Danıştay Kararı 4. Daire 2017/7 E. 2020/3423 K. 01.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2017/7 E.  ,  2020/3423 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

DÖRDÜNCÜ DAİRE

Esas No : 2017/7

Karar No : 2020/3423

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı

(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Taşımacılık Denizcilik Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporuna istinaden 2009/9,11,12 dönemleri için re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının fatura kullandığı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda ve davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda davacının alışlarının gerçek dışı olduğuna yönelik somut ve hukuken kabul edilebilen herhangi bir belirleme yapılmadığı, davacıya fatura düzenlenen dönemlerde faaliyette bulunmadığına yönelik bir tespitin olmadığı, beyannamelerini verdiği, salt aradan uzun süre geçtikten sonra mükellefe ulaşılamadığı, bazı alış yaptığı mükellefler hakkında olumsuz tespit ve raporlar bulunduğu ve mükellefiyetle ilgili bazı ödevlerini yerine getirmediği yönündeki tespitlerin yeterli olamayacağı, eksik incelemeye dayalı vergi inceleme raporlarına istinaden yapılan cezalı tarhiyatlarda ve kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, 134. maddesinin 1. fıkrasında, vergi incelemesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu kurala bağlanmış, 359. maddesinin (b) bendinde ise gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belgeler, sahte belge olarak tanımlanmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

Katma değer vergisi, bünyesinde yer alan indirim müessesesiyle yansıtılabilir bir vergidir. Katma değer vergisi sisteminde mükellef ve sorumlu; üretim ve dağıtım kademeleri içinde, verginin tahsiline, indirimlerin yapılmasına, beyan edilip ödenmesine aracılık eder. Bu bakımdan indirim, mükellefiyete bağlı bir görev olduğu kadar aynı zamanda bir haktır. Katma değer vergisinde genel prensip, vergiye tabi teslimler üzerinden hesaplanan vergiden, alış faturalarında gösterilen verginin indirilmesidir. Katma değer vergisi indirimi hakkından yararlanabilmek için Kanun bazı şartların varlığını öngörmüştür. Bu şartların bir kısmı esasa, bir kısmı ise şekle ilişkindir. Katma değer vergisi, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesi halinde, zincirleme olarak kendi içinde otokontrol sistemi taşımaktadır.

Kayıt ve belge nizamına uyulması ve faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanması halinde, mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak tahsil edilen katma değer vergisinden, mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve ifaya ilişkin olarak ödedikleri katma değer vergisini indirmeleri mümkün olup, aksi durumda, faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadığının tespiti halinde, bu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirimi mümkün bulunmamaktadır.

Buna göre, alış belgelerinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, alış faturası ya da benzeri vesikalarda ayrıca gösterilmesi ve bu vesikaların kanuni defterlere kaydedildiğinin tevsik edilmesinin yanında, söz konusu belgelerin gerçeği yansıtması da gerekmektedir.

Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, uyuşmazlığın esasını, davacıya anılan faturaları düzenleyen firmanın düzenlediği faturaların, gerçek bir mal ve hizmet satışını içerip içermediği, dolayısıyla sahte olup olmadığı hususlarının tespiti oluşturmakta olup, uyuşmazlığın çözümü için söz konusu belgelerin hukuki mahiyetinin anlaşılabilmesi bakımından, bu belgeleri tanzim eden mükellef hakkında yapılan incelemeler sonucunda tespit edilen hususların irdelenmesi gerekmektedir.

Davacıya fatura düzenleyen, … hakkında düzenlenen 18/09/2013 tarih ve 1602/28 sayılı Vergi Tekniği Raporunda, … Mah. … Sitesi … Blok No:… … adresinde 18/11/2002 tarihinde yapılan işe başlama yoklamasında …’ın ilgili adreste ikamet ettiği mükellefin 15/10/2002 tarihinde … plakalı Dodge marka kamyonu satın alarak şehir içi ve şehirler arası nakliyecilik faaliyetine başladığı, henüz muhasebecisinin ve işçisinin bulunulmadığı, 01/08/2011 tarihinde ikametgah adresinde yapılan yoklamada ilgili mükellefin yaklaşık 3 yıl önce bu adresten taşındığı site görevlisinin beyanı ile tespit edildiği, … Mah. … Cad. No:… Daire … … … adresinde 17/11/2011 tarihinde yapılan düzenlenen yoklamada adresin ikametgah adresi olduğu, mükellefin adreste oturmadığı ve çevrede mükellefi tanıyan olmadığı, muhtarlık kayıtlarında da kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir. Mükellefin kara yolu ile şehirlerarası yük taşımacılığı faaliyetinden mükellefiyet kaydı bulunması nedeniyle 05/07/2013 tarihinde … Vergi Dairesi’nden mükellef adına tescil edilen araçlara ilişkin bilgi istenildiği, 3 adet araç bilgisine ulaşıldığı, toplam 133.773,59 TL ödenmemiş vergi borcu olduğu, Gelir İdaresi Başkanlığı yönetim bilgi sistemleri bilgisayar ortamında yapılan form Bs-Ba analizi sorgulamasının tetkiki sonucunda, 2009 takvim yılında 11 mükellef verdikleri form Ba bildirimleri ile adlarına … tarafından 966.345,00 TL tutarında 330 adet belge düzenlendiği, mükellefin 2009 takvim yılında üç aylık dönemler halinde verdiği KDV beyannameleri ile beyan ettiği KDV matrahları toplamının 806.947,75 TL olduğu, mükellefin form Bs ile 107 belge karşılığında 333.160,00 TL fatura düzenlediğini beyan etmesine rağmen 2010 yılında 19 mükellefin verdikleri form Ba ile adlarına mükellef tarafından 1.223.374,00 TL tutarında 315 adet belgenin düzenlendiğinin beyan edildiği, form Ba-Bs analizi ile KDV beyanları arasında uyumsuzluk olduğu tespitlerine yer verildiği anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen tespitlere göre defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, mükellefe adreslerinde ulaşılamaması, tahakkuk eden vergilerin ödenmemesi, işyeri ve sermaye kapasitesinin yetersizliği, alım yapılan firmalar nezdindeki olumsuz tespitler başka firmaların yaklaşık 2 kat fazla alım bildirmesi, yüksek ciro bildirmesine rağmen cüzi miktar ödenecek KDV bildirmesi, KDV matrahları ile Form Ba-Bs arasında uyumsuzluk bulunması bu miktarda iş yapma kapasitesinin bulunmadığı hususlarının bir bütün halinde değerlendirilmesinden anılan mükellef tarafından davacıya düzenlenen söz konusu faturaların gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna ulaşılmış olup, davacı adına re’sen tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Temyiz isteminin kabulüne,

2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,

4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.