Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2018/1816 E. , 2022/8442 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1816
Karar No : 2022/8442
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Mukavva ve Ambalaj Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 2015/12 dönem için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden katma değer vergisinin ve … tarih ve … sayılı takdir komisyonu kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; takdir komisyonu tarafından davaya konu emtiaların yangın sonucu tamamen zayi olduğu ve ekonomik değerinin kalmadığından bahisle söz konusu emtiaların emsal değeri “0” olarak takdir edilmişse de, gerek davalı idarece gerekse takdir komisyonunca söz konusu emtiaların tamamen zayi olduğu ve ekonomik değerinin kalmadığı hususunda yapılmış somut bir tespit bulunmadığı, idare tarafından düzenlenen 20/03/2015 tarihli tutanakta işyerinin tamamen kullanılamaz hale geldiği ve makina ve techizatın tamamen yanmış olduğu belirtilmekle birlikte yanan emtia ile ilgili herhangi bir belirleme ya da tespit bulunmadığı, takdir komisyonu kararında … Sigorta Eksperlik Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından … tarih ve … rapor nolu hasar ekspertiz raporunda sigortalının talep etmiş olduğu emtia hasarının 2.869.368,16 TL olduğu ve buna istinaden sigortalı tarafından emtia hasarı olarak 2.597.945,21 TL’nin sigorta şirketine ödeneceği bilgisinden yola çıkılarak emtianın ekonomik değerinin kalmadığı kabul edilmişse de, söz konusu ekspertiz raporunun yanan emtialar nedeniyle mükellef tarafından uğranılan maddi zarara ilişkin olduğu, söz konusu emtiaların ekonomik değerinin tamamen yok olup olmadığı yada hurda değerinin bulunup bulunmadığı hususunda bir belirleme içermediği görüldüğünden dava konusu takdir komisyonu kararı ve bu karara dayanılarak gerçekleştirilen tahakkuk işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin kabulü ve Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Kıymeti Düşen Mallar başlıklı 278. maddesinde, yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerinin hesaplanması mutat olmıyan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartaların emsal bedeli ile değerleneceği belirtilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun “Vergi İndirimi” başlıklı 29/1-1 maddesinde, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak, (a) kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini, (b) ithal olunan mal ve hizmetler dolayısıyla ödenen katma değer vergisini, (c) götürü veya telafi edici usulde vergiye tabi mükelleflerden gerçek usulde vergilendirmeye geçenlerin, çıkarılan envantere göre hesap dönemi başındaki mallara ait fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebileceği, 30. maddesinde ise, indirilemeyecek katma değer vergisi düzenlenmiş, maddenin (c) bendinde, deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nun genel gerekçesinde, katma değer vergisinde üretim dağıtım ve hizmet sektörlerinin her safhada vergiye tabi tutulmakta, ancak sistemin bünyesi içindeki indirim mekanizması vasıtasıyla işletme girdileri için ödenen vergi indirilmek suretiyle, yalnızca o safhada eklenen değer vergilendirilmiş olduğu, katma değer vergisinde matrah üretim ve dağıtım süreçlerinde çeşitli işletmeler arasında bölünmekte ve her işletme, yalnızca kendi kattığı değerin vergisini satış bedeli içinde müşteriden tahsil ederek vergi dairesine ödendiği açıklamasına yer verilmiştir. Nihaî tüketiciye kadar olan bütün safhalarda bu vergi alınmakta, ancak her bir safhada hesaplanan katma değer vergisinden bir önceki safhanın vergisi düşürülerek bakiye vergi Hazineye intikal ettirilmektedir. Bu şekilde, fiilen sadece o aşamada eklenen değer vergiye tabi tutulmuş olup vergi yükü de verginin konusuna giren mal veya hizmetin nihai tüketicisinin üzerinde kalmaktadır.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/c maddesinin gerekçesinde, maddenin (c) bendindeki hüküm esas itibariyle vergilendirme emniyetini sağlamak ve malların zayi olduğu gerekçesiyle yaratılabilecek vergi kaybını önlemek amacına yönelik bulunmakta, bunun yanı sıra tasarı, genel esprisi itibariyle her kademede yaratılan katma değeri mutlaka vergilendirmeyi hedef tutduğu, bu açıdan bakıldığında malların mükellef tarafından kendi özel ihtiyaçlarında kullanılması veya her ne suretle olursa olsun işletmeden çekilmesi ile zayi edilmesi arasında hiçbir fark bulunmamakta, dolayısıyla zayi olan mallar için alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirilmesine imkan tanımadığı bu vergi sisteminde alışlarla ilgili verginin indirilmesi bu malların satışı sırasında nasıl olsa vergiye tabi tutulacağı, diğer bir ifade ile mala eklenen değerin vergilendirilmiş olacağı düşüncesine dayandığı, zayi olan mallar için satış ve dolayısıyla yaratılan bir değer olamayacağından, bunlara ait vergilerin indirilmesi sistemin mantığına ters düşeceği belirtilmiştir.
05/12/2009 gün ve 27423 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 113 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin “Kullanım Süresi Geçen veya Kullanılamayacak Hale Gelen Mallara İlişkin Yükleniken KDV Hakkında Yapılacak İşlem” başlıklı “E” bölümünde “Gelir İdaresi Başkanlığına intikal eden olaylardan; mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak stoklarında mevcut olan ancak kullanım süresi geçen veya bir başka nedenle kullanılamayacak durumda olan malların, ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya Takdir Komisyonu huzurunda imha edilmesi durumunda, bu mallara ilişkin yüklenilen KDV’nin indirilip indirilemeyeceği hususunda tereddüde düşüldüğünün anlaşıldığı, KDV Kanunu’nun (30/c) maddesinde; deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığının yangın sebebiyle mücbir sebep ilân ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait KDV’nin indirim konusu yapılamayacağının hükme bağlandığı, bu hüküm uyarınca, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve imha edilen mallar, zayi olan mal mahiyetinde olduğundan mükelleflerce bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmasının da mümkün bulunmadığı, bu çerçevede, zayi olan mallara ait yüklenilen ve daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin, imha tarihini kapsayan vergilendirme dönemine ait 1 No.lu KDV Beyannamesinin “İlave Edilecek KDV” satırına dahil edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerektiği” açıklamasına yer verilmiştir. Bu düzenlemenin iptali istemiyle açılan davayı ise Danıştay Dördüncü Dairesinin 30/01/2014 tarihli ve E:2010/2532, K:2014/465 sayılı kararıyla; “İptali istenen düzenlemede uyuşmazlığın özü, kullanım süresi geçen veya bir başka biçimde kullanılamayacak hale gelen ve ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların zayi mal olarak nitelendirip nitelendirilmeyeceğidir. Vergi kanunlarında zayi olan mal veya zayi olma kavramlarının ne anlama geldiği hususunda bir açıklamaya yer verilmediğinden zayi olmanın kelime anlamının ortaya konulması gerekmektedir. Zayinin sözlükteki anlamının kaybolma, yitme, kayıp, yok olmuş, elden çıkmış, mahvolmuş olarak tanımlandığı, zayi olmanının yitmek, kaybolmak olarak tarif edildiği görülmektedir. Bu itibarla, sebebi ne olursa olsun ilgili mevzuat uyarınca teşkil edilen resmi komisyonlar veya takdir komisyonu huzurunda imha edilen malların yitip gittiği ve yok olduğu açıktır. Öte yandan, İdarenin önceki uygulamalarının aksi yönde olmasının uyuşmazlık konusu malların nitelendirilmesinde her hangi bir hukuki etkisi olmayacaktır. Bu nedenle, Genel Tebliğin dava konusu edilen bölümünde hukuka aykırılık görülmemiştir.” gerekçesiyle reddettiği ve kararın onanarak kesinleştiği görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, oluklu kağıt ve oluklu mukavva imalatı faaliyeti ile uğraşan davacı şirketin … Mah. … Cad. … Sok. No:… Esenyurt/İSTANBUL adresinde bulunan fabrika binasında 10/03/2015 tarihinde çıkan yangın sonucunda fabrika binası, makineler ve demirbaşların hasar gördüğü, mamul, yarı mamul, hammadde ve yardımcı malzemelerin bir kısmının da üretimde kullanılamaz hale geldiği, bunun üzerine davacı şirket tarafından davalı idareye verilen … tarih ve … sayılı dilekçe ile, hasara uğrayan emtialar açısından emsal bedel takdiri talep edildiği, buna istinaden davalı idare tarafından emsal bedel belirlenmesi amacıyla … tarih ve … numaralı takdire sevk fişi ile takdir komisyonuna sevk edildiği, emtiaların tamamen kullanılamaz durumda olması ve ekonomik değerinin kalmaması nedeniyle söz konusu emtiaların emsal bedelinin “0” olarak takdirine karar verildiği, buna istinaden davacı şirket tarafından 2015/12 dönem için ihtirazi kayıtla verilen katma değer vergisi beyannamesi ile zayi olan emtialara ilişkin daha önce indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin hesaplanan katma değer vergisine ilave edildiği, davacı şirket tarafından buna istinaden düzenlenen … tarih ve … sayılı tahakkuk fişi ile davaya konu katma değer vergisi tahakkukun yapıldığı görülmüştür.
Bu durumda, yangın sonucu ortadan kalkan ve ekonomik değerinin kalmadığından bahisle emsal bedelinin “0” olarak takdir edilen malların zayi olduğunun kabulü gerekeceğinden, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/c maddesi kapsamında zayi olan mallara ait yüklenilen katma değer vergisi indirim konusu yapılamayacağından temyize konu kararda hukuka uygunuluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, takdir komisyonu kararlarının bir hazırlık işlemi olması nedeniyle kesin ve yürütülebilir bir işlem olmadığı ve tek başına icrai bir işlem olmaması nedeniyle idari davaya konu edilmelerinin mümkün olmadığı, bu nedenle, davanın takdir komisyonu kararının iptali istemine ilişkin kısmının incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 19/12/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.