Danıştay Kararı 4. Daire 2016/9213 E. 2020/5805 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/9213 E.  ,  2020/5805 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/9213
Karar No : 2020/5805

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, şirket ortağı sıfatıyla tanzim ve tebliğ olunan … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; Vergi Usul Kanununun 102. maddesi uyarınca adresini değiştiren ya da geçici olarak başka bir yere giden mükellefler hakkında öncelikle durumun zarf üzerine yazılarak evrakın tebliği yaptıran daireye geri gönderilmesi, geçici ayrılmalarda tebliği çıkaran merci tarafından münasip bir süre sonra evrakın ikinci kez tebliğe çıkarılması gerekmekte olup, dosyada mevcut belgelerin incelenmesinden, alındı üzerine davacının bilinen adresinden geçici olarak ayrılıp ayrılmadığı, adresini değiştirip değiştirmediği hususlarında herhangi bir şerh düşülmediği gibi, davacının tanınmadığı beyanına ilişkin bir kaydın tebliğ zarfına yazılmadığı, veya tebligat yapılacak kimsenin komşusu veyahut muhtar, ihtiyar heyeti üyelerinden biri veya zabıta memuru olduğu yönünde herhangi bir şerhin de alındıya düşülmediği ve alındının adı geçen şahsa imzalattırılmadığı görüldüğünden, davacının adresini değiştirdiği veya adresinden geçici olarak ayrıldığı ve Kanunun aradığı kişilerden biri tarafından imzalandığı ortaya konulmadan ödeme emrine dayanak ihbarnameler yönünden yapılan tebligat işleminin 213 sayılı Kanun’un 102 nci maddesine uygun olmadığı, dolayısıyla hukuka aykırı olarak kesinleştirilen ihbarnameler nedeni ile düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Her ne kadar asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin bir kısmının şirket müdürü nezdinde tebliğ edildiği görülmekte ise de; asıl borçlu şirket adına tebliğ edildiği görülen ödeme emirlerinin dava dosyasına sunulamadığı, haliyle tebliğ edilen ödeme emri içeriği borçlarının ne olduğu hususunun dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamadığı sabit olduğundan, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar kararın; ödeme emrinin asıl borçlu şirket hakkında düzenlenen 2003,2004,2006,2007 dönemlerine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununu 8. maddesinde, bu kanun uyarınca amme alacağının takibi sırasında 213 sayılı Kanun tebligat hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 213 sayılı VUK’un 93. maddesinde de, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilimum vesikalar ve yazıların adreslerin bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresi bilinmeyenlere de ilan yoluyla tebliğ olunacağı, bunun dışında ilgililerin kabul etmesi koşuluyla daire de ya da komisyonda yahut memur vasıtasıyla da tebligat işleminin yapılabileceği kurala bağlanmış, 94. maddesinde ise tüzel kişilere, ve tüzel kişiliği olmayanlara tebliğin, bu temsilcilerine idare edenlerine, bunların bulunmamaları halinde, işyeri adresinde bulunan memur müstahdemlerinden birisine yada ikametgah adresinde birlikte oturuyor olmalarına bakılmaksızın, o anda (tebligat esnasında) bulunan tebliği kabul edebilir (görüşte 18 yaşını aşmış ve ehliyetsiz bir görüntüsü olmayan) birisine yapılmasının yeterli olacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun 55. Maddesinde amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hususlarında yedi gün içinde dava açabileceği, 35. maddesindede; limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ifade edilmiştir.
Yine VUK’un 10. maddesi uyarınca şirket kanuni temsilcileri veya 6183 sayılı kanun 35. maddesi gereği ortakları adına ödeme emri düzenlenebilmesi içinde, asıl borçlu tüzel kişi veya tüzel kişiliği olmayan kurumların amme alacağını vadesinde ödememesi ve ödemeyeceğininde ortaya konulması gerekmektedir.

Yukarıda mezkur mevzuat hükümlerinin birlikte tatbikinde de anlaşılacağı üzere, kamu alacağının ilgililerinden takibine yönelik olarak ödeme emri düzenlenebilmesi için VUK’na tabi vergilerde öncelikle usulüne uygun tarh ve tebliğ edilerek hukuken tahakkuk ettirilmiş bir vergi alacağının var olması ve bu amme alacağının ilgililerce vadesinde ödenmemiş olması, şirket kanuni temsilcisi yada ortağı adına ödeme emri düzenlenebilmesi için de, asıl borçluların usulüne uygun takip edilmesine karşın borcun ödenmemesi ve ödeyecek durumlarının da olmadığının ortaya konulmasının zorunlu olduğu görülmektedir.
Olayda, asıl borçlu şirketin takibine yönelik 2008, 2009, 2010 yıllarına ilişkin dosyada mevcut takip numaralı ödeme emirlerinin, VUK’un 93. maddesinin son bendi hükmüne uygun bir şekilde ve şirket müdürü …’ün rızası dahilinde dairede 27/06/2011 tarihinde yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu, asıl borçlu şirket nezdinde gerçekleştirilen amme alacağının takibine yönelik işlemlerin de şirketin vergi borcunu karşılayacak mal varlığının olmadığının ortaya konularak sonuçsuz kaldığı anlaşıldığından, hissesi nispetinde ortak sıfatıyla davacı adına tanzim ve tebliğ olunan 2008,2009 ve 2010 takvim yıllarına ait dava konusu ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığından mezkur dönemlerle ilgili davanın kabulüne dair mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. Temyize konu …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararının, davacıya düzenlenen ödeme emrinde yer alan vergi borcunun … dönemine ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının davacıya düzenlenen ödeme emrinde yer alan vergi borcunun …. dönemine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu Mahkeme Kararının bozulmasını gerketirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.