Danıştay Kararı 4. Daire 2016/8353 E. 2020/5767 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/8353 E.  ,  2020/5767 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/8353
Karar No : 2020/5767

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI): … Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle, 2012 yılı için re’sen tarh edilen tekerrür uygulamalı 3 kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı şirketin 2011 yılı işlemlerinin incelenmesi neticesinde düzenlenen vergi inceleme raporuna istinaden tarh edilen 2011 yılı kurumlar vergisine karşı açılmış olan davada Mahkemelerinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile davanın kabul edilerek kurumlar vergisinin iptal edildiği, bu durumda 2011 yılı kurumlar vergisinin iptal edilmesi nedeniyle, davacının beyanı doğrultusunda 2012 yılına devreden zarar bulunduğu anlaşıldığından, yapılan fark vergi üzerinden tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle vergi ziyaı cezalı olarak tarh dilen kurumlar vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı şirket hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı Kurumlar Vergisi Raporu ile 2011 yılından devreden zararın kalmadığının tespit edildiği, 2012 yılı kurumlar vergisi beyanının bu durum göz önüne alınarak düzeltilmesi gerektiği sonucuna varılması sebebiyle 58 sayılı raporun düzenlendiği, sahte faturaların ödemelerini belgelendirmede kullanılan banka dekontlarının da sahte olduğunun ortaya çıktığı, 2012 hesap dönemi kurumlar vergisi yönünden tanzim edilen 58 sayılı vergi inceleme raporu ile mahsup edilecek geçmiş yıl zararlarının 0,00 TL olarak dikkate alınması sebebiyle davacı şirketin 2012 hesap dönemi kurum geçici vergi beyanlarının da re’sen takdir edilmesi gerektiği, gerçek bir mal alışı olmadığı açık şekilde ortada olan davacı şirket adına ayrıca tespitler yapılmadığı gerekçesiyle yapılan işlemlerde kanun ve mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Davacının 2012 yılında sahte fatura alıp yasal defterine kaydettiği ve kurumlar vergisi matrahını azaltarak vergi ziyaına sebebiyet verdiği gerekçesi ile 2012 yılı için tekerrür hükümleri uygulanarak tarh edilen 3 kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin kaldırılması istemiyle açılan davada verilen kabul kararı, davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesinin ispatlama vasıtası olarak kullanılamayacağı, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olduğu belirtilmiş, 30. maddesinde re’sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni Ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının hakkında sahte belge düzenleyicisi olduğu yönünde vergi tekniği raporu bulunan Çubuk Vergi Dairesi mükellefi … . Ltd. Şti.’den 2012 yılında fatura alıp, söz konusu faturaları yasal defterine kaydederek kurumlar vergisi matrahını azaltarak vergi ziyaına sebebiyet verdiği gerekçesi ile tekerrür hükümleri uygulanarak 3 kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin tarh edildiği, Mahkemece davacı şirketin kullandığı faturaların kurumlar vergisi yönünden gider kabul edilip edilmemesi hususundaki araştırmanın “mükellef kurumun 2008-2009-2010 yıllarından süregelen zarar beyanının olması, bu zarar beyanını devam ettirebilmek için sahte faturaların kullanılmış olduğunun düşünülmesi” ifadesinden ibaret olduğu, faturaların sahte olduğunun tespitinden sonra davacının defter ve belgeleri üzerinde fiili, kaydi envanter incelemesi, davacının faaliyette bulunduğu alanla ilgili olarak tespit edilen odalardan kâr oranının sorularak belirlenmesi, taşınmaz ve araç kayıtları mal alış ve satışlarının gerçek olup olmadığı yönünde araştırma yapıldıktan sonra sonucuna göre tarhiyat yapılması gerektiği gerekçesiyle tarhiyatı kaldırdığı anlaşılmıştır.
… Esas sayılı dosyada, davacı adına 2011 yılında sahte fatura alıp, yasal defterlerine kaydettiği ve kurum geçici vergisi matrahını azaltarak vergi ziyaına sebebiyet verdiği gerekçesiyle 2011/07-09 dönemi için aslı aranmayan geçici vergi üzerinden tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen 3 kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile davacının 2011 yılına ilişkin katma değer vergisi yönünden yapılan cezalı tarhiyata karşı açılan davada, Mahkemelerince verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararla … Ltd. Şti.’nin ”iş hacmine uygun işyerinin, çalışanlarının olmaması, vermesi gereken beyannamelerin bir kısmını verip bir kısmını vermemesi, verdiği beyannamelerde de KDV matrahlarının yüksek olmasına rağmen ödenecek KDV’nin hiç çıkmaması veya çok düşük çıkması, çok düşük miktarlardaki vergi borçlarının dahi ödenmediği, şirket tarafından düzenlenen faturaların gerçeği yansıtmadığını ortaya koyduğu gerekçesiyle davacı şirkete fatura düzenleyen … firmasının ilgili yılda sahte fatura ticareti yaptığının kabul edildiği ve kararın Dairemizce de onandığı, olayda sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanmanın temel amacı vergiye tabi kazançları azaltmak ve daha az vergi ödemek olduğundan, vergi tekniği raporu ile sahte belge düzenlediği tespit edilen ve mahkemece de böyle olduğu kabul edilen mükelleften alıp kayıtlarına intikal ettirdiği faturaları yasal defterine kaydederek kurumlar vergisi matrahını azaltarak vergi vergi ziyaına sebebiyet verdiği gerekçesiyle ile tekerrür hükümleri uygulanarak re’sen tarh edilen 3 kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi dava konusu işlemde sahte faturalarda gösterilen ve maliyetlerinden çıkarılan mal ve hizmetlerin eğer alındı ise hangi mükelleflerden ne şekilde alındığının ispat külfeti 213 sayılı Kanun’un 3. maddesi gereği davacıya ait olduğundan ve buna yönelik olarak dosyaya hiçbir bilgi ve belge de sunulmadığından hukuka aykırılık, belirtilen gerekçeyle tarhiyatı kaldıran mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Anılan nedenlerle, davalı idarenin temyiz talebi kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına katılmıyorum.