Danıştay Kararı 4. Daire 2018/4700 E. 2022/8443 K. 19.12.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/4700 E.  ,  2022/8443 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/4700
Karar No : 2022/8443

TEMYİZ EDEN TARAFLAR: 1- … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporuna istinaden resen tarh edilen 2010/1 ila 12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacıya fatura düzenleyen … ile … Yedek Parça İnşaat Oto. Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında yer alan tespitler, anılan mükellefler tarafından düzenlenen faturaların sahte olduğunu kanıtlamaya yeterli olmadığından yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık; davacıya fatura düzenleyen diğer mükellefler hakkında tanzim edilen vergi tekniği raporlarının tetkikinden, bu mükellefler tarafından düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimi ve hizmet ifasına dayanmadığı anlaşıldığından, söz konusu faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatta ise hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, adına yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının aleyhe olan kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmayarak, kesinleşmiş mahkeme kararı hakkında temyiz isteminin incelenmeksizin reddi, davalı idare temyiz isteminin ise kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacının temyiz istemi yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin maddenin devamında bentler halinde sayılan davalar hakkında verdikleri kararların, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceği ifade edilmiştir.
İstinaf yoluna başvurmayan davacı açısından Vergi Mahkemesi kararı kesinleştiğinden, temyiz isteminin incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Davalı idarenin temyiz istemi yönünden;
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespitedilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacıya 2010/09 döneminde fatura düzenleyen … Vergi Dairesi mükellefi … Yedek Parça İnşaat Oto. Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun incelenmesinden; 10/04/1997 de gıda maddeleri toptan ticareti işiyle iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, 17/09/2010 tarihinde Keçiören Vergi Dairesinden nakil geldiği, inşaat malzemeleri toptan ticareti faaliyetinde bulunmakta iken 19/02/2011 tarihinde mükellefiyetinin re’sen terkin edildiği, işe başladığı tarihte %50’şer hisse ile ortaklarının … ve … olduğu, 22/09/2010 tarihinde şirket hisselerinin devri sonucu yeni ortakların %95 hisse ile … ve %5 hisse ile … olduğu, 29/07/2004 tarihinde yapılan yoklamada, şirketin faaliyetinin bulunduğu, muhasebecisinin olduğu, 20/09/2010 tarihli yoklamada, şirketin nakil olarak demir çelik alım satımı ve inşaat işleri ile uğraşmak üzere işe başladığı, bir işçisinin bulunduğu, 23/02/2011 tarihli yoklamada, işyerinin kapalı olduğu, içeride hırdavat malzemelerinin bulunduğu, 28/02/2011 tarihli yoklamada, şirket müdürü …’ın ikamet adresinde yapılan görüşmede şirketin 31/12/2010 tarihinde kapatıldığı, ticari faaliyetin bulunmadığının beyan edildiği, 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamesinin verilmediği, 2010/3. dönemi hariç 2010 takvim yılının diğer dönemlerinde ve 2010 sonrası dönemlerde geçici vergi beyannamelerinin verilmediği, 2010 yılı muhtasar beyanlarında işçi beyan etmediği, 2010 yılında 16.625.875,14-TL KDV beyannamesi verildiği, 2010 yılında mükellefin 14.514.135,00-TL satış bildirdiği, diğer mükelleflerce karşı bildirimlerle mükelleften 33.561.184,00-TL tutarında mal veya hizmet alımında bulunulduğunun bildirildiği, 2011 yılında mükellefin Ba-Bs bildiriminde bulunmadığı ancak diğer mükelleflerce 16.343.449,00-TL alış bildiriminde bulunulduğu, 25/03/2013 tarihi itibariyle 22.225,64-TL vergi borcu bulunduğu, şirketin … ve …’e devir tarihi olan 22/09/2010 tarihine kadar olan faaliyetlerinin gerçek olduğu, devir tarihinden sonra düzenlenen faturaların ise gerçek bir mal veya hizmet teslimine dayanmayan sahte faturalar olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, şirketin … ve …’e devredilmesinden sonra 4 ay içerisinde yeterli ticari organizasyona sahip olmadan 16.625.875,14-TL satış hasılatına ulaştığı, bu tutarın kurum tarafından 14.514.135,00-TL olarak bildirildiği, kendisine satış yapılan mükelleflerce de 33.561.184,00-TL olarak bildirildiği dolayısıyla Ba-Bs analizinde çok yüksek tutarlı uyumsuzluk olduğu, mükellef kurumca 2011,2012 ve 2013 yıllarında Ba-Bs bildiriminde bulunulmadığı ve vergisel yükümlülüklerinin yerine getirilmediği göz önüne alındığında anılan şirket tarafından davacıya düzenlenen faturaların gerçek bir mal veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna varılarak aksi yöndeki Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen kısmında hukuki uyarlık görülmemiştir.
Davacıya 2010/04 döneminde fatura düzenleyen Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi … hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu’nun incelenmesinden; …’ın madeni yağ, oto yedek parça alım-satımı ve yıkama faaliyetinde bulunmak üzere 24/09/2009 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, açılış yoklamasında, işyerinin 100 m2 büyüklüğünde, kirasının 400 TL olduğu, işyerinde demirbaş eşya ile yaklaşık 3.000,00-TL’lik emtia bulunduğunun tespit edildiği, 12/10/2009 tarihinde yazar kasa satın aldığı, 27/05/2010 tarihli işi bırakma bildirimi ile mükellefiyet kaydının silinmesini talep ettiği, 07/06/2010 tarihi itibariyle de yazar kasa kapanış işleminin yapıldığı, mükellefin ortağı ve yöneticisi olduğu … Yapı Tesisat firması hakkında vergi tekniği raporları ve kaçakçılık raporları düzenlendiği, ortağı olduğu … Ür. Elek. Mob. Paz. San. Ltd. Şti.’nin 31/12/2009 tarihi itibariyle mükellefiyetinin resen terkin ettirildiği, vadesi gelmiş vergi borçlarından hiçbirisini ödemediği, 2009 yılı 9 ila 12 dönemlerinde toplam 767.000-TL, 2010 yılı 1 ila 5 dönemlerinde ise 988.000-TL civarı KDV beyan ettiği 30/12/2010 tarihli defter belge isteme yazısının tebliğ edilmesine rağmen defter ve belgelerin ibraz edilmediği, mükellefin muhasebecisine bilgi isteme yazısının tebliğ edilmesi üzerine muhasebecisinin alınan ifadesinde; mükellefin evrak teslimlerini geç ve düzensiz yaptığını, işyerinin gerçekten mevcut olup, kira kontratının kendisinde olduğunu, işyerine birçok defa gittiğini, oto yıkama, yağlama işiyle uğraşıldığını, …’ın kendisine haber vermeden işyerini kapattığını, durumdan sonradan haberdar olduğunu beyan ettiği, tespitlerinden hareketle …’ın mükellefiyet tesis ettirdiği günden bu yana sahte fatura düzenlediği tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan tespitlerin değerlendirilmesinden, mükellefin defter ve belgelerini ibraz etmediği ve vergisel ödevlerini yerine getirmediği, Ba-Bs bildirimlerinde bulunmadığı, muhasebecisine haber vermeden faaliyetini sona erdirdiği, kuruluşundan kısa süre sonra yüksek KDV matrahları beyan ettiği ve sahip olduğu fiziksel kapasite ile beyan ettiği yüksek cirolara ulaşmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, 27/05/2010 tarihinde faaliyetini terk etmiş olmasına rağmen fatura düzenlemeye devam ettiği göz önüne alındığında anılan şirket tarafından davacıya düzenlenen faturaların gerçek bir mal veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna varılarak aksi yöndeki Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine ilişkin Vergi Dava Dairesi kararının belirtilen kısmında hukuki uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı temyiz isteminin incelenmeksizin reddine, davalı idare temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunanlar üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, davacı aleyhine onanan tutar üzerinden binde 9,10 oranında ve … TL den az olmamak üzere hesaplanacak nispi karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 19/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Uyuşmazlıkta, davacının fatura aldığı Ostim Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu birlikte dikkate alındığında, raporda yer alan tespitlerin adı geçen mükellefin düzenlediği faturaların sahte olduğunu ortaya koymada yeterli olmadığı anlaşıldığından Vergi Dava Dairesi kararının buna ilişkin kısmının onanması gerektiği görüşüyle, Daire kararının buna ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum.