Danıştay Kararı 4. Daire 2019/1553 E. 2023/4 K. 09.01.2023 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/1553 E.  ,  2023/4 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1553
Karar No : 2023/4

TEMYİZ EDEN TARAFLAR :1- … Anonim Şirketi
VEKİLİ: Av. …
2- … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura düzenlediğinden bahisle tanzim edilen vergi tekniği raporuna dayanılarak takdir komisyonu kararlarına istinaden resen tarh edilen 2012 takvim yılı vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin, 2012/10-12 dönemi vergi ziyaı cezalı kurum geçici vergisinin, 2012/12 dönemi vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; takdir komisyonu kararlarına dayanak alınan davacı adına düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda davacının sahte belge düzenlediğini ortaya koyan bir kısım tespitlere yer verilmiş ise de, raporda takdir komisyonunun veri alacağı matraha ilişkin belirlemelere yer verilmediği, dava konusu cezalı tarhiyatlara dayanak takdir komisyonu kararlarında matrahın hangi somut verilere göre hesaplandığının anlaşılamadığı görülmüş olup, bu haliyle dayanağı olmayan takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; davacının 2012 yılında hiç satış yapmazken Aralık ayında iki firmaya 10.491.781,00 TL satış yaptığı ve bu satıştan yalnızca 2.360.713,00 TL’nin tahsil edildiği, ayrıca bu iki firmadan birinin ortağının davacı şirketin ortağının oğlu olduğu, diğer firma ile de davacı şirketin 2013 yılının Mayıs ayından itibaren aynı adreste faaliyet gösterdikleri, bu iki firmanın gelir tablolarının incelenmesinden dönem maliyetlerinin büyük bir kısmını davacıdan aldıkları faturalara dayandırdıkları, bu sebeplerle, davacı kurum adına tesis ettirilen mükellefiyet kapsamında gerçek mahiyette ticari bir faaliyetin bulunmadığı, sahte fatura ticareti yapmak amacıyla mükellefiyet tesis ettirildiği, davacı tarafından beyan edilen tutarların esas alınarak %2 oranının dikkate alınması suretiyle matrah takdirinde bulunulmasında, üç kat cezalı vergilendirmeye gidilerek tarh edilen kurumlar ve katma değer vergilerinde ve geçici vergileri nedeniyle kesilen vergi ziyaı cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan geçici vergi asıllarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen gerekçeli reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı vekili tarafından, müvekkil aleyhine düzenlenen vergi tekniği raporunda takdir komisyonunun veri alacağı matraha ilişkin belirlemelere ve tespitlere yer verilmediği, matrahın hangi somut verilere göre hesaplandığı anlaşılamadığı, muhasebecinin hatalarından kaynaklanan bazı hususlar davalı vergi dairesinin hukuka aykırı işlem yapma hak ve yetkisini vermediği, müvekkil şirket, vergi dairesi tarafından sahte olduğu belirtilen faturaları çek vermek sureti ile bir kısmını ise banka kanalı ile ödediği belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile vergi dava dairesi kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacı temyiz isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi, davalı temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacının temyiz dilekçesinde, 2012 yılı üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, 2012/12 dönemi üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının tek katı yönünen ileri sürdüğü iddialar ile davalı idarenin temyiz dilekçesinde geçici vergi asılları yönünden ileri sürdüğü iddialar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bu kısımlarının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Davacının, vergi ziyaı cezasının bir katı aşan kısmına ilişkin temyiz istemine gelince;
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120/4. maddesinde; yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş döneme ait geçici verginin %10’u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici verginin tarh edileceği, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği, ancak gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde, “vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade eder” şeklinde tanımlanmış, 344. maddesinde ise, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat olarak uygulanacağı hususu hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinde açıklandığı üzere, geçici verginin yıllık vergiye mahsuben peşin olarak alınan bir vergi olması nedeniyle, dava konusu geçici vergilere bağlı olarak üç kat yerine bir kat vergi ziyaı cezası kesilmesi hakkaniyete uygun olacağından, geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının tek katı aşan kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, 2012 yılı üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi, 2012/12 dönemi üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve geçici vergi üzerinden kesilen tek kat vergi ziyaı cezası ve geçici vergi asıllarına ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının geçici vergiler üzerinden kesilen vergi ziyaı cezalarının tek katı aşan kısımlarına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 09/01/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 120/4. maddesinde, yapılan incelemeler sonucunda geçmiş döneme ait geçici verginin %10’unu aşan tutarda eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen geçici verginin tarh olunacağı, mahsup süresi geçtikten sonra, kesinleşen geçici vergilerin terkin edileceği ancak, gecikme faizi ve geçici vergiye bağlı kesilen cezanın tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, dava konusu ihbarnamelerde geçici vergi miktarı gösterilmiş ise de, geçici verginin aslının aranmayacağının belirtilmesi karşısında vergi miktarının kesilecek vergi ziyaı cezası tutarının belirlenmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde, aslı aranmayacağı hem kanunun ilgili maddesi gereği olması ve hem de idarece tanzim olunan ihbarnamelerde geçici verginin aslının aranmayacağının açıkça belirtilmesi nedeniyle, kararın geçici vergilerin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının hukuki sonuç doğurmasına imkan bulunmamaktadır.
Bu durumda, ihtilafın “geçici vergi asıllarına ilişkin kısım yönünden incelenmeksizin reddine” karar verilmesi gerekirken, temyiz isteminin kabulü ile aksi yöndeki Bölge İdare Mahkemesi kararının geçici vergi asıllarının kaldırılması yönündeki hüküm fıkrasının belirtilen gerekçelerle bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.