Danıştay Kararı 4. Daire 2018/1483 E. 2020/6479 K. 28.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/1483 E.  ,  2020/6479 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1483
Karar No : 2020/6479

TEMYİZ EDEN TARAFLAR : 1- … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ: Av. …
2- … Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek taraflarca aleyhlerine olan hüküm fıkralarının bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına, 2005 yılı defter ve belgelerini ibraz edilmediğinden bahisle hakkında düzenlenen rapora istinaden katma değer vergisi indirimlerinin reddi ile beyannamelerin yeniden tanzimi suretiyle 2005/9, 10, 11, 12 dönemleri için takdir komisyonu tarafından belirlenen matrahlar üzerinden re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesince verilen kararda, 2005 takvim yılına ilişkin defter ve belge isteme yazısının tebliğine rağmen yazının gereğinin yapılmadığı, davacının defter ve belgelerini kaybettiğini belirttiği, bu haliyle davacı tarafından 15 gün içerisinde defter ve belge ibraz etmeme için ortada kabul edilebilir bir mücbir sebep ileri sürülüp ispatlanamadığı ve takdir komisyonu tarafından da basit raporda belirlenen tutarlar aynen matrah olarak takdir edilerek dava konusu tarhiyatın yapıldığı görüldüğünden yapılan katma değer vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığı, vergi ziyaı cezası bakımından ise, matrah farkının davacı şirket beyannamelerinden tespit edildiği hususu göz önünde bulundurularak cezanın zıyaa uğratılan verginin bir katı oranında uygulanması gerektiğinden dava konusu vergi ziyaı cezasının bir katının fazlasının hukuka uygun olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, defterlerin bulunamadığı ancak fatura dökümünün sunulabileceği, takdir komisyonu kararı ile belirlenen matrah üzerinden yapılan tarhiyatın hukuka uygun olmadığı vergi mahkemesi kararının aleyhe olan kısımlarının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, vergi ziyaı cezasının üç kat uygulanmasının hukuka uygun olduğu mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVACININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

DAVALININ SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ :Ticaret Sicili Gazetesinin birlikte incelenmesinden; davanın açıldığı tarihte davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, akabinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca şirketin ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği ve bu hususun 04/10/2013 tarih ve 8419 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşıldığından Mahkemece 2577 sayılı Kanunun 26. Maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken verilen kararın hukuka uygun olmadığı ve bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan temyiz istemi, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 25/11/2015 tarih ve E:2015/731, K:2015/906 sayılı kararı ile reddedilerek; kararın tarhiyatın kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına ilişkin temyiz incelemesinin yapılması için Kurulca gönderilen dosyada Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesinde; iptal davasının, idari işlem hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacağı açıklanmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği; 14. maddesinin 6. fıkrasında, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 26. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde ise, maddede belirtilen halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtların silinmesinin ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının ve Ticaret Sicili Gazetesinin birlikte incelenmesinden; davanın açıldığı tarihte davacının tüzel kişiliğinin bulunduğu, akabinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesi uyarınca şirketin ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği ve bu hususun 04/10/2013 tarih ve 8419 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edildiği anlaşılmıştır.
Şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmekle sona ereceğinden ve tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, ticaret sicilindeki kaydı re’sen silinen şirketin yargı mercileri önünde temsil edilebilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca işlem yapılmak üzere Mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının gerekçede oyçokluğuyla BOZULMASINA,
2. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY:

Uyuşmazlık, dava açılan tarihte tüzel kişiliği mevcut olsa da, dava hakkında karar verilmezden önce tüzel kişiliği sona eren davacı şirketin esasa ilişkin iddiaları dikkate alınarak, ihtilafın esası hakkında verilen temyize Mahkeme kararının usul hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler Üzerine İlk İnceleme” başlıklı 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ”ehliyet” yönünden inceleneği, 15/1-b maddesinde, 14/3-c maddesinde yazılı eksikliğin dilekçelerde varlığının tespiti halinde davanın reddine karar verileceği, 14/6. maddesinde ise, ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere, idari yargıda “ehliyet” yalnızca davacı tarafın dava ehliyetine ilişkin olup, dava açma ehliyeti, sadece dava açılırken değil dava karara bağlanıncaya kadar aranmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377. maddesinde, tarhiyatlara ve kesilen vergi cezalarına karşı kimlerin dava açabileceği, Türk Ticaret Kanununda ise sermaye şirketleri arasında sayılan anonim şirketlere ilişkin “sona erme” hallerinin vukuunda tüzel kişiliği de sona ereceğinden, bu hukuki durumun sonucu olarak tüzel kişiliği sona eren şirketin temsil edilmesi de mümkün olamayacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece davanın karara bağlanmasından önce tüzel kişiliği sona eren ve buna bağlı olarak da dava açma ehliyeti kalmayan davacı şirket dilekçesinin Mahkemece, davacı şirketin ehliyetsizlik durumu değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere, karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemiz kararı kaldırıldıktan sonra Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.