Danıştay Kararı 4. Daire 2016/9616 E. 2020/3396 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/9616 E.  ,  2020/3396 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/9616
Karar No : 2020/3396

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Elektronik Ve İletişim San. Ltd. Şti.

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına 2008/10, 11, 12 dönemleri için tarh edilen vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30/6. maddesi gereğince davacı tarafından tutulması zorunlu defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığı tüm delilleriyle ortaya konulamadığından, davacının takdire sevk işlemi ile belirlenen matrah üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta yasaya uygunluk görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Re’sen Vergi Tarhı” başlıklı 30. maddesinde; re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış ve maddenin 6. bendinde; tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunmasının re’sen tarh nedeni olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Vergi Usul Kanunun 3. maddesinin (B) bendinde; vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, şu kadarki vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının pos makinesi kullanarak elde ettiği hasılatından komisyon geliri elde ettiğinin tespit edildiği gerekçesi ile takdir komisyonuna sevki sonucunda ilgili dönemler için takdir edilen matrahlar üzerinden dava konusu cezalı katma değer vergisinin tarh edildiği anlaşılmaktadır.
Vergi Usul Kanununun yukarıda kuralına yer verilen “ispat” başlıklı düzenlemesinde iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde, ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı belirtildiğinden, vergi tekniği raporuyla gerçekteki satışından kayıt dışı hasılat elde ettiği tespit edilen davacının pos makinesi kullanarak elde ettiği hasılatından komisyon geliri elde edip etmediği yönünden incelenmesi gerekmektedir.
Vergi Mahkemesince davacı hakkında düzenlenen dosyada mevcut vergi tekniği raporu incelenmeden takdir komisyonu kararının delilleriyle ortaya konulmadığı gerekçesiyle tarhiyatların kaldırılmasına karar verilmiş ise de Mahkemece söz konusu vergi tekniği raporunun incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceğinden bu yönüyle Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının 2008 dönemine ilişkin 13.12.2013 tarihinde takdire sevk edildiği, takdire sevk işleminin zaman aşımını durdurmayacağının açık olduğu görüldüğünden, neticesi itibariyle zaman aşımına uğramış bir borcun bulunduğu anlaşıldığından Mahkeme kararının açıklanan nedenle onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.