Danıştay Kararı 4. Daire 2019/1262 E. 2022/9596 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2019/1262 E.  ,  2022/9596 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1262
Karar No : 2022/9596

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Pazarlama Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010/12 döneminden devreden katma değer vergisi dikkate alınarak beyanlarının düzeltilmesi neticesinde takdir komisyonu kararlarına dayanılarak re’sen tarh edilen 2011/1, 2, 8, 12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı hakkındaki takdir sebebinin … tarih ve … sayılı vergi inceleme tutanağı ile ortaya çıkması nedeniyle, bu tarihten önce tarh dosyasının takdire sevkinin mümkün olmadığı, 27/11/2015 tarihinde takdir komisyonuna başvurulmasıyla zamanaşımının durmayacağı, bu haliyle 2010 yılına ilişkin zamanaşımı süresinin 31/12/2015 tarihinde dolduğunun kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla dava konusu tarhiyatların dayanağı olan 2010 yılı zamanaşımına uğramış olduğundan, devreden katma değer vergisi nedeniyle beyanların düzeltilmesi neticesinde yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacı yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, 2010/12 döneminden devreden katma değer vergisi dikkate alınarak beyanlarının düzeltilmesi neticesinde takdir komisyonu kararlarına dayanılarak re’sen tarh edilen 2011/1,2,8,12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davada verilen Vergi Dava Dairesi kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde “zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkmasıdır.” şeklinde tanımlandıktan sonra aynı Kanun’un 114. maddesinde, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm gereği vergi alacağının doğduğu dönem, verginin ödenmesi gerektiği dönemdir.
Öte yandan Vergi Usul Kanunu’nun 19. maddesinde, vergi alacağının mükellef bakımından vergi borcunu teşkil edeceği, 126. maddesinde ise 114. madde de yazılı zamanaşımı süresine değinildikten sonra bu süre zarfında meydana çıkan vergi hatalarının düzeltileceği kurala bağlanmıştır.
Mezkur düzenlemelerden de görülüceği üzere, tarh ve düzeltme zamanaşımı vergi alacağının doğduğu yılı takip eden yılın başından başlayarak beş (5) yıldır. Ancak, vergi alacağının doğduğu yılda yer alan tüm unsurlarla birlikte, alacağın doğduğu yılın beyannamesinde yer alan ve vergi alacağının miktarını doğrudan etkileyen bir unsur olan “geçmiş yılda kayıtlara alınan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu tespitli belge” üzerinden hesaplanarak, indirildikten sonra ilgili (ihtilaflı) yıla devreden verginin de, devredildiği yılın zamanaşımı süresine tabi olması gerekmektedir.
İncelenen dosyada davacının, 2010 yılında alarak kayıt ve beyanlarına intikal ettirdiği sahte olduğu belirtilen faturalar üzerinden hesaplanan katma değer vergisini, aynı yılda indirdikten sonra ihtilaflı 2011 yılına devreden katma değer vergisi tutarı, ihtilaflı 2011 yılının ödenecek-indirilecek katma değer vergisini doğrudan etkilediği için, bu yıla (2011) ilişkin zamanaşımı süresinin de, aynı yılı takip eden yılbaşından itibaren hesaplanması ve bu tutar ile ilgili olarak lehe ve aleyhe her türlü düzeltmenin de anılan sürede yapılabilmesi hukuka uygun olacaktır.
Bu durumda, ihtilaflı 2011 vergilendirme dönemi için davacı adına yapılan tarhiyatın zamanaşımı süresinin 31/12/2016 tarihinde dolduğu, dava konusu ihbarnamelerin ise 28/09/2016 tarihinde tebliğ edildiği göz önünde bulundurulduğunda, önceki yıldan devreden katma değer vergisi tutarının azalmasından kaynaklanan dava konusu cezalı tarhiyatların zamanaşımına uğramadığı anlaşıldığından, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.