Danıştay Kararı 4. Daire 2016/8960 E. 2020/4027 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/8960 E.  ,  2020/4027 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/8960
Karar No : 2020/4027

TEMYİZ EDEN (DAVALI) :… Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av….

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2009 yılında elde ettiği 241.353,33-TL tutarındaki menkul sermaye iradını kayıt ve beyan dışında bıraktığından bahisle söz konusu yıla ilişkin olarak re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının da paydaşı olduğu … İli, … İlçesi, …Köyü, … parselde kayıtlı taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığı iddiasıyla 03/05/2004 tarihinde açılan tazminat davası sonucu … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararıyla 325.713,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedildiği, anılan karar uyarınca davacıya 26/09/2009 tarihinde 325.713,00-TL anapara ve 241.353,33-TL faiz ödemesinde bulunulduğu, davalı idarece tahsil edilen 241.353,33-TL’nin alacak faizi niteliğinde olduğundan bahisle menkul sermeye iradı yönünden dava konusu cezalı gelir vergisi tarhiyatının yapıldığı, alacak faizinin menkul sermaye iradı sayılabilmesi için, borcun faiz karşılığı verilmiş olması bir başka deyişle belli bir getiri öngörüsüyle kazanç sağlama amacıyla verilen bir paranın bulunması gerektiği, olayda ise faiz karşılığı borç verilmesi söz konusu olmadığından ve davacıya ödenen faiz, Mahkeme kararına istinaden borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı ödenen temerrüt faizi niteliğinde bulunduğundan, elde edilen faizin Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca alacak faizi olarak nitelendirilip bulunan matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta yasal isabet görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı mükellefin gayrimenkulünün kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla elde ettiği menkul sermaye iradı nedeniyle idarece takdire sevkedildiği, takdir komisyonunca gelir vergisi yönünden matrah takdiri yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taşınmaza kamulaştırmasız el atılması neticesinde açılan tazminat davasında belirlenen değerin davacıya gecikmeli olarak ödenmesinden dolayı faiz adı altında tahsil edilen gecikmeli alacakların zamanında ödenmemesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı bedel olduğu ve ödenen miktarın temerrüt faizi niteliğinde olması nedeniyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca alacak faizi olarak nitelendirilip, bulunan matrah farkı üzerinden vergi/ceza tayininde hukuka uygunluk bulunmadığı ve temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2.Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4.Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Davacı adına, 2009 yılında elde ettiği 241.353,33-TL tutarındaki menkul sermaye iradını kayıt ve beyan dışında bıraktığından bahisle söz konusu yıla ilişkin olarak re’sen tarh edilen bir kat vergi ziyaı cezalı gelir vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada verilen kabul kararı temyiz edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde gelirinin bir gerçek kişinin bir takvim yılında içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, 2. maddesinde gelire giren kazanç ve iratların neler olduğu, 75. maddesinde de “sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratların menkul sermaye iradı” sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının da paydaşı olduğu taşınmaza kamulaştırmasız olarak el atıldığı iddiasıyla 03/05/2004 tarihinde açılan tazminat davası sonucu … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararıyla 325.713,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedildiği, anılan karar uyarınca davacıya 26/09/2009 tarihinde 325.713,00-TL anapara, 241.353,33-TL faiz ve 41.179,31-TL diğer alacak (tahsil harcı, icra masrafı ) olmak üzere toplam 608.245,64-TL ödendİği ve 2009 yılında elde edilen faiz (menkul sermaye iradı) nedeniyle beyanname verilmediğinin tespiti üzerine re’sen takdir komisyonu kararı üzerine dava konusu tarhiyatın yapıldığı, mahkemece belirtilen gerekçeyle kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, her ne kadar davacının iradesi dışında gayrimenkulüne el atılması sonucu kendisine ödenmeyen bedel mahkeme kararıyla ödenmiş ise de menkul sermaye iradı olarak değerlendirilen kamulaştırmasız el atma bedeli değil, kamulaştırmasız el atma bedelinin kendisine zamanında ödenmemesi nedeniyle mahrum kalınan faiz olduğu, yukarıda yer verilen GVK’nun 75. maddesinde de sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde edilen faizi ve benzeri iratların menkul sermaye iradı olduğunun açık bir şekilde belirlendiği dikkate alındığında, davalı idarece re’sen tarh edilen dava konusu cezalı gelir vergisi tarhiyatında hukuka aykırılık bulunmadığından, belirtilen gerekçeyle davanın kabulüne karar veren Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.