Danıştay Kararı 4. Daire 2016/9138 E. 2020/3708 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/9138 E.  ,  2020/3708 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/9138
Karar No : 2020/3708

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. … (Aynı adreste)
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Mobilya Aksesuarları Turizm İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …., K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, hakkında düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden 2009/12 döneminden 2010/1 dönemine ”devreden katma değer vergisi” tutarının yeniden belirlenmesi üzerine, bu rapor dayanak alınarak düzenlenen … tarih ve … sayılı tutanağa istinaden re’sen tarh edilen 2011/1,5,6,7,8,10,11 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının fatura aldığı Tuna Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu incelendiğinde, düzenlenen faturalar ile ilgili herhangi bir somut tespit ya da inceleme yapılmadığı gibi mükellef hakkında davacının mal ve hizmet aldığı döneme ilişkin herhangi bir olumsuz tespit de bulunmadığı gibi sahte fatura düzenlediğine yönelik olarak yeterli tespit bulunmadığından davacının anılan mükelleften aldığı faturalar nedeniyle yaptığı indirimlerin reddi suretiyle düzenlenen cezalı tarhiyatlarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporu ile davacının ilgili dönemde bir kısım alışlarını sahte faturayla belgelendirdiğinin tespit edildiği, davacı adına yapılan cezalı tarhiyatların hukuka uygun olduğu belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanun’un 19.maddesinde; vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı hükmü yer almıştır.
Aynı Kanun’un uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 114.maddesinin 1’inci fıkrasında, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zaman aşımına uğrayacağı, 2’inci fıkrasında da, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zaman aşımını durduracağı, duran zaman aşımının mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam edeceği kurala bağlanmıştır. Ceza kesmede zaman aşımı aynı Kanun’un 374. maddesinde düzenlenmiş olup, söz konusu yasa maddesi hükmünde vergi ziyaı cezasında zaman aşımı, vergi alacağı ile ilgili zaman aşımı hükümlerine paralel şekilde düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirket hakkında tanzim edilen … tarih ve … sayılı vergi inceleme raporu uyarınca bir kısım mal/hizmet alışlarını sahte fatura ile belgelendirdiğinin tespiti üzerine; sahte fatura ile belgelendirilen hasılat ilgili dönem matrahlarına ilave edilmek sureti ile katma değer vergisi beyan tablosunun … tarih ve … sayılı tutanak ile yeniden oluşturulduğu, buna göre 2009/Aralık ayından 2010/Ocak ayına devreden katma değer vergisinin azaltılması sonucunda ödenecek katma değer vergisinin ortaya çıktığı 2011/1,5,6,7,8,10,11 dönemleri için davacı adına vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının yapıldığı, ihtilaf konusu ihbarnamelerin davacı şirkete 08/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, görülen davanın işbu tarhiyatlara karşı açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin 2009 yılı hesapların incelenmesi sonucu 2009/Aralık ayından 2010/Ocak ayına devreden katma değer vergisinin değiştirilmesi sonucu etkilenen dönemler için davacı aleyhine ödenecek katma değer vergisi çıkarıldığı görülmektedir. Katma değer vergisi açısından vergi alacağı, katma değer vergisinin konusunu oluşturan teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte doğacaktır. Ancak teslim ve hizmetin yapıldığı tarihte ödenecek katma değer vergisinin ortaya çıkmaması, vergi alacağının henüz doğmadığı anlamına gelmemektedir. Davacının 2009 yılından devreden katma değer vergisinin değiştirilmesine bağlı olarak, sonraki yıllara ait katma değer vergisi beyan tablosunda ortaya çıkan zincirleme etki sonucunda. 2011 yılında ödenecek katma değer vergisi bulunması halini, vergi alacağının bu yıllarda ortaya çıktığı ve bu nedenle zamanaşımının takip eden yıldan itibaren başlayacağı şeklinde yorumlamak; mükellefin katma değer vergisi beyan tablosuna göre değişkenlik gösteren ve süresi belli olmayan bir zamanaşımı süresine tabi olması sonucunu doğuracaktır.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliği, belirliliği zorunlu kılmaktadır. Vergilemede belirlilik ilkesi, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini gerektirmektedir. Vergi alacaklısı olan devleti vergi alacağını takip etme ve harekete geçirme konusunda itici bir güç olan zamanaşımı, vergilendirmenin temel bir ögesi olup, başlangıç ve bitiş süreleri açık, belirgin, somut ve öngörülebilir olması gereken bir uygulamadır.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu amme alacağının 2009 yılında doğması ve alacağa ilişkin tarh zamanaşımı süresinin 31/12/2014 tarihinde dolması, dava konusu cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnamenin ise 08/01/2015 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında; zamanaşımı sebebi ile dava konusu yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarında hukuka uyarlık bulunmadığından Mahkeme kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacı adına, sahte fatura kullandığı ileri sürülerek hakkında düzenlenen inceleme raporu neticesinde bu rapor done alınarak düzenlenen … tarih ve … sayılı tutanağa istinaden re’sen tarh edilen 2011/1,5,6,7,8,10,11 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
Davacıya uyuşmazlık konusu faturaları düzenleyen Tuna Vergi Dairesi mükellefi … hakkında düzenlenen … tarih, … sayılı Vergi Tekniği Raporunda; mükellefin 21/12/2004 tarihinde alüminyum metal döküm faaliyetinde bulunmak üzere tesis ettirdiği mükellefiyetinin 30/11/2009 tarihinde ilgili vergi dairesi tarafından re’sen terkin edildiği, mükellefin kanuni defter tasdik bilgilerine ulaşılamadığı, mükellefin işyeri adresinde 22/12/2004 tarihinde yapılan yoklamada; işyerinin 50 m² ve aylık kirasının 150,00 TL olduğu, bir çalışanının bulunduğu, işyerinde bir adet döküm ocağı, 16 adet kalıp derece, bir adet masa ve muhtelif el aletlerinin bulunduğu, 25/04/2007 tarihinde yapılan yoklamada; işyerinin 120 m² ve aylık kirasının 375,00 TL olduğu, bir çalışanının olduğu, işyerinde iki masa, bir bilgisayar, muhtelif büro mobilya, bir adet döküm ocağı, 17 adet ahşap döküm kalıbı olduğu, mükellefin şube işyeri adresinde 07/06/2007 tarihinde yapılan yoklamada; şube işyerinde 01/06/007 tarihinden itibaren torna, freze kalıp imali ve tamiri faaliyetine başladığı, bir çalışanı olduğu, işyerinde bir freze, bir torna, bir matkap, olduğu, yine mükellefin işyeri adresinde 08/10/2007 tarihinde yapılan yoklamada; faaliyet konusunun revolver torna fason işçiliği olduğu, işyerinin 40 m² ve aylık kirasının 200,00 TL olduğu, şube işyerinde ise kalıp imali ve alüminyum döküm işleri faaliyetinde bulunduğu ve aylık kirasının 375,00 TL olduğu, toplamda beş çalışanının olduğu, merkez işyerinde üç revolver torna, bir taş motoru, bir matkap bir vinç, muhtelif el aletleri ve büro mobilya bulunduğunun tespit edildiği, mükellefin işyeri adresinde 13/05/2008 tarihinde yapılan yoklamada; bu işyerindeki fason torna faaliyetini 30/04/2008 tarihinde terk ettiği ve şube işyeri olarak faaliyetine devam ettiği, üç işçisinin bulunduğu, 05/02/2009 tarihinde yapılan yoklamada; işyerinin üç katlı 120 m² büyüklüğünde ve aylık kirasının 450,00 TL olduğu, şube ve deposunun olmadığı, üç çalışanı bulunduğu, işyerinde iki masa, bir bilgisayar, bir faks, bir elektrikli döküm ocağı, bir kum eleme makinesi, bir kompresör, bir torna, bir freze, bir matkap, muhtelif el aletlerinin olduğunun tespit edildiği, 24/12/2009 tarihinde yapılan yoklamada; adresten bir ay önce taşındığı ve yeni adresinin bilinmediği, 08/01/2010 tarihinde yapılan yoklamada; adreste faaliyetinin olmadığı, adresin boş ve kapalı olduğu, çevreden yapılan araştırmalarda yaklaşık 1,5-2 ay önce adresin terk edildiğinin tespit edildiği, mükellefin %50 ortağı olduğu … Ticaret Limited Şirketi hakkında da sahte fatura düzenleme yönünden tespitler olduğu, mükellefin 2008 ve 2009 yıllarında mal ve hizmet alımında bulunduğu firmaların tamamına yakını hakkında sahte fatura düzenledikleri hususunda raporlar olduğu, mükellef Bs formlarında mal ve hizmet satış tutarı olarak; 2008 yılı için 1.200.429,00 TL, 2009 yılında ise 4.432.347,00 TL bildirimde bulunduğu halde diğer mükelleflerin Ba formlarında mükelleften aldıkları mal ve hizmet tutarı olarak; 2008 yılı için 1.031.592,00 TL, 2009 yılı için 3.516.557,00 TL bildirimde bulunulduğu, mükelleften mal ve hizmet alan … isimli mükellef ifadesinde; “2009 yılının ortalarında tesadüfen işyerine uğradım, kendisi yoktu, pek çalışılmıyordu. İşler son dönemde aksamaya başlamıştı. Bu durumdan şüphelenip çalışmalarımızı kestik. Daha sonra da görüşmedik.” beyanında bulunduğu, yine mükellefin bir dönem mali müşavirliğini yapan …’un ifadesinde; “2009/2. ayında vergi dairesi bizi arayarak mükellefin 2008 alışlarında sıkıntı olduğunu ve düzeltme yapmamızı istedi. Bundan sonra … ile aramızda sıkıntı oluştu. Kendisine bu işlerin kanunsuz olduğunu, bu işlerin bizi de ilgilendirdiğini ve kendisiyle bundan sonra çalışmak istemediğimi söyledim. …’de bana yıl sonunda işyerini kapatacağını, birilerine para kaptırdığını, yıl sonuna kadar bizim sabretmemizi istedi.” biçiminde beyanda bulunduğu, mükellefin raporda tespit edilen hasılatı elde edebilecek ticari organizasyona sahip olmaması, yoklamalarda bu büyüklükte ticari faaliyetine karine teşkil edebilecek tespitlerin yapılamaması, yüksek cirolar elde ediyor iken ticari faaliyetini terk ettiği tespitleri karşısında düzenlenen faturaların gerçek bir mal teslimine dayanmadığı sonucuna ulaşıldığı bu tespitlerin değerlendirilmesinden anılan mükelleften davacı adına düzenlediği faturaların gerçek bir mal veya hizmet teslimi karşılığında düzenlenmediği kanaatine varıldığından cezalı tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Anılan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının cezalı tarhiyatlara ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
Temyiz isteminin reddi ve temyize konu mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.