’sen tarh edilecek vergi bulunmaması göz önüne alındığında, bozma kararı üzerine Mahkemelerince bu hususta karar verilmesine olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Mahkemece, bozma kararında belirtilen sahte fatura incelemesi yapılmaksızın karar verildiği, bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verilmesinin idare yerine geçilerek işlem tesis edilmesine yol açacağı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
16/10/2014 tarih ve 8674 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin incelenmesinden, davacı şirketin ticaret sicilindeki kaydının, 09/10/2014 tarihinde 6102 sayılı Kanunun Geçici 7. maddesi uyarınca re’sen silindiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı şirketin ticaret sicilindeki kaydı silinmekle tüzel kişiliği de sona ermiş olduğundan, Vergi Mahkemesince yukarıda yer verilen kanun hükmü uyarınca işlem yapılması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlık, davanın açıldığı tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmezden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize konu Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme” başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ”ehliyet” yönünden inceleneceği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda “ehliyet” yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği düzenlenmiş, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan limited şirketlerin “sona erme”sinin anonim şirketlere ilişkin hükümlere tabi olduğu belirtilmiş olup buna göre, kanunun (TTK’nun) ilgili maddelerinde sayılan “sona erme” hallerinin vukuunda limited şirketin tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Şu halde, davanın açıldığı 26/01/2009 tarihinde tüzel kişiliği bulunmakla birlikte, ticaret sicilindeki kaydının re’sen silindiği 16/10/2014 tarih ve 8674 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilen ve dolayısıyla kararın verildiği 14/09/2018 tarihinde tüzel kişiliği bulunmayan davacı şirketin bu aşamadan sonra hak ve borçlara muhatap olması mümkün olmadığı gibi mahkemede temsil edilmesi de hukuken mümkün değildir.
Hal böyle olunca, Mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.