Danıştay Kararı 4. Daire 2019/2327 E. 2023/729 K. 14.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/2327 E.  ,  2023/729 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/2327
Karar No : 2023/729

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Matbaacılık Turizm Tekstil Deri Gıda Petro ve Dayanıklı Tüketim Malları Sanayi Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına sahte fatura kullandığı ileri sürülerek tarh edilen tekerrür uygulamalı … ila …. dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; fatura alınan bir firma hakkındaki tespitlerden düzenlediği faturaların sahte fatura niteliğinde olduğu anlaşıldığından, bu faturalardan kaynaklı yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı, … Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda yer verilen tespitlerin, bu şahıstan alınan faturaların sahte olduğunu ortaya koymaya yeterli olmadığından, anılan faturalar nedeniyle yetersiz ve eksik incelemeyle yapılan cezalı tarhiyatta ve vergi ziyaı cezalarının tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemlerin yerinde ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar, bozulması istenen kararın vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle artırılan kısımlarına ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin kararın …’ dan alınan faturalara isabet eden cezalı tarhiyata ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da zorunludur.
Sözü edilen mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacının fatura aldığı, … Vergi Dairesinin mükellefi … hakkında düzenlenen …. sayılı Vergi Tekniği Raporunda özetle; mükellefin 01/03/2010 tarihinde matbaa malzemeleri toptan alım satımı ve promosyon ürünleri ticaretiyle iştigal etmek için mükellefiyet tesis ettirdiği, mükellefin işi bırakma bildirimi üzerine 06/01/2011 tarihi itibariyle mükellefiyetinin terk ettirildiği, defter ve belge isteme yazısı mükellefin bilinen adreslerinde bulunamaması nedeniyle tebliğ edilemediği, 03/03/2010 tarihli yoklamada iş yerinin 40 metrekare büro olduğu, yaklaşık 50.000-TL tutarında emtia bulunduğunun tespit edildiği, 20/08/2010 tarihli işyeri nakil amaçlı yapılan yoklamada, iş yerinin 150 metrekare, iş yerinde büro malzemeleri bulunduğu, emtia bulunmadığı, emtiaların eski işyerinde bulunduğu, çalışan 2 işçi bulunduğu hususlarının tespit edildiği, 04/02/2011 tarihli yoklamada, işyerinin yaklaşık 10 gündür kapalı olduğu ve faaliyetsiz olduğu hususlarının tespit edildiği, faaliyette bulunduğu dönemlere ilişkin KDV, gelir geçici vergi, gelir vergisi beyanlarının verildiği, 2010/3-12 dönem aralığında toplam 6.517.732,67 TL tutarında KDV matrahı bulunmasına rağmen ödenecek KDV’nin 772,91 TL olduğu ve tahakkuk eden toplam 1.772,64-TL ödenmemiş vergi borcunun bulunduğu, 2010/3-12 döneminde mükelleften 5.877.381-TL tutarında mal veya hizmet aldığını bildiren firmalar olduğu, tespit edilen boyutta satışı gerçekleştirecek araç ve ekipmanının bulunmaması tespitlerinden hareketle kurum tarafından düzenlenen tüm faturaların sahte faturalar olduğu sonucuna varıldığı görülmüştür.
Yukarıda yer verilen tespitlerin değerlendirilmesinden, yapılan yoklamalarda şirketin anılan hasılatları yapabilecek fiziki kapasiteye sahip olmadığının tespit edildiği, bugüne kadar gerçek bir ticari faaliyette bulunduğuna ilişkin tespitin yapılamadığı, şirketin 2010 ve 2011 yılında KDV beyannamesinde yer alan matrah toplamı ile şirketten mal aldığını bildiren alıcıların Ba formları arasında uyumsuzluk bulunduğu, şirketin sermayesiz ve maddi varlığı yada çalışan işçisi olmadan yüksek matrahlı beyannameler verdiği, 2010 ve 2011 yıllarında mal alışına ilişkin herhangi bir bildiriminin olmadığı, çok yüksek tutarda gelir elde etmesine rağmen kısa süre faaliyet gösterdikten sonra mükellefiyetlerinin terkin ettirildiği hususları göz önünde bulundurulduğunda, bu mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların sahte belge niteliğinde olduğu ve davacı adına söz konusu mükelleften alınan faturalardaki indirimleri reddedilmek suretiyle yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, bu faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığından kararın bu mükelleflerden alınan faturalardan kaynaklı cezalı tarhiyatlara ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2.… Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle artırılan kısımlarına ilişkin kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
3.Anılan Vergi Dava Dairesi kararının … dan alınan faturalara isabet eden cezalı tarhiyata ilişkin kısmının …’ın karşı oyuyla oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4.Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 14/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının …’ndan alınan kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin bu kısmının reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.