Danıştay Kararı 4. Daire 2018/292 E. 2022/834 K. 16.02.2022 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/292 E.  ,  2022/834 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/292
Karar No : 2022/834

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Aliminyum Bakır ve Metal Mamulleri Sanayi
Taahhüt İç ve Dış Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen 2010/12 ve 2011/1,2,4,5,6,8,9,10,11,12 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…sayılı kararda; davacının fatura aldığı Bayrampaşa Vergi Dairesi mükellefi …Metal Maden İnşaat Paz. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun tetkikinden, adı geçen mükellef tarafından düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmadığı anlaşıldığından, söz konusu faturalar nedeniyle yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı; Rami Vergi Dairesi mükellefi …Aliminyum San. ve Tic. Ltd. Şti. ile …Aliminyum ve Metal Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarındaki tespitlerden, düzenlenen faturaların sahte olduğu ortaya konulamadığından söz konusu faturalar nedeniyle yapılan tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve taraflarca ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, aleyhe verilen hüküm fıkrasının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.
Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.
Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmaların düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellefler hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.
Davacının fatura aldığı Rami Vergi Dairesi mükellefi …Aliminyum ve Metal Ürünleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen …tarih ve …sayılı Vergi Tekniği Raporu’nda; aliminyum, bar, çubuk tel ve profil, tüp, boru ve bağlantı parçaları imalatı ile iştigal etmek üzere 13/07/2010 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/12/2011 tarihinde mükellefiyetinin re’sen terkin ettirildiği, defter ve belgelerin ibraz yazısının tebliğine rağmen ibraz edilmediği, mükellef kurumun kurucu ortağı ve şirket müdürü olan …’ın ortaklığının olduğu şirket hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu, 17/08/2010 tarihli işe başlama yoklamasında; işyerinin zemin katta 30 m2 civarında olduğu, depo ve şubesi olmadığı, tespit anında işçi çalışmadığı, alüminyum profil-külçe ve hurda alım satım faaliyetinde bulunduğu, büro malzemesi mevcut olduğu, emtiası bulunmadığının tespit edildiği, 04.02.2013 tarihli yoklamada; adreste tanınmadığı, 11/04/2012 tarihinden itibaren adreste başka bir mükellefin faaliyette bulunduğunun tespit edildiği, 06/08/2010-16/05/2011 tarihleri arasında müdürlüğünü yapan …’nın 10 şirkette daha ortaklığının ve 7 şirketin yöneticiliğinin bulunduğu, söz konusu şirketlerin 4 tanesi hakkında sahte belge düzenleme yönünden vergi tekniği raporu olduğu ,diğerleri hakkında ise olumsuz tespitlerin bulunduğu, şirketin 16/05/2011 tarihinden sonra şirket müdürü olan …’ün 4 şirketin daha yöneticiliği, 5 şirkette de ortaklığının bulunduğu, bu şirketlerden 2 tanesi hakkında sahte belge düzenleme yönünden vergi tekniği raporu olduğu, bir tanesi hakkında ise olumsuz tespitin bulunduğu, 2010/9,10,11,12 aylarında toplam 363.784,00 TL, 2011 yılında 4.329.542,15 TL KDV matrahı beyan edildiği, 2011/8,9,10 dönemleri beyannamelerinin matrahsız verildiği, 2011/11,12 dönemlerinde beyanname verilmediği, mükellef kurumdan Ba formu ile 2010 yılında 523.674,00 TL, 2011 yılında 6.562.169,00-TL alım bildirildiği, mükellefin 2010 yılında 2 firmadan alım bildirdiği, bunlar hakkında sahte belge düzenleme yönünden rapor bulunduğu, 2010 yılında mükellefe mal sattığını bildren şahıs/şirketin olmadığı, 2011 yılında mükellefin 2 firmadan alım bildirdiği, bunlar hakkında sahte belge düzenleme yönünden rapor bulunduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, ilk yoklamada mükellefin temsilcisinin ifadesi ile depo ve şubesinin olmadığı, çalışanının bulunmadığı ve iş yerinde emtianın bulunmadığı hususlarının tespit edilmesi, yapılan diğer yoklamalarda da adreste bulunmadığı ve başka bir mükellefin faaliyette bulunduğu hususlarının tespit edilmesi, 30 m2 olan mevcut iş yeri büyüklüğü ile anılan hasılatlara ulaşmasının ticari ve teknik icaplara uygun olmadığı, 2010 ve 2011 yılında mükellefe satış yaptığını bildiren mükellef olmamasına rağmen, mükellef Ba’larından 2 şirketten alım yapıldığının bildirildiğinin anlaşıldığı ve bu şirketler hakkında da sahte belge düzenleme nedeniyle VTR bulunduğu, şirket müdürleri ile ortakların başka şirkette ortaklıklarının ve yöneticiliklerinin bulunması ve bu şirketlerin büyük çoğunluğu hakkında VTR veya olumsuz tespitlerin bulunduğu hususları göz önünde bulundurulduğunda, bu mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların sahte belge niteliğinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Davacıya ilgili dönemde fatura düzenleyen …Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti. nezdinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve davacı hakkında yapılan tarhiyata esas alınan …tarih ve …sayılı vergi tekniği raporunda; aliminyum, bar, çubuk tel ve profil, tüp, boru ve bağlantı parçaları imalatı ile iştigal etmek üzere 13/07/2010 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, 31/12/2011 tarihinde mükellefiyetinin re’sen terkin ettirildiği, defter ve belgelerin ibraz yazısının tebliğine rağmen ibraz edilmediği, kanuni temsilciye ulaşılamaması nedeniyle incelemenin tarh dosyası ve GİB YBS üzerinden yapıldığı, şirket ortaklarının …ve …olduğu, …’ın 10 yıl için müdür seçildiği, müdürün ortaklığı bulunduğu şirket hakkında sahte belge düzenlediği yönünde vergi tekniği raporu bulunduğu, 23/07/2010 tarihli yoklamada; mükellefin 13/07/2010 tarihinde işe başladığı, işyerinin zemin katta 45 m2 civarında ve kirasının 200 TL olduğu, depo, şube ve ardiyesinin olmadığı, tespit tarihinde işçi çalıştırılmadığı, alüminyum alım satımı yapıldığı, büro malzemesi bulunduğu, 20/10/2010 tarihli yoklamada; tespit anında iş yerinin açık olduğu ve faaliyet konusunun hurda metal alım satımı olduğu, işyerinin 45 m2 civarında olduğu, çalışan işçisi, şubesi, deposu ve ticari emtiası bulunmadığı, iletişim aracı olarak telefonun dahi olmadığı, bir miktar büro malzemesi bulunduğu, 11/03/2011 tarihli yoklamada; şirketin faaliyetine devam ettiği, şubesi olmadığı, işyerinin alt katında 45 m2 alanı depo olarak kullandığı, başka bir adresteki toplam 60 m2 lik alanı ise büro olarak kullandığı, bir miktar büro malzemesi bulunduğu, sipariş üzerine çalıştığı, deposunda hammadde ve emtia stoğunun olmadığı, 2 kişinin sigortalı olarak çalıştığı hususlarının tespit edildiği, 11/12/2011 tarihli yoklamada; adresin kapalı olduğu, yönetim kayıtlarında ise mükellefin adreste ikamet ettiğinin tespit edildiği, 15/05/2012 tarihli yoklamada; mükellefin iş yerini terk ettiği ve terk tarihinin bilinmediği, adreste başka bir mükellefin bulunduğu, 23/05/2012 tarihli yoklamada; mükellefin ilgili adreste bulunmadığı, yaklaşık 2,5 ay önce adresin terk edildiğinin tespit edildiği, 25/06/2012 tarihli yoklamada; şirket müdürünün adreste tanınmadığı, tespit anında adreste bulunanların adrese birkaç ay önce taşındıklarının beyan edildiği, 05/07/2012 tarihli yoklamada; mükellef kurumun adreste tanınmadığı, adrese daha önce gidilerek görüşme mektubu bırakılmasına rağmen davete icabet edilmediği, 2010 yılı kurumlar beyannamesinde zarar beyan edildiği, beyanname eki bilanço ve gelir tablosunda 673.783,80 TL brüt satış beyan edildiği, 2011 yılı kurumlar vergisi beyannamesini vermediği, 2010 yılında Ocak-Haziran ayında matahsız Temmuz-Eylül, Kasım ayında 0,00 TL, Ekim ve Aralık ayında toplam 396.175,00 TL KDV matrahı beyan edildiği, 2011/1,2,3,4,5 dönemlerinde toplam 1.646.542,56 TL KDV matrahı beyan edildiği, 2011/6,7,8,9,10 dönemleri beyannamelerinin boş verildiği, izleyen dönemlerde ise beyanname verilmediği, mükelllef kurum tarafından 2010 Bs formunda 669.282,00 TL, 2011 yılında 4.055.891,00 TL satış bildirildiği, mükellef kurum tarafından Ba formu ile 2010 yılında 670.557,00 TL, 2011 yılında 4.033.110,00 TL alım bildirildiği, 2010 yılında mal ve hizmet alındığı bildirilen mükelleflerin hiçbirinin karşılık Bs vermediği, alışlarının büyük kısmını oluşturan bir mükellefin ise sahte fatura düzenleyicisi olduğu, yine 2011 yılında mal ve hizmet alındığı bildirilen mükelleflerin karşılık Bs vermediği ve alışlarının büyük bir kısmını oluşturan 2 mükellefin sahte fatura düzenleyicisi olduğu, mükellef kuruma ait taşıt kaydına rastlanmadığ, tüm bu hususların değerlendirilmesinden mükellef kurumun gerçek bir ticari faaliyeti bulunmadığı, kuruluş tarihinden itibaren düzenlediği tüm faturaların sahte faturalar olduğu tespitlerine yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen tespitlerden, şirket adına kayıtlı araç bulunmadığı, yoklamalarda belirtilen ciroları yapabilecek emtiaya rastlanılmadığı, anılan mükellefin katma değer vergisi beyanları ile Ba-Bs bildirimleri arasında uyumsuzluk olması, alım yapılan mükellefler hakkında sahte belge düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporları bulunduğu, 2010 yılı katma değer vergisi beyannamelerinin ilk altı ayının matrahsız, 7,8,9,11. ayların da 0,00 TL olarak beyan edilmesine rağmen izleyen yılın ilk 5 ayında yüksek miktarda cirolara ulaşılarak 1.646.542,56 TL matrah beyan edilmesi, stok miktarı, faaliyet yaptığı alan, işin niteliği dikkate alındığında beyan edilen bu kadar kısa zaman diliminde bu matraha ulaşılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ödenecek KDV’lerin ya hiç çıkmadığı ya da çok cüzi olduğu, şirket müdürünün ortağı olduğu diğer şirket hakkında sahte fatura düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunduğu hususları dikkate alındığında, bu mükellefin uyuşmazlık konusu dönemlerde gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı ve davacıya düzenlemiş olduğu faturaların sahte belge niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından temyize konu kararın bu mükelleften alınan faturalardan kaynaklı tarhiyata ilişkin kısmına yönelik istinaf isteminin reddine dair kararda isabet bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.