Danıştay Kararı 4. Daire 2016/7694 E. 2020/3659 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/7694 E.  ,  2020/3659 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/7694
Karar No : 2020/3659

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, … Yapı Boya İnşaat Yağ ve Kimyevi Mad. San. Tic. Ltd. Şti.’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına tanzim edilen … tarih ve …, … ve … sayılı ödeme emirleri yönünden; anılan ödeme emirlerine konu kamu alacaklarının tahsili için şirket adına tanzim edilen …, … sayılı ödeme emirlerinin imha edildiği, … ve … sayılı ödeme emirlerinin 2004 yılında tebliğ edildiği, tahsil zamanaşımı süresi sona eren kamu alacağı hakkında sonraki tarihte tatbik edilen haczin, zamanaşımı süresini kesmeyeceğinden tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacaklarının tahsili için davacı adına tanzim edilen söz konusu ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına tanzim edilen … tarih ve … ve …sayılı ödeme emirleri yönünden; anılan ödeme emirlerine konu kamu alacaklarının tahsili için şirket adına tanzim edilen …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin şirkete tebliğ ediliğini gösterir tebliğ alındısı ve ilanen tebliğe ilişkin evrakların bulunmadığı, bu noktada şirket adına usulüne uygun olarak kesinleştirilmiş bir kamu alacağının bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden şirket adına usulüne uygun takip yolları tüketilmeyen kamu alacaklarının tahsili için davacı adına tanzim edilen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına tanzim edilen … tarih ve … sayılı ödeme emri yönünden; anılan ödeme emrine konu kamu alacaklarının tahsili için şirket adına tanzim edilen … sayılı ödeme emrinin, şirkete 27/11/2008 tarihinde tebliğ ediliği, bahse konu kamu alacağının vade tarihinin 1999 yılı olduğu dikkate alındığında anılan kamu alacağı için 31/12/2004 tarihinde tahsil zamanaşımı süresi dolacağından, tahsil zamanaşımı süresi dolan kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına tanzim edilen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına tanzim edilen 24/02/2015 tarih ve 2015/8 sayılı ödeme emri yönünden; anılan ödeme emrine konu kamu alacaklarının tahsili amacıyla şirket adına tanzim edilen … ve … sayılı ödeme emirlerinin şirkete tebliğine ilişkin tebliğ alındısında sadece iade şerhinin bulunduğu, şirketin bilinen adresine başkaca 213 sayılı Kanunun 102. ve devamı maddelerine uygun olarak yapılmış bir tebliğin bulunmadığı, kaldı ki kamu alacağının vade tarihinin 2008 yılı olduğu dikkate alındığında ve ikinci haciz tatbikinin 2015 yılı olduğu nazara alındığında 31/12/2013 tarihinde kamu alacağı tahsil zamanaşımına uğradığından, usulüne uygun olarak şirket adına kesinleştirilmeyen ve tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağının tahsili için davacı adına tanzim edilen ödeme emrinin belirtilen kısımlarında hukuka uyarlık bulunmadığı, yine davacı adına tanzim edilen söz konusu ödeme emrine konu muhtelif kamu alacaklarının şirketten tahsili amacıyla şirket adına tanzim edilen … ve … sayılı ödeme emirlerinin şirkete 27/11/2008 tarihinde tebliğ edildiği, kamu alacağının vade tarihinin 2008 yılı olduğu dikkate alındığında ve ikinci haciz tatbikinin 2015 yılı olduğu nazara alındığında 31/12/2013 tarihinde kamu alacağı tahsil zamanaşımına uğradığından, usulüne uygun olarak şirket adına kesinleştirilmeyen ve tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağının tahsili için davacı adına tanzim edilen ödeme emrinin belirtilen kısımlarında da hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına tanzim edilen … tarih ve … sayılı ödeme emri yönünden; anılan ödeme emirlerine konu kamu alacaklarının tahsili için şirket adına tanzim edilen …, …, … ve … takip sayılı ödeme emirlerinin şirkete 15/10/2009 tarihinde tebliğ edildiği, bahse konu kamu alacağının vade tarihinin 2009 yılı olduğu ve ikinci haciz işleminin 2015 yılı olduğu nazara alındığında 31/12/2014 tarihinde kamu alacağı tahsil zamanaşımına uğradığından, tahsil zamanaşımına uğrayan kamu alacağının tahsili için davacı adına tanzim edilen ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı adına tanzim edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emri yönünden; anılan ödeme emrine konu kamu alacaklarının tahsili için şirket adına tanzim edilen … sayılı ödeme emrinin şirkete tebliğine ilişkin tebliğ alındısında sadece iade şerhinin bulunduğu, başkaca şirketin bilinen adresine 213 sayılı Kanunun 102. ve devamı maddelerine uygun olarak yapılmış bir tebliğin bulunmadığı, bu itibarla şirket adına usulüne uygun olarak kesinleştirilmiş bir kamu alacağının bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden, şirket adına usulüne uygun takip yolları tüketilmeyen kamu alacaklarının tahsili için davacı adına tanzim edilen ödeme emrinde de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, uygulanan haciz işlemi ve ödeme emirleri tebliği ile tahsil zamanaşımının kesildiği, şirketten tahsil imkanı kalmayan amme alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla, dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesi ve tebliğ edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Olayda, dava konusu … , … sayılı ödeme emirleri yönünden; içeriği amme alacaklarının tahsil zamanaşımına uğradığı anlaşıldığından belirtilen gerekçeyle Mahkeme kararının ilgili kısmının onanması, dava konusu …, … sayılı ödeme emirleri yönünden; asıl borçlu adına düzenlenen ödeme emirlerinin 2008 ve 2009 yılında usulüne uygun tebliğ edildiği, 2013 yılında asıl borçlu şirketin sahip olduğu araca haciz tatbik edildiğinden içeriği amme alacaklarının zamanaşımına da uğramadığı, bu haliyle söz konusu ödeme emirleri yönünden Mahkeme kararının bozulması gerektiği, Mahkeme kararının diğer kısımlarına yöneltilen temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu kararın, dava konusu …, ……, …, … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısımlarına yönelik hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, dava konusu …, … sayılı ödeme emirlerine ilişkin temyiz istemi yönünden;
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Tahsil Zamanaşımı” başlıklı 102. maddesinde, “Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.” denilmiş; 103. maddesinde de, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emri tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, sayılan muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması durumlarında zamanaşımının kesileceği, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı, zamanaşımının bir bozma kararı ile kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcının yeni vade gününün rastladığı, amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcının, teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günü olacağı kurallarına yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, her ne kadar Vergi Mahkemesince, dava konusu …, … sayılı ödeme emirlerine karşılık gelen ve asıl borçlu şirket adına düzenlenen …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin asıl borçluya tebliğine çalışıldığına dair işlem dosyasında herhangi bir belge sunulamadığı gerekçesiyle karar verilmiş ise de, davalı idarece temyiz dilekçesi ekinde sunulan bilgi ve belgeler incelendiğinde, söz konusu ödeme emirlerinin 2007 yılının muhtelif dönemlerinde bizzat davacıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, ancak asıl borçlu şirket üzerine kayıtlı araca 2005, 2013 ve 2015 yıllarında davalı idare tarafından haciz işlemi uygulandığı dikkate alındığında ödeme emirlerinin tebliğ edildiği 2007 yılını izleyen takvim yılı başından itibaren 31/12/2012 tarihine kadar zamanaşımını kesen herhangi bir bilgi belge bulunmadığından ve yapılan cüzi ödemelerin de zamanaşımı süresini kesmeyeceği sonucuna ulaşıldığından, bu haliyle söz konusu ödeme emri içeriği amme alacaklarının tahsil zamanaşımına uğradığı kanaatine varılmakla, Vergi Mahkemesi kararının söz konusu kısmında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davalı idarenin, dava konusu … , …sayılı ödeme emirlerine ilişkin temyiz istemine gelince;
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; Kanunun 58. maddesinde ise, kendilerine ödeme emri tebliğ olunanların, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı hakkında itirazda bulunabileceği hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yazılı olanlarca bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun “Tebliğ Esasları” başlıklı 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikaların ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edileceği; “Tebliğ Evrakının Teslimi” başlıklı 102. maddesinde de, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerinde yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, son fıkrasında da, yukarıda fıkralarda yazılı işlemlerin komşularından bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyeti taahhüt ilmuhaberine yazılarak tarih ve imza vazedilmek ve hazır bulunanlara da imzalattırmak suretiyle tespit olunacağı; 103. maddesinde ise; muhatabın adresi hiç bilinmezse, muhatabın bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilan yoluyla yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu … sayılı ödeme emrine karşılık gelen ve asıl borçlu adına düzenlenen …, …, …, … sayılı ödeme emirlerinin 27/11/2008 tarihinde şirket vekili … imzasına tebliğ edildiği, dava konusu … sayılı ödeme emrine karşılık gelen ve asıl borçlu adına düzenlenen … , …, …, … sayılı ödeme emirlerinin ise 15/10/2009 tarihinde işçi …’ye tebliğ edildiği, davalı idare tarafından asıl borçlu şirketin adına kayıtlı olan araca 2005,2013,2015 yıllarında haciz işlemi uygulandığı, yapılan mal varlığı araştırması sonucuna şirketin mal varlığının amme alacaklarını karşılamayacağının anlaşılması nedeniyle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emirlerinin düzenlenmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, dava konusu …, … sayılı ödeme emirleri içeriği amme alacaklarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, 2008 ve 2009 yıllarında yapılan tebliğlerin zamanaşımı süresini kestiği, öte yandan 5 yıllık tahsil zamanaşımı süresi dolmadan idarece 2013 yılında haciz tatbik edildiği, bu haliyle amme alacaklarının zamanaşımına da uğramadığı anlaşıldığından davacı adına düzenlenen …, … sayılı ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmakla, Vergi Mahkemesi kararının belirtilen kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine, kısmen gerekçeli reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının, dava konusu …, …, …, …, … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının oybirliğiyle, dava konusu …, … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ve oyçokluğuyla ONANMASINA,
3. Mahkeme kararının dava konusu …, … sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının ise oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 12/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına kısmen katılmıyorum.