Danıştay Kararı 4. Daire 2018/1162 E. 2020/6692 K. 29.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2018/1162 E.  ,  2020/6692 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/1162
Karar No : 2020/6692

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ..

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Fonu
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının iştiraki olan … A.Ş. tarafından dağıtılan kârdan davacının payına düşen tutar üzerinden tevkif edilen gelir (stopaj) vergisini ihtirazi kayıtla beyan ederek ödeyen davacı tarafından, tevkif yoluyla ödenen verginin yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; özel kanun niteliğinde olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’na göre davacının her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olması sebebiyle gelir vergisi tevfikatı yapılmasının hukuka aykırı olduğu ve yapılan kesintinin yasal faiziyle beraber davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 29/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinde, Kamu İdare ve Müesseseleri, İktisadi Kamu Müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler maddeye bağlı bentlerde sayılı ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaba yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükmü getirilmiş, olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli ile, 6-b/i bendinde; tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlar ve bu vergiden muaf olanlara dağıtılan, 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz) vergi tevkiyatı yapılacağı kurala bağlanmıştır.
4842 sayılı Kanun’un 12. maddesi ile değiştirilen yukarıda değinilen 94. maddenin 6-b/i alt bendinde getirilen yeni düzenleme ile gelir vergisi tevkifatı açısından kurumların istisna kazançları ile bu kapsamda bulunmayan vergiye tabi kazançları ayırımına son verilmiş, istisna kapsamında kazanç olsun, ya da olmasın gelir (stopaj) vergisi tevkifatı, kârın dağıtılması aşamasına bırakılmıştır. Buna göre, tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilerle birlikte, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara, ya da gelir ve kurumlar vergisinden muaf olanlara dağıtılan ve yukarıda açıklanan 75. maddenin ikinci fıkrasının (1), (2)ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr payları üzerinden kanunda belirtilen nispette tevkifat yapılması ve bu tevkifatın da söz konusu kâr paylarının yine yukarıda sayılan gerçek ve tüzel kişilere dağıtılması aşamasında, dağıtılan kısım üzerinden yapılması öngörülmüştür.
Davacı tarafından, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi hükmü uyarınca, her türlü vergiden muaf oldukları, yaptıkları tüm faaliyetlerin de damga vergisi, kurumlar vergisi ve diğer vergilerden bu muafiyet nedeniyle bağışıklığının bulunduğu dolayısıyla kâr dağıtımı nedeniyle yapılan tevkifatın yasal olmadığı ileri sürülmekte ise de; sözü edilen muafiyetin, faaliyet konuları ile ilgili işlemlere özgü olduğu, dava konusu edilen vergi tevkifatına etkisinin bulunmadığı, tevkifatın dayanağı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesinin 6-b/i alt bendinde açıkca, tam mükellef kurumlar tarafından tam mükellef gerçek kişilerle birlikte gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir ve kurumlar vergisinden muaf olanlara da yapılan aynı Kanun’un 75. maddesinin (1), (2) ve (3) numaralı bendinde belirtilen nitelikte bir ödeme olan kâr payı ödemesinin tevkifata tabi olduğunun belirtilmesi karşısında ileri sürülen iddiaların yasal dayanağı olmadığı gibi, sözü edilen düzenlemelere uygun olarak yapılan dava konusu vergilendirme işlemlerinde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz talebi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.