Danıştay Kararı 4. Daire 2018/6245 E. 2022/8308 K. 19.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/6245 E.  ,  2022/8308 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/6245
Karar No : 2022/8308

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, ortağı Ordu Yardımlaşma Kurumu’na dağıtılan kar payı üzerinden tevkif edilerek vergi dairesine ödenen 6.903.643.00 TL tutarındaki gelir (stopaj) vergisi ile 2011 yılında dağıtılan kar payı üzerinden tevkif edilerek vergi dairesine ödenen 5.117.613.00 TL tutarındaki gelir (stopaj) vergisinin adı geçen Kuruma iadesi talebi ile vergi dairesine yapılan 21/10/2016 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve 12.021.256,10 TL’nin 6.903.643,00 TL’sinin 26/01/2010 tarihinden, 5.117.613,10 TL’sinin ise 26/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı oranındaki faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacı şirketin hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 21/10/2016 tarihli dilekçeyle ortağı … Genel Müdürlüğüne dağıtılan kar payı üzerinden yapılan stopajın iadesini talep ettiği, aynı alacak için OYAK’ın 19/01/2017 tarihli dilekçesi üzerine aynı tarih itibarıyla 12.021.256,10 TL’nin hesaba iade edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda istem doğrultusunda iade işlemi gerçekleştirilmiş bulunduğundan iade isteminin reddi işleminin iptali talebi ile alacağın aslı yönünden konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine gerek bulunmadığı, faiz istemi hakkında ise; olayda, iade için verilen dilekçe 21/10/2016 tarihli olduğundan ve iade de 19/01/2017 tarihinde yapılmış bulunduğundan; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/5. maddesi gereğince üç ay içerisinde gerçekleştirilmiş bulunan iade için faiz ödenmesine gerek olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle 21/10/2016 tarihli başvurunun zımnen reddine dair işlemin iptali ve iade istemi yönünden dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, faiz talebi yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; Davanın, zımnen ret işleminin iptali istemine ilişkin kısmı yönünden; dava konusu zimnen ret işleminin konusunu 12.021.256,10 TL’nin davacının ortağı Ordu Yardımlaşma Kurumu’na iadesi istemine ilişkin olduğu, …Genel Müdürlüğü tarafından yapılmış bir irade beyanını içermeyen başvurunun davacı şirketin doğrudan menfaatini ilgilendirmeyen bir konuda yapıldığı, davalı idarece bu başvuruya cevap verilmemek üzere tesis edilen zımnen ret işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın, iadesi istenen 12.021.256,10 TL’nin, 6.903.643,00 TL’sine 26/01/2010 tarihinden; 5.117.613,10 TL’sine 26/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı oranında uygulanacak faiziyle birlikte Ordu Yardımlaşma Kurumu Genel Müdürlüğüne ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden; davacı şirket tarafından, dava dilekçesinde, kendisine iadesi gereken bir ana para ve faiz iddiası olmadığı, ana para ve faizin, davada taraf olmayan … Genel Müdürlüğüne ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkin talebinin davacı şirketin doğrudan menfaatini ilgilendiren bir konuyla ilgili olmadığı, bu yönden dava açma ehliyeti bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı idare istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davacının vergi sorumlusu olduğu, VUK. m. 377 ve aynı Kanun’un m. 8/4’e göre dava açmakta menfaati olduğu ve ehliyetli olduğu, idarenin tutumundan dolayı üç ayrı dava açıldığı, davalı idarenin iadeyi geciktirme, durumu karmaşık hale getirme ve dava hakkını engelleme amacı taşıdığı, her üç davanın açılmasında da hukuki yarar bulunduğu, davacının nisbi karar harcına hükmedilmesinin yerinde olmadığı belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak belirtilmiştir. İptal davasının subjektif ehliyet koşulu “menfaat ihlali” olarak öngörülmüştür.
Aynı Kanunu’nun m. 31/2’de 2577 sayılı Kanun ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na aynı maddenin 1. fıkrasında atıf yapılan haller saklı kalmak üzere, vergi uyuşmazlıklarının çözümünde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması öngörüldüğünden, vergi davalarında dava açma ehliyetinin, VUK’nun 377. maddesine göre belirlenmesi gerektiği, VUK’nun 377. maddesinde, dava açma yetkisinin mükelleflere ve kendisine ceza kesilenlere tanındığı, VUK’nun m. 8/4’de, bu Kanunun diğer maddelerinde geçen mükellef tabirinin, vergi sorumluları için de geçerli olduğunun kurala bağlandığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu m. 94 gereğince ortağa ödenen kar payı üzerinden tevkifat yapan davacının ise Vergi Usul Kanunu m.11’e göre “vergi kesen” olarak vergi sorumlusu olduğu görülmektedir.
Buna göre, vergi sorumlularının da mükellefler gibi tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması halinde dava açmalarının olanaklı olduğu göz önüne alındığında, vergi sorumlusu olan davacı şirketin dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, temyize konu kararda davacının başvurusunda iadeye konu alacak üzerinden yürütülecek faizin ortağına ödenmesini istediğinden davada menfaatinin bulunmadığı belirtilmektedir. Davacı şirket adına düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda, davacının ortağı OYAK’a 2009/Aralık ve 2011/Aralık dönemlerinde ödediği kar payı üzerinden yapılan stopajın bu ortağa iade edilmesi görüşüne yer verildiği (Rapor s. 39) bu Rapora dayanılarak davalı idareye başvurarak iadenin faiziyle birlikte ortağına yapılması istenildiği görülmektedir. Davacı adına düzenlenen Raporda yer verilen tespitlere dayanılarak yine davacı tarafından yapılan kesintinin ortağa iadesi ile faiz talebinde menfaati bulunduğu, uyuşmazlığın bu dosya üzerinden esasa alınarak incelenmesi ile Mahkeme Kararının iadesi gerçekleştirilen vergi aslı bakımından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi, faiz isteminin reddine ilişkin kısmı bakımından ise, davacı istinaf talebinin kabulü ile davacıya 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112/4 hükmü uyarınca iade edilen 6.903.643,00 TL için 26/01/2010 tarihinden; 5.117.613,10 TL için 26/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek teciz faizi ile ödenmesine karar verilmesi gerektiğinden, aksi yönde verilen Vergi Dava Dairesi Kararının bozulması düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
1- Kararın, davacı aleyhine nispi karar harcına hükmedilmesine ilişkin hüküm fıkrası yönünden temyiz istemi hakkındaki inceleme:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda, Danıştayın; kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa kararı düzelterek onayacağı hükmüne yer verilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 52. maddesinde, vergi yargısı işlemlerinden bu Kanun’a ekli (3) sayılı Tarife’de yazılı olanların, vergi yargısı harçlarına tabi olduğu, 54. maddesinde, vergi yargısı harçlarının (3) sayılı Tarife’de yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı hükme bağlanmış; (3) sayılı Tarife’de ise vergi mahkemesinin nihai kararları ile bölge idare mahkemesinin kararlarında, karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değeri üzerinden nispi harca; nisbi harca tabi tutulmamış olan tarhiyat veya ceza kesme ve diğer işlemlerle ilgili maktu harca hükmedileceği kurala bağlanmıştır.
Vergi Dava Dairesince verilen kararda, davacı aleyhine nispi karar harcına hükmedilmiştir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (3) sayılı Tarife’de nispi harca tabi tutulmamış dava konusu işlem ile ilgili verilen kararda nispi karar harcına hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu husus düzeltilmesi mümkün yanlışlık olarak görüldüğünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 22. maddesiyle değişik 49. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca, isteme konu kararın hüküm fıkrasında yer alan “35,90 TL’den az olmamak üzere reddolunan tutarın binde 4,55’i oranında nispi karar harcı” ibaresinin “35,90 TL maktu karar harcı” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.
2- Kararın diğer hüküm fıkralarına yöneltilen temyiz istemi hakkındaki inceleme:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iadesi istenilen kısım bakımından ONANMASINA, nispi harca ilişkin kısmının DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 19/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesince 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (3) sayılı Tarife’de nispi harca tabi tutulmamış dava konusu işlem ile ilgili verilen kararda nispi karar harcına hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bununla birlikte, belirtilen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 49. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “maddi yanlışlık” kapsamında bulunmayıp; anılan maddenin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, kararın bu kısımlarının, yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönlerden katılmıyorum.