Danıştay Kararı 4. Daire 2017/4269 E. 2020/4164 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2017/4269 E.  ,  2020/4164 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/4269
Karar No : 2020/4164

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (…Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ: …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin …tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı şirket adına defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden re’sen tarh edilen 2008/3,4,5,6,7,8,12 dönemlerine ilişkin üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. ve mükerrer 355. madde uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay bozma kararı üzerine Vergi Mahkemesinin temyize konu kararıyla; davacı şirketin belgelerini ibraz edememe nedeninin bir mücbir sebebe dayanmaması karşısında yasal belgelerini incelemeye ibraz etmeyen davacı şirketin katma değer vergisi indiriminin reddi suretiyle yapılan dava konusu üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde yasal isabetsizlik görülmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 355/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden; 2008 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin davacıdan istenilmesine ilişkin yazının davacı şirket müdürüne usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi üzerine, davacı tarafından defter ve belgelerin ibraz edilmemesi hususu ile ilgili olarak kabul edilebilir mücbir sebep ileri sürülmediği dikkate alındığında davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355. maddesine göre kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden, davacıya fatura düzenleyen şirketlerin sahte fatura düzenledikleri ileri sürüldüğünden davacı tarafından bunlara yapılan ödemelerin de gerçek olamayacağı, dolayısıyla ödemelerin banka veya finans kurumlarından yapılmadığı nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceğinden, davacı adına 213 sayılı Kanun’un mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka uygunluk görülmediği, 213 sayılı Kanunun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden de; somut bilgiler ihtiva eden bir tespit olmaksızın ceza kesildiği, cezayı gerektiren yasal unsurların bir arada gerçekleşmediği sonucuna ulaşıldığından 213 sayılı Kanunun 353/1. maddesi uyarınca kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasında yasal uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353/1. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden tespitin gerekli olduğuna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, bu durumun kanun maddesinde geçmeyen şartın yorum yoluyla aranması anlamına geldiği, davacının fatura almama eyleminin sabit olduğu, kesilen özel usulsüzlük cezasının onanması gerektiği, belli bir inceleme tekniğine dayalı olarak davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporunda da faturanın verilmediğinin, alınmadığının veya düzenlenen faturada gerçek meblağdan farklı meblağlara yer verildiğinin, vermeyen ve almayanların açıkça belirtildiği, Mükerrer 355. madde gereğince kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden davacının … TL tutarındaki ödemelerini Banka ve PTT Genel Müdürlüğü aracılığı ile değil 100-Kasa hesabı kullanılmak suretiyle gerçekleştirdiği, 355. madde uyarınca kesilen cezanın da mevzuat gereği olduğu ileri sürülmektedi.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının 213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden … ‘in karşı oyu ve oyçokluğuyla, kararın diğer kısmının oybirliğiyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesinin 4. fıkrasında, tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayan mükelleflere, her bir işlem için bu maddeye göre uygulanan cezalardan az olmamak üzere işleme konu tutarın % 5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası kesileceği kuralı bağlanmıştır.
Öte yandan tevsik zorunluluğunun amacı 310 sıra nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde “……. Ticari işlemler ve finansal hareketlerin taraflarının izlenmesi ve vergiyi doğuran olayların mali kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespit edilmesi …….” olarak açıklanmış ve Mali İdare’de belli tutar üzerindeki tahsilat ve ödemeleri kontrol altında tutarak, ticari işlemler ve finansal hareketlere taraf olanları izleyerek, vergilendirmeyi ilgilendiren mali olayları, kurumların kayıt ve belgeleri yardımıyla tespite çalışmaktadır. Böylece kayıt dışı işlemlerin kayıt altına alınması, para hareketlerinin kontrolü ile denetlenebilir kılınmıştır.
Uyuşmazlıkta davacı mükellefce ihtilaflı dönemde yapılan bir kısım alışlar sahte belgeye dayandırılsa da, sahte olduğu belirtilen faturalar içeriği emtiaların gerçekte alındığı, ancak ödemelerin banka ve finans kurumları aracılığıyla gerçekleştirildiğine ilişkin somut bilgi ve belgenin sunulmadığı, kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, Mahkeme kararının 213 sayılı Kanunun mükerrer 355. maddesine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının bu kısmına katılmıyorum.