Danıştay Kararı 4. Daire 2018/4390 E. 2022/842 K. 16.02.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/4390 E.  ,  2022/842 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/4390
Karar No : 2022/842

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Giyim Sanayi Ve Dış Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Vergi Mahkemesi’nin E:… ve K:.. sayılı davanın reddine ilişkin kararı uyarınca 2000/2,4,6,7 dönemlerine ilişkin olarak düzenlenen iki (2) No’lu ihbarnamelerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; tarhiyatlara karşı açılan davada verilen Mahkeme kararına göre 2 nolu ihbarnamelerin düzenlendiği ve davacıya tebliğ edildiği, 2 nolu ihbarnamenin, tarh edilen herhangi bir vergi ve cezaya ait olmayıp, mahkeme kararının yerine getirilmesi aşamasında tebliğ edilen bir bildirim niteliğinde olduğu, bu nedenle, 2 nolu ihbarnamenin hukuka uygunluk denetiminin, sadece vergi aslının ve ferilerinin mahkeme kararına uygunluğu, gecikme faizinin hesaplanmasında ya da mükellefte hata yapılıp yapılmadığı gibi maddi hatalarla sınırlı olduğu, mahkeme kararına istinaden düzenlenen bildirim niteliğindeki 2 nolu ihbarnamelerin tanzim ve tebliği için mahkeme kararırın kesinleşmesine de gerek bulunmadığı, bu durumda, … Vergi Mahkemesinin … gün E:… ve K:… sayılı kararına uygun olarak düzenlendiği anlaşılan 2 nolu ihbarnameler ile yapılan bildirimde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu ihbarnamelerin zamanaşımına uğradığı, zamanaşımı, derdestlik ve usulsüz tebligat itirazlarının dikkate alınmadığı ve sahte fatura kullanıldığı yolunda bir incelemenin yapılmadığı belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcından, varsa evvelce ödenen harcın mahsubundan sonra kalan harç tutarının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 16/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davası, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılabilecek davalar şeklinde tanımlanmıştır.İdari yargıda, idarenin kamu gücüne dayanarak yaptığı tek taraflı, kişilerin hukukunu etkileyen kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin idari davaya konu olabileceği kabul edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 20. maddesinde, verginin tarhının, vergi alacağının kanunlarında gösterilen matrah ve nispetler üzerinden, vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı miktar itibarıyla tespit eden idari bir işlem olduğu; 22. maddesinde, verginin tahakkukunun, tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesi olduğu; aynı Kanunun 34. maddesinde de, ikmalen ve re’sen tarh edilen vergilerin, içeriği 35. maddede gösterilen “ihbarname” ile ilgililere tebliğ olunacağı hükmü yer almış, 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayrı, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 377. maddesinde, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre; vergi uyuşmazlıklarında kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem, içeriği Vergi Usul Kanununun 35. maddesinde gösterilen ihbarname ile tebliğ olunan tarh işlemi ile vergi kanunlarına aykırı hareket edenler adına, bu vergiye bağlı veya bundan bağımsız olarak kesilen vergi cezalarını konu edinen işlemlerdir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin 5. fıkrası uyarınca düzenlenen (2) nolu ihbarnameler, 213 sayılı Kanunun 34 ve 35. maddelerinde belirtilen şekilde usulüne uygun ve yeniden vergi tarh veya ceza kesilmesi niteliğinde olmayıp, mahkeme kararına göre tespit edilen vergi ve ceza yükümlülüğünün bildirilmesinden ibarettir. Mahkeme kararının yerine getirilmesi amacıyla düzenlenen bildirim niteliğinde bir işlem olan 2 nolu ihbarnamenin hukukilik denetimi, sadece hesaplanan gecikme faizi miktarıyla ya da mükellefte hata yapılıp yapılmadığı veya benzer şekildeki maddi hatalarla sınırlı bulunmaktadır.
Uyuşmazlıkta; davacı tarafça, hesaplanan gecikme faizi miktarıyla ya da mükellefte hata yapılıp yapılmadığı veya benzer şekildeki maddi hatalarla sınırlı bulunulmaksızın, ilgili dönem tarhiyatlarının kaldırılması sonucunu doğuracak şekilde açılan davanın incelenmeksizin reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet bulunmadığından, kararın bozulması gerektiği görüşü ile Dairemiz kararına katılmıyorum.