Danıştay Kararı 4. Daire 2016/8146 E. 2020/3356 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/8146 E.  ,  2020/3356 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/8146
Karar No : 2020/3356

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Eğitim Öğretim Basın Yayın Dağıtım ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin bir kısım hasılatını kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle hazırlanan vergi inceleme raporu uyarınca re’sen tarh edilen 2013/4-6 dönemi vergi ziyaı cezalı geçici verginin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; tarhiyatın eksik incelemeye dayandığı, kayıt dışı hasılatın somut olarak ortaya konulamadığı dolayısıyla cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından idarece yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu aksi yöndeki kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği, 14. maddesinin 6. fıkrasında ise, davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı, 26. maddesinin 1. fıkrasında, dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verileceği, maddenin 4. fıkrasında da, işlemden kaldırma kararının diğer tarafa tebliğ olunacağı hükme bağlanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun tüzel kişilerle ilgili ikinci kısmının “Hak Ehliyeti” başlıklı 48. maddesinde, tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil oldukları, 49. maddesinde; tüzel kişilerin, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanacağı, 50. maddesinde, tüzel kişinin iradesinin, organları aracılığıyla açıklanacağı, organların, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokacağı, organların kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumlu oldukları belirtilmiş, 52. maddesinde de, sona eren tüzel kişinin kişiliğinin, ehliyeti tasfiye amacıyla sınırlı olmak üzere tasfiye sırasında da devam edeceği kuralı öngörülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 637. maddesinde, sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, müdürün, birden fazla müdürün bulunması halinde en az iki müdürün, bunu ticaret siciline tescil ve ilan ettireceği hükmü mevcut olup, 636. maddesinde de; limited şirketlerde sona ermenin sonuçlarına anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Anılan Kanunun 545. maddesinde ise tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesinin tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan isteneceği, istem üzerine silinmenin tescil ve ilan edileceği, aynı Kanunun Geçici 7. maddesinde ise 01/07/2015 tarihine kadar maddede belirtilen halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtların silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılacağı düzenlenmiştir.
Belirtilen kanun hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmekle sona ereceğinden ve tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti son bulacağından, tüzel kişiliği re’sen ticaret sicilinden silinen şirketin yargı mercileri önünde temsil edilebileceğinden söz etmek mümkün değildir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin ticaret sicil kaydının re’sen terkini suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği, bu hususun 17/10/2016 tarih ve 9177 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacı şirketin mahkeme karar tarihinden sonra ticaret sicilinden kaydının silindiği, tüzel kişiliğinin, diğer bir deyişle hukuk alemindeki varlığının sona erdiği ve dolayısıyla taraf olma ehliyeti ve yargı mercileri önünde temsil olanağının bulunmadığı göz önüne alınarak, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.