Danıştay Kararı 4. Daire 2018/2370 E. 2020/4868 K. 24.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/2370 E.  ,  2020/4868 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/2370
Karar No : 2020/4868

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu … Otel Tur. Yat. A.Ş’ den tahsil edilemeyen amme alacaklarının tahsili amacıyla düzenlenen 21/02/2012 tarih ve 2012/1 sayılı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; olayda, amme alacağının asıl borçlu şirketten tahsil imkanının bulunup bulunmadığının araştırılması amacıyla Mahkemece 30/11/2017 tarihli ara kararı ile davalı idareden, dava konusu vergi borçlarının tahsili amacıyla … Otel Tur. Yat. A.Ş. ile birleşen … Sanayi A.Ş. adına kayıtlı olan ve haczedilen taşınmazların satışının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise şirketin ödemesi gereken vergi borcunun kalıp kalmadığı, kalan borçların şirketten tahsili için tüm takip yollarının tüketilip tüketilmediğinin sorulduğu, davalı idarece verilen 15/12/2017 tarihli ara karar cevabından, müflis … San.ve Tic.A.Ş. ye ait olan ve davalı idarece haciz tatbik edilen … ili … ilçesi … köyü … ada ,… ve … parseldeki gayrimenkullerin davalı idare haczinden önce rehin alacaklısı olan … Yönetim A.Ş. tarafından alacağa mahsuben satın alındığı, davalı idare cevabı ekinde yer alan … İcra Dairesi’nin … sayılı yazısından ise iflas halinde … San. ve Tic. A.Ş.’nin iflas tasfiye işlemlerinin devam etmekte olduğu, 1. sırada 24.080.808,96 TL işçi alacağı bulunduğu, 2. sırada kayıt bulunmadığı, 3. sırada 6183 sayılı Kanun’dan kaynaklanan alacaklar toplamının 264.512.948,66 TL olduğu ve iflasın kapanmasına kadar alacak kayıtlarının alınmasına devam edildiği, müflise ait taşınmazlardan … mahallesinde kain 16 adet gayrimenkulun satışı yönünde … Müdürlüğü’ne talimat verildiği ve satış işlemlerinin henüz sonuçlanmadığının anlaşıldığı, bu durumda asıl amme borçlusu hakkında iflas masasınca satış işlemleri tamamlanarak tüm takip yolları tüketildikten sonra varsa tahsil edilemeyen amme alacağı için kanuni temsilci hakkında 6183 sayılı kanun kapsamında takip işlemleri yapılması gerekirken, bu yollar tam olarak tüketilmeden kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Mahkeme ara kararına idarelerince verilen cevap ve eklerinden kanuni temsilci sıfatıyla davacıdan tahsili istenen amme alacağının asıl borçlu olan şirketten tahsil imkanı olmadığının anlaşıldığı, tesis edilen işlemlerin usul ve hukuka uyarlı olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 3. maddesinde; ”Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi: Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği” düzenlemesi yer almaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin, kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı açıklanmıştır.
Bilindiği üzere, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı İkinci Bölümünde; amme alacaklarının korunmasına yönelik teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerine yer verilmiştir. Söz konusu hükümler, amme alacağının cebri takibat ve tahsiline dair aşamalardan önce korunması ile ilgili olması bakımından tamamen farklı ilkelere dayanmaktadır. Bunlar, amme alacağının tahsilinin, rızaen ödeme veya cebren takip ve tahsil safhalarından önce tehlikeye girmesini önlemek, alacaklı amme idaresinin haklarını korumak amacını taşıyan önemleri ifade etmektedir. Bu çerçevede, bahsedilen bölümde; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 344 ve 359. maddelerinde de sayılan hallere temas eden durumlarda doğacak amme alacaklarını bu aşamada kavrayacak nitelikte bir koruma sistemi oluşturulmuştur.
Bu nedenle, 6183 sayılı Kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı İkinci Bölümünde yer alan amme alacaklarının korunmasına yönelik teminat, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerine ilişkin tüm hususların kanuni temsilciler hakkında da uygulanabileceği açıktır. Nitekim, 6183 sayılı Kanun ile kanuni temsilcilerin, ortakların aksine tüzel kişiliklerin tüm borçlarından sorumlu tutulmuş olması; aynı Kanun’un 3. maddesinde amme borçlusu ve borçlu teriminin kanuni temsilcileri de ihtiva edecek bir biçimde tanımlanmış olması ve bu doğrultuda da Seri (A) ve 1 Sıra No.lu Tahsilat Genel Tebliği’nde “…Yeterli şartlar oluştuğu takdirde 6183 sayılı Kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerinin amme borçlusunun yanı sıra amme borçlusu sayılan kanuni temsilciler hakkında da uygulanması cihetine gidilecektir…” şeklinde düzenleme yapılmış olmasıyla söz konusu husus sarih bir şekilde vuzuha kavuşturmuştur. Kaldı ki, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesinde “… kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz…” denilmesi ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrasında da tasfiye edilmiş tüzel kişiliklerde tasfiye öncesi dönemlerle ilgili olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaları kanuni temsilciler adına yapılacağını hükme bağlanmış olması da kanuni temsilcilerin Vergi Hukuku kapsamındaki sorumluluklarının niteliğinin yukarıdaki şekilde anlaşılması gerektiğini teyit etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, asıl borçlu şirketin iflas tasfiye işlemlerinin devam ettiği, müflise ait taşınmazlardan … Mahallesinde kâin 16 adet gayrimenkulün satışı yönünde .. Müdürlüğüne talimat verildiği ancak satış işlemlerinin henüz sonuçlanmadığı, söz konusu taşınmazların kıymet toplamının 7.881.410,00-TL olduğu, taşınmazlar üzerinde 1.500.000,00-TL’ye kadar ipotek alacağının yer aldığı, 1. sırada 24.080.808,96-TL işçi alacağının bulunduğu, 2. sırada kayıt bulunmamakla beraber 3. sırada 6183 sayılı Kanun’dan kaynaklanan alacaklar toplamının 264.512.948,66-TL olduğu, öte yandan 2013 yılında açılan iflas masasına asıl borçlu şirkete ait başkaca bir mekul veya gayrimenkulün kaydedilmediği, bunun üzerine de davalı idarece amme alacağının tahsil edilmeyeceğinin ortaya çıkması nedeniyle şirket kanuni temsilcisi olduğundan bahisle davacı adına ödeme emrinin düzenlendiği görülmüştür.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda; 6183 sayılı Kanun’un 3. maddesinde tanımlandığı şekilde “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı”nın asıl mükelleften tahsil edilemeyeceği gerçekleşmiş olup, aynı Kanun’un mükerrer 35. maddesi çerçevesinde tahsil edilemeyeceği anlaşılan şirket alacaklarının tahsili için kanuni temsilci adına tanzim ve tebliğ olunan dava konusu ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığından, kabule ilişkin Mahkeme kararında yasal isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 24/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyoruz.