Danıştay Kararı 4. Daire 2016/6883 E. 2020/5735 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 4. Daire Başkanlığı         2016/6883 E.  ,  2020/5735 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/6883
Karar No : 2020/5735

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Petrol Ürünleri Madencilik ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı adına ödeme emri düzenlenmeden önce, müdürü olduğu şirket adına ödeme emirlerinin düzenlendiği ve bu ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerinde tebliğ edilememesi üzerine, 01/08/2013 tarihinde şirketin müdürü …’ın ikamet adresinde eşine tebliğ edildiği, şirket müdürünün ikamet adresinde şirket adına yapılacak tebliğin, bizzat ilgilisine yapılması gerektiği, şirket müdürünün ikamet adresinde eşine yapılan ve şirketi ilgilendiren tebligatın usulsüz olduğu ve bu tebligata dayanılarak kamu alacağının usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden söz edilemeyeceğinden davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi ile 213 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen amme alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci olan davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yazılı olanlarca bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı düzenlenmiştir.
213 saylı Vergi Usul Kanunu’nun “Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddesinde, “Tebliğ mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılır. Tüzel kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması kafidir. Tebliğ, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılır. (Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerekir.)” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 18/03/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortakları dışından on yıl için … Petrol Ürünleri Madencilik ve Temizlik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin müdürlüğüne atandığı, 2006, 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin vergi borçlarından dolayı asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin bilinen adreslerinde tebliğ edilememesi üzerine, 01/08/2013 tarihinde şirketin müdürü …’ın ikamet adresinde eşine tebliğ edildiği, şirket tarafından vadesinde ödenmeyen ve kesinleşen amme alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen mevzuatın ve olayın birlikte değerlendirilmesinden, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin şirketin kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde bulunan görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı ve bariz bir surette ehliyetsiz olmayan kişilere tebliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Ancak, davacının 18/03/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortakları dışından şirket müdürlüğüne atandığı hususunun 30/03/2009 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, vergi borcunun doğduğu 2006, 2007 ve 2008 yıllarında şirketin kanuni temsilcisi olmadığı anlaşıldığından, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla şirkete ait vergi borçlarının tahsili için düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla, dava konusu ödeme emirlerinin iptali yönündeki Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve mahkeme kararının aynı gerekçelerle onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.