Danıştay Kararı 4. Daire 2019/1731 E. 2023/906 K. 22.02.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/1731 E.  ,  2023/906 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1731
Karar No : 2023/906

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … VEKİLİ : Av. ….

2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Davacı adına, … Tur. İnş. Tem. Oto. Ltd. Şti’ne ait 2008 yılına ilişkin muhlelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 114 adet ödeme emrinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; … tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan olunan … tarih ve … sayılı karar ile davacının şirket dışından şirket müdürlüğe seçildiği, Ankara 18. Noterliğince düzenlenen … tarih ve … yevmiye numaralı istifaname ile şirket müdürlüğünden istifa ettiği, … tarih ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan olunan … tarih ve … no’lu karar ile de yeni müdür seçildiği anlaşıldığından, şirkete dışarıdan müdür olarak atanan ve 26/09/2008 tarihinde istifa eden davacının beyan ve vade tarihlerinde temsilci olmadığı … dönemlerine ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, davacı adına tarh olunan … dönemlerine ait usulsüzlük cezası, … dönemine ait gecikme zammı, … dönemlerine ait özel usulsüzlük cezası, … dönemlerine ait damga vergisi, … dönemine ait kurum geçici vergisi, damga vergisi ve gecikme faizinin tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirleri üzerinde gösterilen vadelerin 2007, 2008 ve 2009 yıllarına rastladığı, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emirlerinin ise tahsil zamanaşımı süresi dolduktan sonra 05/12/2017 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, zamanaşımına uğrayan amme alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığı, … dönemlerine ilişkin usulsüzlük cezası, … dönemine ilişkin özel usulsüzlük cezası, … dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezası, …dönemlerine ilişkin gelir (stopaj) vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi, … dönemine ilişkin kurum geçici vergisi, damga vergisi ve gecikme faizine ilişkin olarak düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Asıl mükellef tarafından, vezneden yapıldığı belirtilen ödeme makbuzunun ve ilanen tebliğe ilişkin evrakların dosyada olmadığı, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, kararın aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu ödeme emirlerinin kısmen kabul , kısmen reddine karar verilmiş olmakla beraber, takip dosya numaraları belirtilmediği için, hangi ödeme emirlerinin iptal edildiğinin net olmadığı, kararın uygulanmasında tereddüt oluşacağı, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin dosyaya sunulmadığı, kararın denetime elverişli bir şekilde açıklanmadığı anlaşıldığından Bölge İdare Mahkemesi onama kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının Üye …’in karşı oyu ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 22/02/2023 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği temsilcilerin ödevlerini yerine getirmeleri yüzünden mükelleflerin ve vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kuraları getirilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Tur. İnş. Tem. Oto. Ltd. Şti’nden tahsil edilemeyen 2008 yılına ait muhtelif vergi borçlarının kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin iptali istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı şirkete dışarıdan müdür olarak atanan ve 26/09/2008 tarihinde istifa eden davacının beyan ve vade tarihlerinde temsilci olmadığı 2008/7-9,9,10,11,12,10-12,1-12 dönemlerine ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı, vade tarihi 2007, 2008 ve 2009 yıllarına rastlayan ödeme emirlerinde zamanaşımı yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde yer alan, asıl borçlu şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde ödenmeyen ve yapılan malvarlığı araştırması sonucunda da şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan, davacının şirket kanuni temsilcisi olduğu dönemlere ilişkin 2008/3,4 dönemlerine ilişkin usulsüzlük cezası, 2008/4 dönemine ilişkin özel usulsüzlük cezası, 2008/7,8,1-3,4-6 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezası, 2008/4,7,8 dönemlerine ilişkin stopaj vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi, 2008/4-6 dönemine ilişkin kurum geçici vergisi, damga vergisi ve gecikme faizine ilişkin olarak ise; anılan borçların bir kısmının vade tarihi 2012 yılı olduğundan dava konusu ödeme emirlerinin tebliğ edildiği tarihte henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı, bir kısmının ise vadesi 2008 ve 2009 yılları olup da 31/12/2013 ve 31/12/2014 tarihlerinde tahsil zamanaşımına uğrayacak iken, bu borçlara yönelik 2011 ve 2016 yıllarında yapılan ödemeler ile tahsil zamanaşımı süresinin kesilerek 2016 yılı itibariyle yeniden başladığı ve 31/12/2021 tarihinde dolacağı görüldüğünden, davacı adına bu dönemlere ilişkin olarak düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkeme kararlarının, talep konusunu karşılaması, açık, anlaşılır ve uygulanmasında herhangi bir tereddüte ya da kuşkuya sebebiyet vermeyecek nitelikte olması gerekmektedir.
Dosyaya, asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen ödeme emirlerinin sunulmadığı, şirkete dışarıdan müdür olarak atanan ve 26/09/2008 tarihinde istifa eden davacının beyan ve vade tarihlerinde temsilci olmadığı dönemlerine ilişkin vergi borçlarından sorumlu tutulamayacağı açık olmakla beraber, ödeme emirleri içerisinde yer alan 2008/1-12 dönemi ödeme emirleri tamamen iptal edilmiş olup, ödeme emirleri içerisinde 2008/1-12 özel usulsüzlük cezası da olduğu, 26/09/2008 tarihinde istifa eden davacının borçtan sorumluluğu olabileceğine dair herhangi bir araştırma yapılmadığı, borçların bir kısmının vade tarihi 2012 yılı olduğu, bir kısmının ise vadesi 2008 ve 2009 yılları olduğu, bu borçlara yönelik 2011 ve 2016 yıllarında yapılan ödemeler ile tahsil zamanaşımı süresinin kesildiği gerekçesiyle kısmen kabul kararı verilmiş ise de hangi ödeme emirlerinin vade tarihinin 2012 olduğu, hangi ödeme emirlerine ilişkin ödeme yapıldığı hususunun kararda açıkça belirtilmediği, 2008/3,4. Döneme ilişkin özel usulsüzlük cezasının hem kabule, hem de redde ilişkin bölümde yer aldığı, 2008/1-3 ve 4-6 Kurum Geçici Vergisine ilişkin hüküm kurulmuş olmasına rağmen dava konusu ödeme emirleri içerisinde bu vergi türüne ilişkin bir borç bulunamadığı, 5035 sayılı Kanundan kaynaklanan damga vergisine ilişkin ödeme emirlerine ilişkin ise kararda hüküm kurulup kurulmadığının anlaşılamadığı, kararda iptal edilen ve hukuka uygun bulunan ödeme emirlerinin numaralarına yer verilmemesi nedeniyle hukuki denetime elverişli olmadığı ve kararın uygulanmasında güçlük olacağı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Mahkemece, talep konusunu karşılayacak şekilde her bir ödeme emrine yönelik olarak anlaşılır ve uygulamada tereddüt doğurmayacak şekilde, hangi ödeme emrinin iptal edildiğinin açıkça gösterilmesi suretiyle hüküm kurulması gerekirken, dava konusu ödeme emirlerinin tamamına yönelik olarak, anlaşılması ve uygulanması karışıklığa neden olabilecek şekilde verilen kararda usul hukukuna uyarlık bulunmadığı, Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.